Nisâ-31 ile Zumer-17 arasında bir ilişki var mı? Nisâ-48’de şirkin büyük günahlardan olduğu açıklanıyor. Büyük günahlardan sakınmak sadece Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür, diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Nisâ-31 ile Zumer-17 arasında bir ilişki var mı? Nisâ-48’de şirkin büyük günahlardan olduğu açıklanıyor. Büyük günahlardan sakınmak sadece Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür, diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nisâ-31 ile Zumer-17 arasında bir ilişki var mı? Nisâ-48’de şirkin büyük günahlardan olduğu açıklanıyor. Büyük günahlardan sakınmak sadece Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür, diyebilir miyiz?

Şimdi âyetlere bakalım suale tekrar dönelim. Nisâ-31:

4/NİSÂ-31: İn tectenibû kebâira mâ tunhevne anhu nukeffir ankum seyyiâtikum ve nudhılkum mudhalen kerîmâ(kerîmen).
Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin günahlarınızı örteriz ve sizi (şerefli bir makama) ikram olunacağınız bir yere koyarız.


“Eğer yasaklanan (nehyedilen) büyük günahlardan (şeylerden demiş Allahû Tealâ burada ama günahlardan mânâsı var) içtinap ederseniz (kaçınırsanız, sakınırsanız, "tectenibû" kullanmış Allahû Tealâ), sizin Allah seyyiatinizi örter ve sizi ikram olunacağınız bir yere ithal etmek suretiyle, ithal eder (sokar).”

Allahû Tealâ burada ne demek istiyor? Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes şeytanın kuludur. Münkerle ve  fuhuşla emrolunur. O zaman içinde bulunduğu alan şeytanın alanıdır. Allahû Tealâ, Allah’a ulaşmayı dileyen kişiyi oradan çıkarır ve Allah’ın yoluna alır. Kişi, hatta tasarrufu mutlak koruması altına alır. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, dilediği anda Allahû Tealâ o kişilerin şeytanla olan ilişkisini bıçak gibi bir anda keser. O kişi ile şeytan ve  onun avanesi arasına bir zırh koyar, şeytan ve onun dostları insan ve cin şeytanlar (tagut), o kişiye hiçbir şekilde telkinde bulunamazlar, ta ki; Allahû Tealâ o kişiyi Kendisine ulaştırsın. O zaman işte bu şeytanın alanından çıkıp Allah’ın alanına girmek, şeytanın alanıyla arada ilişkinin bütünüyle kesilmesi, yok edilmesi, bulunulan alandan çıkıp başka bir alana, başka bir hacme, başka bir hüviyete, başka bir dizayna o kişinin ulaştırılmasıdır. Bu noktadan evvel o kişinin muhtevasına baktığımız zaman o kişi devamlı şeytandan telkin alıyordu. Üstelikte bunları kendi düşüncesi zannediyordu ve böyle bir atmosferin içindeydi. Ondan çıkarılacak yeni bir atmosferin içine alınacak, yeni bir kürenin içinde yer alacak. Burası diğeri gibi değil. Burada o kişi ikramlara muhatap olacaktır. Allah onun gözlerini, kulaklarını, kalbini açacak ve ona o kadar çok ikramda bulunacak ki, kişiyi sonunda Kendisine ulaştıracak. Her biri ayrı bir ikram. O ikramların alındığı bir dizayna ulaştırılacak kişi. Öyle bir ortama getirilecek. Diğer ortamdan alınacak böyle bir ortama getirilecektir. İkram olunacağınız bir yere Allahû Tealâ’nın sizi  ithal etmesi (dahil etmesi). Zumer-17:
      
39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


“Onlar (sahâbe) taguta (insan ve  cin şeytanlara) kul olmaktan kaçındılar, kendilerini kurtardılar. Neden? Onlar, Allah’a ulaşmayı dilediler. “Onlara müjdeler vardır. Kullarımı müjdele.” diyor Allahû Tealâ.  Ne yapıldı? Şeytanın ortamından ayrıldılar, Allah aralarına bir zırh koydu ve Allah’ın ortamına ulaştılar.

