En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın ölü iken dirilttiği kişilerin, Enfâl Suresinin 24. âyet-i kerimesine göre Allah’ın ve Resûl’ünün davetine icabet ederek Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre 7 furkan alarak dirilenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın ölü iken dirilttiği kişilerin, Enfâl Suresinin 24. âyet-i kerimesine göre Allah’ın ve Resûl’ünün davetine icabet ederek Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre 7 furkan alarak dirilenler olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın ölü iken dirilttiği kişilerin, Enfâl Suresinin 24. âyet-i kerimesine göre Allah’ın ve Resûl’ünün davetine icabet ederek Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre 7 furkan alarak dirilenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın ölü iken dirilttiği kişilerin, Enfâl Suresinin 24. âyet-i kerimesine göre Allah’ın ve Resûl’ünün davetine icabet ederek Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre 7 furkan alarak dirilenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

En’âm-122:

6/EN'ÂM-122: E ve men kâne meyten fe ahyeynâhu ve cealnâ lehu nûran yemşî bihî fîn nâsi ke men meseluhu fîz zulumâti leyse bi hâricin minhâ, kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Ölü (Allah’a ulaşmayı dilememiş) iken (ona on iki ihsan vererek) dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir? Böylece kâfirlere, yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi.


“e ve men kâne meyten fe ahyeynâhu.”  

Burada “e” negatif ek olarak geliyor. Allahû Tealâ diyor ki: “O kişi ki; ölü iken onu hayata getirdiğimiz, dirilttiğimiz kişi.
ve cealnâ lehu nûren: Ve ona nur verdiğimiz.
(Nur kıldığımız yani nur verdiğimiz. Başının üzerine devrin imamının ruhunu bir nur olarak ulaştırdığımız kişi.)
yemşî bihî: Onunla aydınlanan, onunla yürüyeceği.
(O başının üzerindeki nurla yürüyeceği bir nur verdiğimiz, nur kıldığımız kişi.)
fîn nâsi: İnsanlar arasında.
ke: Gibi midir?
(e, ke beraberce geldiği zaman gibi midir oluyor.)
men: O kişi (gibi midir?)
meseluhu fîz zulumâti: Karanlıklar içinde olan.
leyse bi hâricin minhâ: Ondan çıkamayacak kimse.
(Ondan çıkacak olmayan kişi gibi midir?)
kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ kânû ya’melûn: İşte böylece, kâfirler için onların amelleri süslendi (kâfirlere yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi).

Bir insan Allah’a ulaşmayı dilemediği sürece bir ölüdür. Allah’a ulaşmayı dilerse bu kişi hayata gelir. Şeytanın kulu olmaktan kurtulur, Allah’ın kulu olur. Bu kişi mürşidine ulaştığı zaman başının üzerine devrin imamının ruhu gelir. İşte bu noktada kişi başının üzerinde insanlar arasında o nurla yürüyeceği bir kişi hüviyetine gelir. Bu noktada bu kişi ölü iken dirilmiştir. Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes Allah’ın nazarında ölüdür. Dirilmenin de üst standardı, mürşide ulaşmak anında teşekkül eder. Buradaki olay kişinin mürşide ulaşması, ondan sonra başının üzerine devrin imamının ruhunun, devrin imamının ruhunun başının üzerindeki nurla gelmesi. Böylece kişi, artık önünü görebilen bir ışığa kavuşmuş olur. Ama Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes karanlıkta kalan kâfirlerdir. Allahû Tealâ: “Onların amelleri onlara süslü gösterilir.” diyor.

Enfâl-24:

8/ENFÂL-24: Yâ eyyuhâllezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn (tuhşerûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), Allah ve Resûl’ü sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman (davete) icabet edin! Ve Allah’ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve muhakkak sizin O’na haşrolunacağınızı bilin! (Hepinizin ruhu Allah’ta toplanacak ve Allah, ruhlarınıza meab olacak.)


yâ eyyuhellezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli: Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), Allah’ın ve Resûl’ün davetine (Allah’a davetine) icabet edin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin).  
izâ deâkum: Sizi davet ettikleri zaman.  
limâ yuhyîkûm: Size hayat verecek şeylere davet ettikleri zaman.
 
En’âm-122 ile Enfâl-24 birbiri ile tam bir ilişki içerisinde. Bir kişi Allah’a ulaşmayı dilemediği zaman ölüdür, karanlıklar içindedir. Mürşidine ulaştığı zaman önünü aydınlatacak olan bir nura kavuşmuştur.

