Hûd-118'de belirtilenlerin Rûm-31'in muhtevasına uymayarak, Rûm-32'de belirtilenlerin durumuna düştüklerini söyleyebilir miyiz?
Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Hûd-118'de belirtilenlerin Rûm-31'in muhtevasına uymayarak, Rûm-32'de belirtilenlerin durumuna düştüklerini söyleyebilir miyiz?
Hûd-118'de belirtilenlerin Rûm-31'in muhtevasına uymayarak, Rûm-32'de belirtilenlerin durumuna düştüklerini söyleyebilir miyiz?
Hûd-118:
“Ve Rabbin, şayet dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı. Oysa ihtilâflar devam edecek.”
Yani tek bir ümmet söz konusu değil. O tek ümmetin Allah'a ulaşmayı dileyenlerin dışında diğer talep sahipleri oluşuyor.
Rûm-31:
“Rabbine yönel; Allah'a ulaşmayı dile ve takva sahibi ol. O'na karşı (Allah'a karşı) takva sahibi ol. Ve namaz kıl ve müşriklerden olma.” diyor Allahû Tealâ.
Nasıl müşrikler bunlar? Tarif ediyor, Rûm-32:
innellezîne ferrakû dînehum: Onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır.
ve kânû şiyeâ: Ve toplumlar oluşturmuşlardır. Hizipler, gruplar oluşturmuşlardır.
kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn: Her hizip kendi elinde olanla ferahlanır. Onunla amel eder.
Öyleyse kim bu insanlar? Bu insanlar takva sahibi olmayanlar, fırkalara ayrılmış olanlar. Takva sahibi olanlar kim? O'na; Allah'a yönelenler, Allah'a ulaşmayı dileyenler.
Hûd-118'de Allahû Tealâ ne diyor? Tek bir mezhep vardı yani herkes Allah'a ulaşmayı dilerdi. Ama ihtilâfların devam etmesi söz konusu. Yani fırkalara ayrılanlar, muhtelif fırkaları oluşturanlar.
Hûd-118'de belirtilenler Rûm-32'de olanlardır diyebilir miyiz? Evet, tam onları temsil ediyor.
11/HÛD-118: Ve lev şâe rabbuke le cealen nâse ummeten vâhideten ve lâ yezâlûne muhtelifîn(muhtelifîne).
Ve Rabbin, şâyet dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı. Oysa ihtilâflar devam edecek.“Ve Rabbin, şayet dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı. Oysa ihtilâflar devam edecek.”
Yani tek bir ümmet söz konusu değil. O tek ümmetin Allah'a ulaşmayı dileyenlerin dışında diğer talep sahipleri oluşuyor.
Rûm-31:
30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.“Rabbine yönel; Allah'a ulaşmayı dile ve takva sahibi ol. O'na karşı (Allah'a karşı) takva sahibi ol. Ve namaz kıl ve müşriklerden olma.” diyor Allahû Tealâ.
Nasıl müşrikler bunlar? Tarif ediyor, Rûm-32:
30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.innellezîne ferrakû dînehum: Onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır.
ve kânû şiyeâ: Ve toplumlar oluşturmuşlardır. Hizipler, gruplar oluşturmuşlardır.
kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn: Her hizip kendi elinde olanla ferahlanır. Onunla amel eder.
Öyleyse kim bu insanlar? Bu insanlar takva sahibi olmayanlar, fırkalara ayrılmış olanlar. Takva sahibi olanlar kim? O'na; Allah'a yönelenler, Allah'a ulaşmayı dileyenler.
Hûd-118'de Allahû Tealâ ne diyor? Tek bir mezhep vardı yani herkes Allah'a ulaşmayı dilerdi. Ama ihtilâfların devam etmesi söz konusu. Yani fırkalara ayrılanlar, muhtelif fırkaları oluşturanlar.
Hûd-118'de belirtilenler Rûm-32'de olanlardır diyebilir miyiz? Evet, tam onları temsil ediyor.
Benzer konular