* Şeytanın vasatının bittiği yer.
* Allah’ın vasatının içine giriş.
* Yeni bir iklimde yaşamak.
* Yeni bir dünyada yaşamak.
* Yeni bir atmosferde yaşamak.
* Tagutun kulu olmaktan kurtulup Allah’ın kulu olmak.

Eski vasattan (ortamdan), ayrılarak yeni bir vasata, şeytanın vasatından ayrılarak, Allah’ın vasatına, şeytanın ortamından ayrılarak, Allah’ın ortamına, şeytanın hükümranlığından ayrılarak Allah’ın hükümranlığına geçiştir. Sadece bir tek sebeple: Allah’a ulaşmayı dileyerek. Nisâ-48:   
    
4/NİSÂ-48: İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâ(azîmen).
Muhakkak ki Allah, O'na şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki şeyleri dilediği kimse için bağışlar. Ve kim Allah'a şirk koşarsa, o taktirde büyük bir günah işleyerek iftira etmiştir.


"innallâhe lâ yagfiru en yuşreke bihî: Muhakkak ki Allah, Allah’a şirk koşmayı affetmez.
ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu: Bunun dışındaki şeyleri dilediği kimse için bağışlar (mağfiret eder).
ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâ (azîmen): Kim Allah’a şirk koşarsa, o iftira ederek büyük bir günah işlemiştir.” diyor Allahû Tealâ.
           
Görüyoruz ki Allah’a şirk koşmak; buradaki şirk, puta tapmak değildir. Buradaki şirk Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in toplumu için korktuğu şirktir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) diyor ki: “Benim ümmetim hiçbir zaman açık şirke düşmez, putlara tapması mümkün değildir. O olay bitmiştir. Ama gizli şirkten korkuyorum.” İşte gizli şirk, insanların Allah’a ulaşmayı dilememesi halidir. Allah’a ulaşmayı dilemeyenler, öyle bir vasatta yaşarlar ki orada şeytan onlara hakimdir. İç seslerini taklit ederek onlara dilediğini rahatlıkla yaptırabilir. Burası şeytanın vasatıdır (ortamıdır). Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah o kişileri mutlaka şeytanın ortamından alır, Allah’ın ortamına ulaştırır. Bu olay, oradan alıp yeni bir vasata ithaldir. Sadece Allah’a ulaşmayı dileyenler tagutun kulu olmaktan kurtulurlar ve Allah’ın kulu olurlar.

Şimdi suale geçiyoruz: “Nisâ-31 ile Zumer-17 arasında bir ilişki var mı?”

Kesinlikle var. “Eğer büyük şeylerden (büyük günahlardan) kaçınırsanız, sizin günahlarınızı örteriz ve sizi ikram olunacağınız bir yere sokarız.” İkramlar nedir? Gözlerin, kulakların, kalbin açılması, kalbin içine îmân yazılması ve devrin imamının ruhunun kişinin başının üzerine gelmesidir. 12 tane önce ihsan, sonra 7 tane ni’met.

Zumer-17’ye bakıyoruz; Sahâbe taguta kul iken, taguta kul olmaktan kurtulmuşlar; Allah’a kul olmuşlar. Neden? Allah’a ulaşmayı dileyerek. Aslında en büyük günah Allah’a şirk koşmaktır; yani Allah’a ulaşmayı dilememektir. Ve  Nisa-48’de de “Allah’a şirk koşulmasını bağışlamaz.” diyor Allah. Allah’a şirk koşmaksa Rûm Suresinin 31 ve  32. âyetlerine göre, Allah’a ulaşmayı dilememektir.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


Görülüyor ki bir insanın büyük günahlardan sakınabilmesi, sadece Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür. Sadece onlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) sakınabilir. Çünkü Allah’ın koruyucu sistemi devreye girer. Şeytan ve  tagut (insan ve  cin şeytanlar) o kişiye hiçbir şekilde tesir edemezler. Çünkü Allahû Tealâ irtibatı keser. Aralarında artık irtibat rabıtası yoktur.

Benzer konular