Allah'a yönelme, ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileme açısından Ra’d-27, Zumer-54 ve Şûrâ-13 arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Allah'a yönelme, ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileme açısından Ra’d-27, Zumer-54 ve Şûrâ-13 arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah'a yönelme, ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileme açısından Ra’d-27, Zumer-54 ve Şûrâ-13 arasında bir ilişki var mı?

Daha baştan var diye sözümüze girelim inşaallah. Ama beraberce âyetlere bakalım. Ra’d-27’de Allahû Tealâ diyor ki:  
 
13/RA'D-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbihi, kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”


e yekûlullezîne keferû: Kâfirler derler ki:
lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi): ‘Onlara, Rabbinden bir âyet indirilse olmaz mı?’ derler diyor
 
Allahû Tealâ ve sonra da diyor ki:
 
kul: De ki:
innallâhe yudillu men yeşâu: ‘Şüphesiz ki (muhakkak ki) Allah, dilediğini dalâlette bırakır.
ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe): Allah’a ulaşmayı dileyeni (Allah'a yöneleni) Kendisine ulaştırır (hidayete erdirir).”

Ra’d-27 ile Zumer-54 arasında bir ilişki var mı? Bakalım, Zumer-54:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.


“Üzerinize azap gelmeden önce Allah’a yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O’na (Allah'a) teslim olun.”

Yakın, kesin bir alâka söz konusu. Her ikisi de Allah’a ulaşmayı dilemekten ve neticede hidayete ermekten bahsediyor. Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Kur'ân-ı Kerim’de 4 hidayet söz konusu.

1. Hidayet: Ruhun Allah'a ulaşarak Allah'ın Zat’ında yok olmak suretiyle Allah'a teslim olması, 22. basamakta gerçekleşir.
2. Hidayet: Fizik vücudun Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir hüviyete bürünmesi ve böylece Allah'a teslim olması. Peki, nerede vücut bulur? 25. basamakta.
3. Hidayet: Nefsin hidayeti. Nefsin Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren yasak ettiği fiilleri işlemeyen bir özellik kazanması. Nerede vücut bulur? 27. basamakta.

1’ncisi 22. basamakta, makamın adı: Fenâ makamı.
2’ncisi 25. basamakta, fizik vücudun teslimi, makamın adı: Muhsinler makamı.
3’ncüsü 27. basamakta, makamın adı: Muhlisler makamı (nefsin teslimi).
4’ncüsü 28. basamağın 5. kademesinde makamın adı: Salâh makamı, iradenin teslimi.

Böylece 4 tane teslim oluşuyor. Sevgili öğrenciler, izleyenler, dinleyenler! Zumer Suresinin 54. âyet-i kerimesi ile Ra’d Suresinin 27. âyet-i kerimesi arasındaki ilişkide Ra’d-27’de sadece ruhun Allah'a ulaşması noktasına kadar âyet ihata ediyor konuyu. Ama Zumer-54’de bütün teslimler var, Allah'a yönelmek, Allah'a ruhun ulaşması, fizik vücudun Allah'a teslimi, nefsin teslimi, iradenin teslimi. Zumer-54’dün içinde hepsi mevcut. Ve Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesi:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayın diye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi Sana vahyettiğimizi İbrâhîm’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi sizin için de şeriat kıldık. Müşriklere kendilerini davet ettiğin şey yani Allah’a ulaşmayı dileyin ve şirkten kurtulun (Allah'a yönelin, şirkten kurtulun) talebi ağır geldi (Allah’a ulaşmayı dilemek ağır geldi). Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni O’na (Kendisine) ulaştırır.”