Enfâl-24’te ise: “Size hayat verecek olan şeylere davet ettiği zaman, Allah’a ve Resûl’üne itaat edin.” diyor. Bir kişi Allah’a ulaşmayı dilemeyince ölüdür. Allah’a ulaşmayı dileyince hayata gelir. Mürşidine ulaştığı zamansa başının üzerine nur kazanır.

va'lemû: Ve bilin ki.
ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî: Allah kalbinizle sizin aranıza girer (hulül eder).
ve ennehû ileyhi tuhşerûn: Ve sizin O’na haşredileceğinizi bilin.

Burada Allahû Tealâ’nın ve Resûl’ünün hayat verecek şeylere davet etmesi; Allah’a ulaşmayı dilemeye ve mürşide tâbî olarak önünü görecek olan bir nura sahip olarak yaşamayı ifade ediyor. Herkes Allah’a ulaşmayı dilemediği sürece ölüdür. Onlar, Allah’a göre ölüdürler, kördürler, sağırdırlar, dilsizdirler. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o, Allah tarafından hayata getirilir, diriltilir. Ondan sonra da mürşidine ulaşır. O zaman bir de nur alır.

En’âm-122 ile Enfâl-24’ü birleştirdiğiniz zaman çok açık bir şekilde bir ölünün dirildiğini, karanlıklar içinde olan birinin nura kavuştuğunu, ikisini de görürsünüz. Ve bu, ölünün hayat verecek olan şeye davetidir. Allah’a ulaşmayı dileme davetidir. Allah, bu noktadan sonra kişinin göğsünü yarar, kişi ile kalbi arasına girer ve kalbi dizayn eder. Daha sonra kalbin içine îmân kelimesini yazacaktır.

Enfâl-29:

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


yâ eyyuhellezîne âmenû: Ey âmenû olanlar!
in tettekullâhe: Eğer Allah'a karşı takva sahibi olursanız.

Buradaki âmenû olanların henüz takva sahibi olmayan inananlar olduğunu anlıyoruz.

“Eğer takva sahibi olursanız (Allah’a ulaşmayı dilerseniz).”
yec’al lekum furkânen: Sizi furkan sahibi kılar (sizde furkanlar kılar).
ve yukeffir ankum seyyiâtikum: Ve sizden seyyiatinizi örter (bütün günahlarınızı örter).
ve yagfir lekum: Bir de onları daha sonra mağfiret eder, sevaba çevirir.
vallâhu zul fadlil azîm: Allah, büyük fazlın, en büyük fazlın sahibidir.

Allahû Tealâ bu insanların takva sahipleri oldukları zaman 7 tane furkan aldıklarını  ifade ediyor ve günahları örttüğünü söylüyor. Bu da kişinin ölü iken dirilmesi anlamını taşıyor.

Şimdi suale dönelim: En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın ölü iken dirilttiği kişilerin, Enfâl Suresinin 24. âyet-i kerimesine göre Allah’ın ve Resûl’ünün davetine icabet edenler olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet.

Bu davete icabet ederek Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre de 7 furkan alarak dirilenler olduğunu söyleyebilir miyiz? Evet, ölü iken dirilenler, Enfâl-24 ile 29 arasında dizayn ediliyor. “Allah ve Resûl’ü sizi hayat verecek şeylere davet ettiği zaman.” diyor. Bu, ölü iken dirilmek anlamına geliyor.

En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesinde de: “cealnâ lehu nûren yemşî bihî fîn nâsi.” diyor, “Size insanlar arasında yürüyeceğiniz nur kılar.”


Bu En’âm Suresinin 122. âyet-i kerimesi, Allah’a ulaşmayı diledikten sonra konumuzun mürşide ulaşmak safhasını da ifade ediyor. Kişinin başının üzerine devrin imamının ruhu, onun üzerinde salâh nuru olduğu için nur olarak geliyor. Böylece kişi, hem dirilen hem de nurla yürüyen birisi oluyor. 7 furkan alarak dirilenler, Allah’a ulaşmayı dileyip de Allah’tan 7 tane furkan alıp dirilenler. Ama kişiye hayat verecek şey de bu olmasına rağmen Allah’a ulaşmayı dileyen kişi, ölü iken hayata gelmiş olan kişidir. Furkanlar alan kişi hayata gelmiş kişidir. Ama önünü görecek olan nura sahip olduğu yer, mürşidine ulaşıp başının üzerine devrin imamının ruhunun geldiği 14. basamak.  

Benzer konular