Mu’minûn-103, Yûnus-7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah'a ulaşmayı dilemeyenler nefslerini hüsrana düşürenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Mu’minûn-103, Yûnus-7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah'a ulaşmayı dilemeyenler nefslerini hüsrana düşürenler olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mu’minûn-103, Yûnus-7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah'a ulaşmayı dilemeyenler nefslerini hüsrana düşürenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Mu’minûn Suresinin 103. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

“ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum: Kimin mizanı yani sevap tartıları hafif gelirse onlar nefslerini hüsrana düşürenlerdir.
fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne): Onlar, devamlı cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.” buyuruyor diyor.

Bu âyet-i kerime ve Yûnus-7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah'a ulaşmayı dilemeyenler nefslerini hüsrana düşürenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Şimdi Yûnus-7 ve 8 ile karşılaştıralım. Diyor ki Yûnus-7’de:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Onlar Biz’e mülâki olmayı (ruhlarını ölmeden evvel Bize ulaştırmayı) dilemezler. Böyle bir dilekleri talepleri yoktur. Onlar dünya hayatından razıdırlar. Dünya hayatıyla doyuma ulaşırlar. Onlar Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır.” diyor Allahû Tealâ.

Bir defa kim Allah'a ulaşmayı dilemezse onun Allah'ın âyetlerinden gâfil olduğunu kabul etmek mecburiyetindesiniz. Allahû Tealâ’nın Kur'ân-ı böyle yazıyor. Ve onunla bırakmıyor Allahû Tealâ: “Onlar Bizim âyetlerimizden gâfildir.” demekle bırakmıyor. “Onların gidecekleri yer kazandıkları dereceler itibariyle ateştir.” Ne demek “Onların kazandıkları dereceler itibariyle ateştir?” Yani günahları sevaplarından fazladır onların. Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişinin günahları sevaplarından mutlaka fazla ve gidecekleri yer cehennem.

“Bu âyet-i kerimeye göre ve Yûnus-7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin nefslerini hüsrana düşürenler olduğunu söyleyebilir miyiz?”

Evet, Allah'a ulaşmayı dilemeyenler kazandıkları dereceler itibariyle cehenneme gidecek olanlar yani nefslerini hüsrana düşürenlerdir.
 
"Bu âyet-i kerimelerle En’âm Suresinin 31. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?"

Bakalım En’âm-31’de ne var?

6/EN'ÂM-31: Kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâh(likâillâhi) hattâ izâ câethumus sâatu bagteten kâlû yâ hasratenâ alâ mâ farratnâ fîhâ ve hum yahmilûne evzârahum alâ zuhûrihim, e lâ sâe mâ yezirûn(yezirûne).
Allah’a mülâki olmayı (ölmeden evvel, dünya hayatını yaşarken ruhunu Allah’a ulaştırmayı) yalanlayan kimseler hüsrana düştüler. O saat aniden onlara gelince, sırtlarında yüklerini taşıyarak: “Orada (dünyada) aşırı gittiğimiz şeyler üzerine (günahlar sebebiyle) bize yazıklar olsun.” dediler. Yüklendikleri şey ne kötü, (öyle) değil mi?


“Allah'a mülâki olmayı yani ölmeden evvel ruhunu Allah'a ulaşmayı yalanlayan kimseler hüsrana düştüler.”

Yani günahları sevaplarından onların fazla. Aynı şeyi söylüyor Allahû Tealâ. Bu, Allah'a mülâki olmayı yalanlayanlar, hüsranda olanlar, Allah'a ulaşmayı dilemeyen ister yalanlayarak dilemesin, ister yalanlamadan dilemesin, Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişi Yûnus-7 ve 8. âyet-i kerimelere göre mutlaka cehenneme girecek. Ve mutlaka kaybettiği dereceler kazandığı derecelerden fazla olduğu için cehenneme girecek. Yani hüsranda olan birisi olarak cehenneme girecek.

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


Burada da (En’âm-31’de de): “Allah'ın âyetlerini tekzib edenler (yalanlayanlar) onlar hüsranda olanlardır.” diyor Allahû Tealâ. Ve diyor ki: “Saat aniden onlara gelince sırtlarında yükleri taşıyarak orada dünyada aşırı gittiğimiz şeyler üzerine bize yazıklar olsun dediler. Yüklendikleri şey ne kötü.”

Ne yüklenmişler? Negatif dereceleri yüklenmişler. Pozitif derecelerinden daha fazla negatif dereceler yüklenmişler. Sırtlarında yükleri taşıdıkları dediği sırtlarındaki negatif dereceler. “Orada dünyada bu negatif şeyleri kazanmışız.” diyorlar. Ki; kazandıkları kaybettiklerinden daha fazla olan sırtlarındaki yük kazandıkları negatif dereceler (nakıs dereceler). “Yüklendikleri şey ne kötü.” Elbette kötü. Ve gideceği yer kişinin cehennem. Öyleyse bu âyet-i kerimelerle En’âm Suresinin 31. âyet-i kerimesi arasında bir kesin ilişki mevcut.

"Bu âyetlerle Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mı?"

Allahû Tealâ diyor ki Kehf-105’de:

18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
İşte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.


ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî: Onlar ki: Allah'ın âyetlerini Rab’lerinin (Allah'ın) (Yani burada Rab’lerinin olarak geçiyor) Rablerinin âyetlerini ve O’na (Rab’lerine) mülâki olmayı (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaları) inkâr ederler.
fe habitat a’mâluhum: Ve onların amelleri boşa gitmiştir.

Öyleyse bu âyetlerle Kehf Suresi 105. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır? Evet, Kehf Suresin 105. âyet-i kerimesi arasında da Allahû Tealâ aynı şeyi söylüyor. Kehf 105’de Allahû Tealâ’nın söylediği şey: “Onlar Allah'a mülâki olmayı inkâr ederler.” Amelleri boşa gitmiştir. Burada da Allah’a ulaşmayı inkâr etmek var. En’âm-31’de de Allah'a ulaşmayı tekzip edenler var.  Burada “kefere.” diyor. Orada “kezzebu.” diyor.

İster yalanlamak olsun, ister inkâr etmek olsun inkâr etmek de bir nev’î yalanlamak ama yalanladıkları şey; Allah'a ulaşmak. Allah'a ulaşmayı inkâr ediyorlar. Allah'a ulaşmayı tekzip ediyorlar. Mu’minûn-103, Yûnus-7, 8, En’âm-31, Kehf-105 birbiriyle ilişkili 4 âyet-i kerime sevgili öğrenciler izleyenler dinleyiciler.

23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.


10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


6/EN'ÂM-31: Kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâh(likâillâhi) hattâ izâ câethumus sâatu bagteten kâlû yâ hasratenâ alâ mâ farratnâ fîhâ ve hum yahmilûne evzârahum alâ zuhûrihim, e lâ sâe mâ yezirûn(yezirûne).
Allah’a mülâki olmayı (ölmeden evvel, dünya hayatını yaşarken ruhunu Allah’a ulaştırmayı) yalanlayan kimseler hüsrana düştüler. O saat aniden onlara gelince, sırtlarında yüklerini taşıyarak: “Orada (dünyada) aşırı gittiğimiz şeyler üzerine (günahlar sebebiyle) bize yazıklar olsun.” dediler. Yüklendikleri şey ne kötü, (öyle) değil mi?

 

Benzer konular