Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi ile Zumer-55 arasında ahsene tâbî olma açısından bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi ile Zumer-55 arasında ahsene tâbî olma açısından bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi ile Zumer-55 arasında ahsene tâbî olma açısından bir ilişki var mı?

Allahû Tealâ’nın Zumer-18 ile Zumer-55 arasında bir karşılaştırma yapmamız söz konusu. Cabbar bunu soruyor. Şimdi bakalım Zumer-18’de Allahû Tealâ ne diyor?

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).


“ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu): Onlar, sözü dinlerler, işitirler, mânâsına varırlar ve o sözden ahsen olanına tâbî olurlar.

Yani Kur'ân-ı Kerim âyetlerine, başka birinden duydukları zaman Kur'ân-ı Kerim âyetlerine, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den duydukları zaman, iki ayrı cepheden birden Ahsen. Hem Kur'ân-ı Kerim âyeti Kur'ân ahsen olduğu için âyetler de ahsendir. Hem de Peygamber Efendimiz (S.A.V) sadece Allah'ın kendisine söylettiğini söylediği için ahsendir. Hem de Peygamber Efendimiz (S.A.V) Kur'ân-ı Kerim’i (kalbinde Allah'ın yazdığı Kur'ân-ı Kerim’i) okuduğu için ahsendir.
 
ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi): Onlar, Allah'a hidayet olanlardır. Onlar Allah’ın kendilerini hidayete erdirdikleri kişilerdir. Onlar, Allah'a ulaşanlardır. Ve onlar ulûl’elbab olmuşlardır.” diyor Allahû Tealâ. Yani daimî zikire ulaşmışlardır.

Demek ki; Zumer-18 ahsene tâbî olmayı ifade ediyor. Ve hidayet Allah’a ulaşmayı dilediğiniz noktada başlar. Burada bu hidayet muhlisler noktasına kadar ulaşıyor ve yani ruhun, vechin ve nefsin teslimini içeriyor. Daimî zikrin sahibi olup muhlisler takvasına ulaşmakla noktalanmış.

Şimdi Zumer Suresinin 55. âyet-i kerimesine bakıyoruz. Zumer-55’de Allahû Tealâ diyor ki:

39/ZUMER-55: Vettebiû ahsene mâ unzile ileykum min rabbikum min kabli en ye’tiyekumul azâbu bagteten ve entum lâ teş’urûn(teş’urûne).
Ve size Rabbinizden indirilmiş olan ahsen şeye (emre) tâbî olun. Size, farkında olmadan ve ansızın azap gelmesinden önce!


“Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun. Siz hiç şuurunda değilken azap apansız size gelip çatmadan evvel.” Burada “Size indirilenin ahsen olanına uyun." diyor Allahû Tealâ. Aslında Zumer-18’de de Zumer-54’de de 27. basamak değil, 28. basamağın 5. kademesi yer almış durumda. Allah'a teslim olmanın ahsen olanı. Ahsen teslim iradenin de Allah’a teslimini içerir. Öyleyse ahsen teslimin muhtevası iradeyi de Allah'a teslim etmektir.

Zumer-18’de de ulûl'elbab ifadesi biliyorsunuz; 3 kademeyi ifade eder. 26. basamakta ulûl'elbabtır ve 3 basamağa adını veren ulûl'elbab burada başlar (26. basamakta). Kişi ne yapmıştır? Daimî zikire ulaşmıştır, ona yerlerin melekûtu gösterilir. 27. basamakta kişi gene ulûl'elbabtır, göklerin melekûtu gösterilir. 28. basamağın 4. kademesine kadar 4 ayrı hüviyette kişi göklerin melekûtundan sonraki safhalara geçer ve 5. kademesinde iradesini Allah'a teslim eder. Teslim ettiği zaman ahsen takvanın sahibi olmuştur (bihakkın takvanın sahibi olmuştur). Öyleyse ahsen; güzellerin en güzeli olduğuna göre en güzeli iradeyi de Allah'a teslim etmektir.

Ulûl'elbab makamındakiler de ulûl'elbabtır, ihlas makamındakiler de ulûl'elbabtır, salâh makamındakiler de ulûl'elbabtır. Daimî zikire ulaştıktan sonra herkes Ulûl'elbab olmak imkânının (herkes ulûl'elbab olma standartlarının) içine girer. 14 asır evvel tüm sahebe adına sahabe dediğimiz kişiler ulûl'elbab olmak şerefine ermişlerdir, hem de son noktasına kadar yani irşad makamına ulaşıp irşada memur ve mezun kılınmışlardır. Bu olay bu tarzda ifade ediliyor.

Allah razı olsun.

Benzer konular