Öyleyse Şûrâ-13’ün: “Dilediği kişiyi Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni Kendisine ulaştırır.” ifadesiyle Ra’d-27’deki: “Allah dilediği kişiyi dalâlette bırakır ve O’na yöneleni (ulaşmayı dileyeni) Kendisine ulaştırır.” ifadesi aynı. “Dilediğini dalâlette bırakır.” ifadesinden dalâlette kalanlar, Allah'ın seçmedikleri ondan hiç ümit yok o insanlardan. Ama ümit olanları seçiyor Allahû Tealâ insanların %90’ından fazlasını seçiyor ve seçtiklerinden her kim Allah’a ulaşmayı dilerse onu Kendisine ulaştırır hidayete erdirir.

Ra’d-27 ile Şûrâ-13’ün tek farklılığı Ra’d-27’de ‘seçme’ fiili yok. Allah dilediği kişiyi dalâlette bırakır. Dilediği kişiyi hidayete erdirir.” ifadesi aslında Allah'ı dilemeyenlerle dileyenler arasındaki farkı ifade ediyor. “Kim Allah’a ulaşmayı dilerse Allah, onu Kendisine ulaştırır. Kim dilemezse onu ulaştırmaz.” O, Allah onu hidayete erdirmediği için Allah’a ulaşmayı dilemediği için o dalâlette kalmaya mahkûmdur. Zumer-54’e gelince, Zumer-54’de Allahû Tealâ sadece Allah’a yönelmeyi, Allah'a ulaşmayı dilemekte olayı bırakmamış. Eğer Allah'a ulaşmayı (yönelmeyi) Allah’a ulaşmayı dilemeyi yani Allah'a yönelmeyi esas alsaydı mutlaka onların hidayete ereceğini Allah'ın Zat’ına ulaşacağını ifade edecekti.

Ama Şûrâ-13’deki gibi değil durum. Zumer-54’de Allah'ın tam teslimi hedef aldığı görülüyor. “Allah'a yönel (Allah’a ulaşmayı dile) ve azab gelmeden evvel O’na teslim ol, yani ruhunu da vechini de nefsini de iradeni de Allah'a teslim et.” Sonra Allahû Tealâ hidayete ulaştırmanın Kendisine ait olduğunu ifade ediyor. Yoksa sonra yardım olunmazsın yani Allah'a yönelmezsen yardım alamazsın. Allah senin iradeni kontrolü altına almaz. Ve böyle bir dizaynda Allah'ın vücuda getirdiği olay kişinin yardım edilmemesi. Yani hangi yardımı yapıyor Allahû Tealâ? Kişinin kişisel iradesini (cüz’i iradesini), Allah'ın İlâhi iradesi kontrolü altına alıyor.

Daha Allah’a ulaşmayı dilediği andan itibaren kişi tagutun muhtevasından tamamen uzaklaşmış durumda. Taguta kul olmaktan kurtulmuş durumda, daha Allah’a ulaşmayı dilediği an. Ne yaptı Allahû Tealâ? Yardım etti kişiye. Onun (şeytanın) kontrolu altından çıkmasına sebebiyet verdi iradesini, İlahi irade kontrolü altına aldı. Şeytanın o kişiye tasallut etmesine artık imkân vermiyor Allahû Tealâ. Kişi şeytana kul iken Allah'a kul oldu. Çok açık bir şekilde şeytana kul iken Allah'a kul oldu. Zumer Suresi 17. âyet-i kerime:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


Öyleyse Allahû Tealâ’nın dizaynı açık bir dizayn olarak geliyor. Her şeyi anlaşılır standartlarda Allahû Tealâ dizayn etmiş. Zumer-54’de bütün teslimleri içeriyor tatbikat. Ama Ra’d-27 ile Şûrâ-13’de ruhun Allah'a teslimiyle noktalanıyor. Kişinin ilk hidayeti ve Allahû Tealâ orada garanti veriyor. “Mutlaka ruhunuzu Kendime ulaştırırım.” diye. Bu Allah'ın ruhu Kendisine ulaştırma işlemini Zumer-54 yardım olarak vasıflandırmış. Gerçekten Allah'ın bütün insanlara yardımı. Çok manidar bir şekilde her şey yerli yerine oturuyor.
 

Benzer konular