Bakara 62'deki dört grubu kitap ehli olarak değerlendirebilir miyiz? Bu âyetle Âli İmrân 113 ve 114'teki kitap ehli Kur'ân'daki İslâmiyet’i yaşayanların var olduğunu ispatlar diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Bakara 62'deki dört grubu kitap ehli olarak değerlendirebilir miyiz? Bu âyetle Âli İmrân 113 ve 114'teki kitap ehli Kur'ân'daki İslâmiyet’i yaşayanların var olduğunu ispatlar diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara 62'deki dört grubu kitap ehli olarak değerlendirebilir miyiz? Bu âyetle Âli İmrân 113 ve 114'teki kitap ehli Kur'ân'daki İslâmiyet’i yaşayanların var olduğunu ispatlar diyebilir miyiz?

Bakara 62'de dört grup:

2/BAKARA-62: İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men âmene billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Şüphesiz ki; âmenû olanlar, yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler, bunlardan her kim, Allah’a ve yevm’il âhire inanır ve ıslâh edici ameller işlerse (nefsini tezkiye ederse), bu durumda onların mükâfatları Rab’lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.


innellezîne âmenû: Âmenû olmuşlar ve Allah’a ulaşmayı dilemişler.
vellezîne hâdû:  Onlar Yahudilerdir.
ven nasârâ: Ve Hristiyanlardır.
ves sâbiîne: Ve sabiilerdir.
men âmene billâhi: Allah’a âmenû olanlar.
vel yevmil âhiri: Yevm’il âhire de, Allah’a da inananlardır.
ve amile sâlihan:  Ve salih amel işleyenlerdir.
fe lehum ecruhum inde rabbihim: Onların ecirleri Rab’lerinin katındadır.
ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne): Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.

Bu âyette işaretler çok. Burada Allahû Tealâ, âmenû olan üç grup: Âmenû olan yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler. Bunlardan, âmene billâhi: Allah’a âmenû olanlar, yevmil âhiri: Yevm’il âhire inananlar. Allah’a âmenû olanlar, ulaşmayı dileyenler, yevm’il âhire inananlar, Allah’a ulaşmaya, Allah’a ruhun ölmeden evvel ulaşmasına inananlar ve salih amel işleyenler; üç faktör var. Bunlar sadece Allah’a ve Allah’a ulaşmaya inanmamışlar, aynı zamanda Allah’a ulaşmak üzere harekete geçmişler, mürşidlerine ulaşmışlar ve nefs tezkiyesi yapmaya başlamışlar. Salih ameller işliyorlar.  ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne): Ve onlar mahzun da olmazlar.

Bakara 62'deki üç grup, yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler. Özellikleri: Allah’a âmenû olmuşlar (ulaşmayı dilemişler), yevm’il âhire inanmışlar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştırmaya inanmışlar) ve salih amel işliyorlar. "Onların ecirleri Rab’lerinin yanındadır." diyor. Ne demek bu? Allah’a doğru yola çıkmışlar. Rab’lerine ulaştıkları zaman Allah’ın katındaki ecri de alacaklar. "Ve onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar." diyor Allahû Tealâ.

Buradaki, kardeşimizin dört grup demekten muradı, âmenû olanlar bir grup, ama aslında yahudiler, hristiyanlar ve sabiinden âmenû olanlar. Kardeşimiz burada dört grup görüyor. Gerçekten öyle de mütâlea edilebilir. Yani, innellezîne âmenû: Muhakkak ki onlar âmenû olanlardır ve Yahudi olanlardır ve Hristiyan olanlardır ve sabiin olanlardır. Onlar Allah’a âmenû olmuşlardır. Onlardan Allah’a âmenû olan ve yevm’il âhire inanan ve salih amel işleyenler için, "Onların ecirleri Allah’ın katındadır." diyor.

Bakara 62'deki grupların bir tanesi âmenû olanlar. Bunlar da dahil yevm’il âhire îmân etmeleri gerekiyor. Evet, yevm’il âhire îmân etmeleri gerekiyor.

"Bu âmenû olanların Allah’a ve resûlüne inananlar olup, fakat Allah’a ölmeden evvel ruhlarını ulaştırmayı dilememiş olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?” diyor kardeşimiz.

Aslında biraz karmaşık bir âyet-i kerime, ama kardeşimizin söylediği şekilde düşünülür, düşünülebilir. Onlardan (hristiyanlardan, yahudilerden ve sabiinden âmenû olanlar) ya da âmenû olanlar, âmenû olanlar olarak Hristiyanlar, Yahudiler ve sabiin. Bunlardan her kim Allah’a ve yevm’il âhire inanır ve ıslâh edici amel işlerse, öyleyse Allah’a ve yevm’il âhire âmenû olmak, başlangıçtaki âmenû olanlarla Allah’a âmenû olanlar aynı kişiler değil. Başlangıçtakiler, "innellezîne âmenû" dediği Allahû Tealâ’nın Allah’a inananlar, âmenû olanlar ama Allah’a ulaşmayı dilemeden evvelki safha.

