Nahl-98 ve 99’un muhtevasına göre İbrâhîm-22’de belirtilen şeytana tâbî olanların Allah’a tevekkül edenler olmadıklarını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Nahl-98 ve 99’un muhtevasına göre İbrâhîm-22’de belirtilen şeytana tâbî olanların Allah’a tevekkül edenler olmadıklarını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nahl-98 ve 99’un muhtevasına göre İbrâhîm-22’de belirtilen şeytana tâbî olanların Allah’a tevekkül edenler olmadıklarını söyleyebilir miyiz?

Nahl-98:

16/NAHL-98: Fe izâ kara’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).
Öyleyse Kur’ân-ı Kerim’i okuduğun zaman recmedilmiş (taşlanmış) şeytandan hemen Allah’a sığın.


"Öyleyse Kur'ân-ı Kerim'i okuduğun zaman recm edilmiş şeytandan hemen Allah’a sığın." Yani "eûzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim" diyerek başla diyor. Öyleyse Kur'ân-ı Kerim' okumaya mutlaka "eûzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim" diye başlamak lâzım.

Nahl-99:

16/NAHL-99: İnnehu leyse lehu sultânun alâllezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rab’lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı (yaptırım gücü) yoktur.


"Muhakkak ki onun âmenû olanlar ve Rablerine tevvekül edenlerin bir sultanlığı yani yaptırım gücü yoktur." Nahl Suresinin 98-99. âyetleri. Şeytanın âmenû olanların üzerinde bir yaptırım gücü yoktur. Âmenû olanlar Allah’a ulaşmayı dilemiş olan mü’minler.

İbrâhîm-22:

14/İBRÂHÎM-22: Ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel emru innallâhe vaadekum va’del hakkı ve vaadtukum fe ahleftukum, ve mâ kâne liye aleykum min sultânin illâ en deavtukum festecebtum lî, fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum, mâ ene bi musrihikum ve mâ entum bi musrihiyy(musrihiyye), innî kefertu bi mâ eşraktumûni min kabl(kablu), innez zâlimîne lehum azâbun elîm(elîmun).
Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini” vaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de, benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.”


Şeytan emir yerine getirildiği zaman yani kıyâmet günü kıyâmette şöyle dedi: "Muhakkak ki Allah size hak olan vaadini vaadetti. Ve Bende size vaadettim. Fakat ben vaadimden döndüm ve ben sizin üzerinize güce, bir yaptırım gücüne sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayan kendinizi kınayın. Ve ben sizin yardımcınız değilim, sizde benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki zalimlere acı azap vardır.”

İşte Nahl-98, 99 ve İbrâhîm-22. Nahl-98 ve 99 da Allahû Tealâ, "Şeytanın âmenû olanlar üzerinde bir sultanlığı yoktur." diyor. "Kur'ân-ı Kerim okuduğun zaman taşlanmış olan şeytandan hemen Allah’a sığın." diyor ve arkasından diyor ki, "Şeytanın insanlar üzerinde, âmenû olanlar üzerinde ve Rablerini tevekkül edenlerin üzerinde bir sultanlığı yaptırım gücü yoktur."

İbrâhîm-22’de belirtilen şeytana tabiî olanlar elbette Allah’a tevekkül edenler değildir. Allah’a tevekkül edenler Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir. Allah'ın kendilerine vekil tayin etmişlerdir, Allah’a ulaşmayı dileyerek.

Benzer konular