Bakara-216’ya bakalım:
2/BAKARA-216: Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû  şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı. Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.
“Ve  savaş, o sizin için kerih olsa da, hoşunuza gitmese de üzerinize farz  kılındı. Hoşlanmayacağınız bir şey olur ki; sizin için bir hayırdır.  Seveceğiniz bir şey olur ki; sizin için bir şerrdir. Ve bunları Allah  bilir. Siz bilmezsiniz.” diyor Allahû Tealâ. 
Öyleyse sevgili  kardeşlerim! Bir hırsız bir şeyinizi çaldı. Çaldığı için üzüntü  duyuyorsunuz ve hırsıza fena halde kızıyorsunuz. Ama aslında hırsız onu  çaldığı için derecat kaybetti. Ama sizin malınızı çaldığı için siz  derecat kazandınız. Derecat kazandıran olaylar hayırdır. Hayra ulaştınız  siz. O da yaptığı hırsızlık sebebiyle sevindi ama şerr sebebiyle  sevindi. İşte bunu söylüyor Allahû Tealâ. 
“Hoşlanmayacağınız bir  şey olur ki; o sizin için bir hayırdır.” Bir hırsızın bir malınızı  çalması halinde bundan hoşlanmazsınız tabiî. Helâl parayla bir şey  almışsınız, bir başkası çalmış. Ama aslında derecat kazandınız yani  hayra ulaştınız. Hırsız da sevindi, o çaldığı parayı harcayacak. Ama  aslında şerr kazandı. 
“Davranış biçimi nasıl olmalı?”
Allahû  Tealâ’ya bu konuda yalvarmalı insan. Kaderinde böyle bir şey varsa, bir  hırsızlık olayı, kendi malının çalınması, bunu rızayla karşılamak ve  üzülmek yerine derecat kazanıldığı için sevinmek. Yapılabilirse iyi  olur.