Teşhis doğru. Allah’a ulaşmayı dilememişlerdir. Sonra onlar Allah’a âmenû oluyorlar (Allah’a ulaşmayı diliyorlar) ve yevm’il âhire inanıyorlar (ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasına) ve nefsi ıslâh edici amel işliyorlar yani mürşidlerine tâbî oluyorlar.

Âli İmrân 113 ve 114'te bahsedilen kitap ehli olanlar, Bakara  62'de dört gruptan oluşanlar ve bunların arasında da mutlaka Sizin öğrettiğiniz gibi Kur'ân'daki İslâmiyet’i yaşayanların var olduğunu ispatlar diyebilir miyiz?

Âli İmrân 113:

3/ÂLİ İMRÂN-113: Leysû sevâen, min ehlil kitâbi ummetun kâimetun yetlûne âyâtillâhi ânâel leyli ve hum yescudûn(yescudûne).
Onların (hepsi) bir değildir. Kitap ehlinden, gece saatlerinde kıyamda durup, Allah'ın âyetlerini tilavet eden ve secde eden bir ümmet vardır.


"leysû sevâ’(sevâen), min ehlil kitâbi: Ama Kitap ehlinden, onların hepsi bir değildir.” diyor Allahû Tealâ.
leysû sevâ’(sevâen): Öyleyse onların her biri, onların hepsi bir değildir.
min ehlil kitâbi: Kitap ehlinden.
ummetun: Bir ümmet vardır ki.
kâimetun:  Kıyamda durur.
yetlûne âyâtillâhi: Allah’ın âyetlerini, kıyamda durup Allah’ın âyetlerini okurlar, tilâvet ederler.
ânâel leyli: Gece boyunca , gece saatlerinde.
ve hum yescudûn(yescudûne): Ve onlar secde ederler.

Öyleyse, Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim’de Hristiyanların ve kitap ehlinin Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e düşmanca davranışlarından bahsediyor daha çok. Ama burada söz konusu olan, sahâbe gibi gece kıyamda kalan, Allah’ın âyetlerine tilâvet eden, secdeye kapanan bir ümmet.

Âli İmrân 114:

3/ÂLİ İMRÂN-114: Yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munkeri ve yusâriûne fîl hayrât(hayrâti), ve ulâike mines sâlihîn(sâlihîne).
Onlar, Allah'a ve yevmil âhire îmân ederler, mâruf (irfan) ile emreder ve kötülükten nehyederler (men ederler) ve hayırlara koşarlar. İşte onlar, sâlihlerdendir.


"Allah’a âmenû olurlar, Allah’a inanırlar
vel yevmil âhiri: Ve Allah’a ruhun ulaşmasına da inanırlar.
ve ye’murûne bil ma’rûfi: Ma’rufla emrederler.
ve yenhevne anil munkeri: Ve münkerden nehyederler.
ve yusâriûne fîl hayrât(hayrâti): Ve hayırlarla yarışırlar.
ve ulâike mines sâlihîn(sâlihîne): Onlar salihlerdendir.” diyor Allahû Tealâ.

Burada o noktaya ulaşmış olan birileri söz konusu. Âli İmrân Suresinin 113 ve 114. âyetileri, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında yaşayan kitap ehlini ifade ediyor. Bir kitap ehli var Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e düşman. O’nu Hristiyan yapmak için elinden gelen bütün gayretiyle çalışan insanlar. Ve dînlerinin doğru olduğunu, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in yanlış yolda olduğunu iddia edenler. "Ve onlarla sakın dostluk kurmayın." diyor Allahû Tealâ. "Sizi kendilerine benzetirler." diyor.

Bu âyette ise kitap ehlinin hepsi bir değildir. O kitap ehlinin arasında gece sabaha kadar kıyamda duranlar, secde edenler, Allah’ın âyetlerini okuyanlar, gece boyunca, gece saatlerinde bunları yapanlardan bahsediyor Allahû Tealâ. Ve hep secdede olan insanlar ve de işaretlere bakıyoruz:

yu’minûne billâhi: Allah’a âmenû olurlar.” diyor Allahû Tealâ, yani Allah’a inanırlar.
vel yevmil âhiri: Ve yevm’il âhire, ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasına inanırlar.

Burada "Hayırlarda yarışanlarda" diyor Allahû Tealâ. Yani irşad makamının sahibi olduklarının bütün delilleri koymuş. Demek ki onlardan da, ehli kitabın arasında da mürşid seviyesinde olan insanların olduğu, bu âyeti kerimelerle kesinleşiyor. Kötülükten de alıkoyuyorlar (münkerden nehy). "ve yenhevne anil munkeri ve yusâriûne fîl hayrât(hayrâti)" Hayırlarda yarış ediyorlar ve irşad makamının sahipleri oldukları kesinleşiyor.

Kur'ân'daki İslâm’ı yaşayanlar olduğunu da ispat eder. Yetmez Kur'ân'daki İslâm’ı yaşadıktan başka irşad makamına ulaşabilmiş olduklarını da ifade eder bu âyet-i kerime.

Benzer konular