Tövbe almama eşim izin vermiyor. Ne yapabilirim?

Tövbe almana eşin izin vermiyorsa bunu ona haber vermeden de yapabilirsin. Ama eşine bunu anlatmalısın ki; senin tövbe almana mâni olmakla o çok büyük bir kayba giriyor.  Kendisi, senin tövbe almana engel olduğu cihetle kendisi de bu istikamette görevini yapmadığı kesin olarak görünüyor. Öyleyse onunla konuşmalısın sevgili kardeşim. Gerekirse benimle konuşmasını temin etmelisin ve Allahû Tealâ’nın emirlerini yerine getirecek olan bir çok kardeşimiz sizin de bulunduğunuz yerde  mutlaka vardır. Onlardan biriyle onu karşı karşıya getirirseniz, bir araya getirirseniz ve ikisinin sulh ve sukûn içinde olmasını temin edebilirseniz, hedeflerine birer birer ulaşacaklardır.

Allahû Tealâ istiyor ki; herkes Allah’ın emirlerini yerine getirsin ve mutluluğu herkes yaşasın. Allah’ın emirlerini yerine getirmedikçe, insanlar ne ruhlarını ne fizik bedenlerini ne nefslerini ne iradelerini Allah’a teslim edemezler.

Sevgili kardeşlerim! Acaba neden Allahû Tealâ dînimize: “İslâm dîni yani Allah’a teslim olanların dîni, teslim dîni” diyor? Çünkü biz İslam âlemi, ruhumuzu da fizik bedenimizi de nefsimizi de irademizi de Allah’a teslim etmekle vazifeli kılındık Kur’ân-ı Kerim’ce. Öyleyse sevgili kardeşlerim, bir mukaddes kitabımız var. Allahû Tealâ orada insanların boş boş bakmasını değil, ruhunu da fizik bedenini de nefsini de iradesini de o kişinin Allah’a teslim etmesini emrediyor. Ama ne olmuş? İslâm âlemine bakıyoruz: “Haaa” diyorlar, “İslâm mı? Namaz kılmak var, oruç tutmak var, zekât vermek var, hacca gitmek var, kelime-i şehadet getirmek de var. İslâm bundan ibarettir: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek.” Biz de diyoruz ki:

“Yaaa! Öyle mi? Peki, senin dîninin adı ne?”

“İslâm!”

“İslâm ne demek?” Kem küm ettikten sonra kabul etmek mecburiyetinde.

“‘Teslim olan’ demek.”

“Şimdi ben sana sorabilir miyim? Sen bugüne kadar Allah’a neyini teslim ettin? Ruhunu mu, fizik bedenini mi, nefsini mi, iradeni mi? Neyini teslim ettin? Sen İslâm isen ‘teslim olan’ demektir bunun mânâsı, nasıl teslim oldun? Ruhunu, fizik bedenini, nefisini, iradeni veya bunlardan herhangi birini gerçekleştirmeden nasıl İslâm olabilirsin ki?”

Sevgili kardeşlerim! Açıkça bunu sorun muhatabınıza. Onun soracağı suallere cevap veremezseniz bize ulaşın. Biz size cevap verelim, siz onlara ulaştırın. Ama unutmayın! Hepiniz vazifelisiniz sevgili kardeşlerim! Çünkü siz, İslâm’ın 5 şartını değil, ondan daha ötesini de biliyorsunuz. Bizim sevgili dîn adamlarımızın hepsi namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi, hacca gitmeyi, kelime-i şehadet getirmeyi kesin olarak bilirler, tatbik ederler. Tamam ama bunların en çok değerli olanı Allah’a ulaşmayı dilemek ve ruhu, fizik bedeni, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmektir.

Dînimiz, İslâm dînidir yani teslim olanların dînidir:

* Ruhumuzu da teslim edeceğiz.
* Fizik bedenimizi de teslim edeceğiz,
* Nefsimizi de
* İrademizi de.

“Ama hepsini teslim edemezsek cennete giremez miyiz?” Sevgili kardeşlerim!

* Daha Allah’a ulaşmayı dilediğiniz an 1. kat cennetin sahibisiniz.
* Mürşidinize tâbî oldunuz; 2. kat cennetin sahibisiniz.
* Ruhunuz vücudunuzdan ayrıldı, Allah’a ulaştı; 3. kat cennetin sahibisiniz.
* Fizik beden teslimi; 4,
* Nefsin teslimi; 5,
* Muhlis olmak; 6,
* İradeyi Allah’a teslim etmek, sizi 7. kat cennete götürür.

O zaman aynı şarkıyı söylemez miyiz sevgili kardeşlerim? Her şey çok mu güzel, yoksa bana mı öyle geliyor? Ne diyorsunuz?

Allah razı olsun.