Âli İmrân 7’de açıklanan rasihun ile ulûl’elbab arasındaki farkı açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Ulul'elbab » Âli İmrân 7’de açıklanan rasihun ile ulûl’elbab arasındaki farkı açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Âli İmrân 7’de açıklanan rasihun ile ulûl’elbab arasındaki farkı açıklar mısınız?

3/ÂLİ İMRÂN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: “Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır” derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).


Rasihun ile ulûl’elbab arasındaki farkı açıklar mısınız?

Rasihun; Allah ile direk ilişkiye geçmemiş ama rusuh sahibi olanlar ve tezekkürleri tezekkürleri olmadığı için kapalı. Ulûl’elbab ise daimî zikre ulaşmış ve her açıdan tamamlanmış kişiler. Nefslerinin kalbindeki muhtevaya baktığımız zaman nefslerinin kalbi tamamen nurlarla dolu.

1- Daimî zikre ulaşmışlar.
2- Bu sebeple nefslerinin kalbi tamamen nurla dolmuş.
3- Kalp gözü açılmış.
4- Kalp kulağı açılmış.
5- Ehli tezekkür. Allah ile her konuyu tezekkür etme yetkisinin sahibi.
6- Hayrın sahibi.
7- Hikmet sahibi. Âyetleri tezekkür etmek yetkisinin sahibi kılınmış. Ehli tezekkür.   

Rasihun ehli tezekkür sahibi değil. Daimî zikrin sahibi değil. Ama ilim almışlar. Kalp gözleri açılmamış. 7 tane vasfın sahibi değiller. Ve onlar diyorlar ki muhakkak ki bu âyetler Allah’ın katından indirilmiştir. Ama onun (müteşabih âyetlerin) derin manasına giremiyorlar. Oysaki ulûl’elbab olanlar için, o derin manalar için Allah’a sormak ve Allahû Tealâ’dan cevap almak söz konusu. Cevabı aldıkları zaman konunun ruhuna girmiş oluyorlar. Aralarındaki fark ulûl’elbabın ehli tezekkür olmasıdır. Allah ile tezekkür etme yetkisinin sahibi olmasıdır. Ve lafzın altındaki ruhu Allah’tan öğrenebilmesidir.

Bu sebeble rasihun der ki: “Bütün bu âyetler hepsi Allah’ın katındandır. Hepsine inanırız.” O kadardır söyleyebilecekleri söz.

Ulûl’elbab ise o âyetlerin manasını Allah’tan öğrenen, onu başkasına öğretenlerdir.


Benzer konular