"Günahlarından tövbe eden sanki günah işlememiş gibi olur." hadîsindeki tövbe mürşid önünde yapılan ve günahların örtülen tövbe midir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » "Günahlarından tövbe eden sanki günah işlememiş gibi olur." hadîsindeki tövbe mürşid önünde yapılan ve günahların örtülen tövbe midir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

"Günahlarından tövbe eden sanki günah işlememiş gibi olur." hadîsindeki tövbe mürşid önünde yapılan ve günahların örtülen tövbe midir?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadîs-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Günahlarından tövbe eden sanki günah işlememiş gibi olur.” Buradaki tövbenin Yüce Rabbimizin mürşid önünde yapılan tövbe olması ve günahların örtülmesi söz konusu mudur?

Buradaki tövbe, mürşid önünde yapılan tövbedir. Yani kişi Allah'a ulaşmayı dileyecek. Allah ona ulaşacak (kalbine ulaşacak), kalbinin nur kapısını Allah'a çevirecek, göğsünden bir yol açacak, göğsünü yaracak, göğsünden kalbine bir nur yolu açacak. Kişi zikir yaptığı zaman Allah'ın katından gelen rahmet, fazl ve salâvât o kişinin göğsüne, göğsünden de kalbine bu şartlar altında ulaşacak.

Yeter mi? Hayır, yetmez. Mürşidine ulaştığı zaman bu kişi, o kişinin muhtevasına bakıyoruz. Mürşidine ulaştığı zaman; Allahû Tealâ o kişinin kalbine îmân kelimesini yazar. Bunun mânâsı; îmân kelimesi bir manyetik alan sahibidir. Kalbe giren nurlardan rahmet, fazl ve salâvât nurlarından fazıllar, onun zıddı olan manyetik alanın sahibidir. Bu sebeple kalp, îmân kelimesinin muhtevasını tatbik sahasına koyar. Kalpteki îmân kelimesi, fazılları kendisine çeker. Fazıllar îmân kelimesine yapışır ve kalpte %100 karanlıklardan oluşan, %100 afetlerle dolu olan, Allah'ın bütün emirlerini reddeden, emrettiği hiçbir şeyi yapmak istemeyen nefsin afetlerinin yerine (kapkaranlıkla temsil olunurlar), onların yerine nurlarla temsil olunan fazıllar gelip yerleşmeye başlar. Önce %2 rahmet nuru, sonra fazıllar. Nefsin kalbi her geçen gün biraz daha aydınlanır. Bunu adı nefs tezkiyesidir.

İşte mürşidin önünde kişi tövbeyi yaptığı anda, Allahû Tealâ onun bütün günahlarının örtüleceğini söylüyor. Demin adı geçmişti; Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesi. Daha o kişi Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dilediği anda günahları örtülmüştü, Enfâl-29’a göre. O kişi mürşidine ulaştığı zaman, önünde diz çöküp tövbe ettiği zaman günahlarının bu sefer de sevaba çevrilmesi söz konusu.

İşte bütün insanlar için Allah'a ulaşmayı diledikleri anda bütün günahları örtülür. Mürşidlerine ulaştıkları anda, Allah'a ulaşmayı dilediği anda günahları örtülen kişi, mutlaka Allahû Tealâ tarafından mürşidine ulaştırılır. Hem de mutlaka seveceği bir mürşid olur bu. Ve de tövbe ettiği anda onun bütün günahları sevaba çevrilir. Enfâl-29’u söylemiştik.  “Takva sahibi olan yani Allah'a ulaşmayı dileyen kişinin günahlarını örteceğini” söylüyordu Allahû Tealâ.

Furkân-70’te ise Allahû Tealâ diyor ki:

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).


“Kim tövbe eder (mürşidinin önünde tövbe eder) mü'min olursa ve nefs tezkiyesine başlarsa…”

İki işaret de mürşide ulaştıktan sonraki iki olaydır:
 
•Tövbe etmek.
•Arkasından îmânı artan bir mü'min olmak.

Kalbine îmân yazılacağı için “îmânı artan mü'min” diyor Allahû Tealâ onlara. “Îmânlarını arttırırız.” diyor. O seviye.

Bir de nefs tezkiyesine başlıyor kişi. Allahû Tealâ bu tâbiiyette: “O zaman Biz onların seyyiatini hasenata çeviririz.” diyor. “Günahlarını sevaba çeviriyoruz.” diyor. Evet! Bu tövbe mürşid önünde yapılan tövbedir.

Benzer konular