Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in âmenu, îman, niyet ve amel konusundaki hadîslerine göre, Allah'a ulaşma niyetimiz bizi âmenû yapmış ve Kaf-31, 32’ye göre vaad olunmuş olan cennetin söz konusu olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in âmenu, îman, niyet ve amel konusundaki hadîslerine göre, Allah'a ulaşma niyetimiz bizi âmenû yapmış ve Kaf-31, 32’ye göre vaad olunmuş olan cennetin söz konusu olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in âmenu, îman, niyet ve amel konusundaki hadîslerine göre, Allah'a ulaşma niyetimiz bizi âmenû yapmış ve Kaf-31, 32’ye göre vaad olunmuş olan cennetin söz konusu olduğunu söyleyebilir miyiz?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hz. Muhammed Mustafa; bir hadîs-i şerifinde: "Âmenû olmadıkça îmân etmiş olmazsınız. Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz." buyuruyor.  Bir başka hadîslerinde: "Îmân  amelden bir cüz değildir." buyuruyor. Bir başka hadîste de: "Niyet amelden üstündür." buyuruyor. Bu hadislere göre bizim tarafımızdan oluşturulan Allah'a ulaşmayı dilemeyi, yapmış olduğumuz niyetin bize âmenû olmuş olmanın vasfını kazandırmış olmanın bir sonucu olarak, Kaf-31, 32’ye göre vaad olunmuş olan cennetin söz konusu olduğunu söyleyebilir miyiz?

Kaf-31 ve 32:

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttakîne gayra baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.


"Cennet, takva sahiplerine uzak olmayarak yaklaştırıldı."

50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab (ruhu Allah’a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.


"İşte bu, vaad olunduğunuz cennet budur. Bütün evvab olanlar (ruhlarını Allah’a ulaştırıp meaba vasıl etmiş olanlar) ve hafîz olanlar (başlarının üzerinde devrin imamının ruhu yerleşmiş ve onunla muhafaza altına alınmış olan, muhafız taşıyanlar)."

Şimdi Hüseyin’in burada izah ettiği açıklamaya gelelim. Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadîs-i şerifinde: "Âmenû olmadıkça îmân etmiş olmazsınız." diyor. Hiç kimse âmenû olmadan (Allah'a ulaşmayı dilemeden) mü'min olamaz. Mü'min olmanın temel şartı mutlaka âmenû olmak (Allah'a ulaşmayı dilemek). Allah'a ulaşmayı dileyen kişi mu'min olmak şerefine, Allah'a ulaşmayı diledikten sonra girer. Neyle bellidir bu? O kişinin gözlerinin, kulaklarının, kalbinin Allahû Tealâ tarafından açılmasıyla. Bu noktada Allah'a ulaşmayı dilemiştir kişi. Allah'a ulaşmayı dileme davetine icabet etmiştir ve mu'min olmuştur ve 1. Sıratı Mustakîm’in üzerindedir. "Âmenû olmadıkça îmân edemezsiniz (îmân etmiş olmazsınız). Îmân etmedikçe de cennete giremezsiniz." diyor. Yani: "Âmenû olmadıkça (Allah'a ulaşmayı dilemedikçe) cennete giremezsiniz." diyor. Aynen geçerli ifade. Allah'a ulaşmayı dilemeyen insan Allah'a inansa da mü'min olamaz.

Bir başka hadîslerinde: "Îman amelden bir cüz değildir." buyuruyor. Neden? Eğer Allah'a ulaşmayı dilemiyorsanız âmenû değilsiniz. Ne kadar amel ederseniz edin Allah'ın cennetine giremezsiniz. İfade açık ve kesin olarak geliyor. "Hiç kimseyi amelleri kurtaramaz." diyor başka bir hadîs-i şerifinde Peygamber Efendimiz (S.A.V). "Hiç kimse amelleri sebebiyle Allah'ın cennetine giremez." diyor. Burada aynı şey: "Îmân amelden bir cüz değildir." Ömrü boyunca bir insan Îslâm’ın 5 şartını yerine getirsin ama Allah'a ulaşmayı dilemesin. O kişinin Allah'ın cennetine girmesi mümkün değildir.  Bir başka hadîslerinde "Niyet amelden üstündür." buyuruyor. Gerçekten Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişi Allah'ın cennetine mutlaka girer. Ama 80 yıllık ömrünün 65 yılını, Îslâm’ın 5 şartını her gün yerine getiren bir insan, eğer Allah'a ulaşmayı dilememişse (o öyle bir niyetin sahibi değilse) o kişi Allah'ın cennetine giremez. Onun için "Niyet amelden üstündür." buyrulmuş. Bu hadîslere göre  bizim tarafımızdan oluşturulan Allah'a ulaşmayı dilemeye yapmış olduğumuz niyetin (Allah'a ulaşma niyetimizin) bize âmenû olmak vasfını kazandırmış olması söz konusu. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o âmenû olmuştur. Allah'ın cennetine hak etmiştir. Hiç amel yapamadan ertesi gün ölse kişi, gene Allah'ın cennetine mutlak olarak girer. Hem  de günahları örtülmüş olarak. "Böyle bir âmenû olmanın vasfını kazanmış olmanın sonucu olarak." diyor.

"Kaf-31, 32’ye göre vaad olunmuş olan cennetin söz konusu olduğunu söyleyebilir miyiz?"

Hayır. Bu aynı şey değil. Burada âmenû olmanın 2. ve 3. standartı var. Allah'a ulaşmayı dileyen kişi âmenû olmuştur. 3.basamaktan 7. basamağa kadar. Sonra bu kişi 2. defa âmenû olacaktır. 8. basamaktan 14. basamağa ulaşacaktır. Sonra bu kişi 14. basamakta başının üzerine devrin imamının ruhu gelecektir. Ve âyet-i kerimede geçen "hafîz" kelimesine uygun bir kişi olacaktır. Başının üzerinde artık muhafız taşıyor. Nerede oldu bu? 7. basamakta olmadı. 14. basamakta oldu. Ondan sonra evvabtan bahsediyor Allahû Tealâ. Nerede evvab oluruz? 22.basamakta evvab oluruz. 3. Sıratı Mustakîm’in sonunda evvab oluruz. Yani yapmış olduğumuz niyetin bize bu vasfı kazandırmış olması söz konusu değildir. Niyet bir insanı evvab ta yapmaz, hafîz de yapmaz. Evvab olmanın standartı, mutlaka 2. Sıratı Mustakîm’in sonunda mürşide ulaşmak ve devrin imamının ruhunun başının üzerine gelmesini sağlamakla mümkündür. Bu hafîz olmak. 21. basamağa ulaşıp ruhumuzun Allah'a ulaşmasından sonra, ruh Allah'ın zatında yok olursa, meaba ulaşırsa kişi o zaman evvab olur. Bu da 22. basamağı ifade eder. Öyleyse "Amenû olma vasfı bunlardır." diyemeyiz. Bu âmenû olmak  1.si. 2. defa âmenû olmaktır, 14. basamak. 3.sü. Diğeri yani evvab olmak 3. defa âmenû olmaktır.

* Allah'a ulaşmayı dilemek 1. âmenû oluş.
* Hafîz olmak 2. âmenû oluş.
* Evvab olmak 3. âmenû oluştur.

Diğerinin arasında büyük farklılıklar söz konusudur.

Benzer konular