Nisâ 125 ve Bakara 112'ye göre hanîf dini mensuplarına mahzun olmak ve korku yoktur diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Nisâ 125 ve Bakara 112'ye göre hanîf dini mensuplarına mahzun olmak ve korku yoktur diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nisâ 125 ve Bakara 112'ye göre hanîf dini mensuplarına mahzun olmak ve korku yoktur diyebilir miyiz?

Nisâ Suresinin 125. âyeti kerimesinde Allah şöyle söylüyor:

4/NİSÂ-125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen).
Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olmuş ve vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm’i dost edindi.


"O kişi ki, vechini Allah'a teslim etmiş ve muhsinlerden olmuştur. O kişiden, fizik vücudu daha ahsen kim vardır?" diyor Allahû Tealâ. Ve hanîf olarak Hz. İbrâhîm'in dînine tâbî olmuştur. Ve Allah, Hz. İbrâhîm'i dost kılmıştır, dost ittihaz etmiştir.

"İnşallah bu âyeti kerime ve Bakara Suresinin 112. âyeti kerimesine göre hanîf dini mensuplarına mahzun olmak ve korku yoktur diyebilir miyiz?"

Bakara 112:

2/BAKARA-112: Belâ men esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun fe lehû ecruhu inde rabbihî, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Hayır, (öyle değil), kim vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim ederse o, muhsinlerden (olur). Artık onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Onlara (onların üzerine) korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.


belâ men esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun fe lehû ecruhu inde rabbihî: Hayır, (öyle değil), kim vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederse o, MUHSİN'lerden (olur). Ve onun ecri (mükâfatı) Rabbinin katındadır.
ve lâ havfun aleyhim: Ve onlara korku yoktur.
ve lâ hum yehzenûn(yehzenûne): Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

"Hanîf dini mensuplarına mahzun olmak yoktur, korku yoktur diyebilir miyiz?" Diyebiliriz.

"Bu âyeti kerimeler ile Yûnus Suresinin 62, 63 ve 64. âyeti kerimelerine göre Allah’a ulaşmayı dileyen, Allah’ın evliyası hanîf dinine tabii olmuş ve Hz. İbrahim’e dost olmuştur diyebilir miyiz?"

Ne diyordu Allahû Tealâ:

10/YÛNUS-62: E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?

10/YÛNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.

10/YÛNUS-64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırati, lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.


Allahû Tealâ diyor ki, "Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına) korku yoktur. Onlar mahzunda olmazlar, öyle değil mi?" Onlar âmenû olmuşlardır ve âmenu oldukları için (Allah’a ulaşmayı diledikleri için) takva sahibi olmuşlardır.
 
lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti): Onlara dünyada da ahirette de müjdeler vardır.
lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi): Allah’ın sözünde değişiklik olmaz.
zâlike huvel fevzul azîm(azîmu): İşte o, fevz-ül azîmdir.
 
Allah’ın sözünde değişmezlik vardır, Allah’ın sözü değişmez ifadesi, Rûm Suresinin 30. âyeti kerimesini çağrıştırıyor. Orada Allahû Tealâ diyor ki Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e:

30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfen, fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâhi, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.


"Habibim, Kendini hanîf olarak dîne ikame et. O hanif dînine ki, Allah bütün insanları hanîf fıtratı ile yarattı. Allah’ın yaratmasında değişiklik göremezsin. İşte bu kayyum olan dîndir. Allah’ın ne dîni yaratmasında değişiklik görebilirsin (yani Allahû Tealâ hanîf dininden başka bir din yaratmayacaktır), ne de Allah’ın insanları hanîf fıtratının dışında bir fıtratla yarattığını görebilirsin. diyor Allahû Tealâ. Ne hanîf fıtratı değişir (Allahû Tealâ bütün insanları hanîf fıtratıyla yaratır), ne de din değişir; hanîf dini. Allah tek bir din yaratmıştır; hanîf dini. Ve insanları tek bir fıtratla yaratmıştır; hanîf fıtratı. Hanîf dinini yaşamak üzere Allahû Tealâ insanları yaratmıştır.

"Bu âyeti kerimeler ve Bakara Suresinin 112. âyeti kerimesine göre hanîf dini mensuplarına mahzun olmak ve korku yoktur diyebilir miyiz?" Diyebiliriz.
   
"Bu âyeti kerimeler ile Yûnus Suresinin 62. 63. 64. âyeti kerimelerine göre Allah’a ulaşmayı dileyen Allah’ın evliyası, hanîf dinine tabii olmuş ve Hz. İbrahim’e dost olmuştur diyebilir miyiz?" Evet.

Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, gördük ki o takva sahibi oluyor, âmenû oluyor, hanîf dininin mensubu oluyor.

"Hz. İbrahim’e dost olmuştur diyebilir miyiz?" Evet Hz. İbrahim’e dost olmuştur.

"Bu âyeti kerimeler ve Bakara Suresinin 38. âyeti kerimesine göre, hidâyetçiye tabii olanlarda, hanîf dinine tabi olanlar ve Hz. İbrahim’e dost olanlardır diyebilir miyiz?"

Bakara 38:

2/BAKARA-38: Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.”


kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan): Dedik ki: Hepiniz oradan (aşağıya) inin.
fe immâ ye’tiyennekum minnî huden: Size hidâyetçimiz gelecek. Benden size hidayetçi gelecek.
fe men tebia hudâye: O zaman kim hidâyetçime tâbî olursa.
fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne): O zaman, o taktirde onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar.

Hidâyetçiye tâbî olanlar, onlara korku yoktur. Onlarda Hz. İbrahim’e tâbî olanlardır. Ama dikkat edin, hidâyetçiye tâbî olanlar. Ve gene dikkat edin, hidâyetçiye Allah’a ulaşmayı dileyerek tâbî olanlar. O zaman hidâyetçiye her tâbî olan kişi hanîf dinine tâbî olmaz. Allah’a ulaşmayı dilemedikçe hiç kimse hanîf dinine tâbî olmaz ve Hz. İbrahim’e de dost olamaz.

O zaman öyle düşünüyorum ki, kardeşimiz burada evvelki âyet-i kerimelere atıf yaparak, Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişi, yani Bakara-112'de ki, Nisâ-125'te ki standartlarda ki bir kişi. Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dileyerek Yûnus-62, 63,  64’te ki bir kişi. O mürşidine tâbî olduğu takdirde Hz. İbrahim’e dost olur. Ama Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir kişi devrin imamına bile tâbî olsa, aslında zaten tâbî olmamıştır. Hiçbir işine yaramaz. Tâbî olmanın temelinde Allah’a ulaşma dileği vardır. Eğer o dilek yoksa tâbîiyet hiç kimseye hiçbir şey kazandırmaz.

Benzer konular