Said-i Nursi'ye bağlı kardeşlerimizle nasıl bir gönül birliği kurarak, İslâm’a daha da faydalı bir hale gelebiliriz? Bu istikamette Âli İmrân 103'ü bizlere açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Said-i Nursi'ye bağlı kardeşlerimizle nasıl bir gönül birliği kurarak, İslâm’a daha da faydalı bir hale gelebiliriz? Bu istikamette Âli İmrân 103'ü bizlere açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Said-i Nursi'ye bağlı kardeşlerimizle nasıl bir gönül birliği kurarak, İslâm’a daha da faydalı bir hale gelebiliriz? Bu istikamette Âli İmrân 103'ü bizlere açıklar mısınız?

Said-i Nursi Hazretleri îmânı tarif ederken diyor ki; “Îmân insanı salih-i zülcelaline nispet eder. Îmân intisaptır. “Salih-i zülcelaline: İkinci velâyet sahibine nispet eder." Îmân intisaptır. Îmânın intisapla oluştuğunu söylüyor. Bugün o mübarek insana tâbî olduğunu söyleyen kardeşlerimize bunları anlattığımız zaman bizimle sadece mücâdele etme yolunu seçiyorlar. Hele hele Zat'ı Ali'nizin kimliği devreye girdiği zaman daha da kızışıyorlar. Oysa ki, biz bu kardeşlerimizi seviyoruz. Hepsi güzel insanlar. Biz bu kardeşlerimizle nasıl bir gönül birliği kurarak, İslâm’a daha da faydalı bir hale gelebiliriz? Bu istikamette Âli İmrân Suresinin 103. âyet-i kerimesini bizlere açıklar mısınız?

Âli İmrân Suresinin 103. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor:

3/ÂLİ İMRÂN-103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.


va’tasımû bihablillâhi cemîân: Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Bunun mânâsı: Allah’a ulaşmayı dileyin.
ve lâ teferrekû: Ve fırkalara ayrılmayın.

Sadece Allah’a ulaşmayı dileyenler fırkalara ayrılmayanlardır; demin de söyledik. Allahû Tealâ Rum Suresinin 31 ve 32. âyet-i kerimelerinde fırkalara ayrılmayanların Allah’a ulaşmayı dileyen takva sahipleri olduğunu söylüyor. Diğerlerin fırkalara ayrıldığını, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin fırkalara ayrıldığını ve onların şirkte olduğunu söylüyor:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


Burada da Allahû Tealâ: “va’tasımû bihablillâhi cemîân: Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.” yani Allah’a ulaşmayı dilemek, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak. “ve lâ teferrekû: Ve fırkalara ayrılmayın.” fırkalara ayrılmama.

vezkurû ni’metallâhi aleykum: Allah’ın üzerinizdeki nimetini zikredin hatırlayın ki.
iz kuntum a’dâen: Siz düşmanlardınız birbirinize.
fe ellefe beyne kulûbikum: O kalplerinizin içini, kalplerinizin arasını telif etti, birleştirdi
fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ (ihvânen): Ve O’nun ni’metiyle kardeşler oldunuz.

ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri: Siz bir ateş çukurunun kenarındaydınız.
fe enkazekum minhâ: Sizi oradan kurtardı, kazazede kıldı. Oradan sizi kurtardı.
kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn (tehtedûne): Allahû Tealâ size âyetlerini, sizin için beyan ediyor ki; böylece hidayete eresiniz.

Sevgili kardeşlerim, bu Said-i Nursi Hazretlerinin bugünkü müntesipleri, Said-i Nursi Hazretlerinin kitaplarında yazılı olan müesseseye artık dikkat etmez olmuşlar. Said-i Nursi Hazretlerine yüz kırk küsur kitap yazdırılmış Allahû Tealâ tarafından ve kendisinin hangi mürşitlere tâbî olduğunu yazıyor kitaplarında; ama bir kısım (şu anda dörde ayrılmışlar diye zannediyorum, kesin bir bilgi değil) ama bir gün bu kardeşlerimizle birlikte olacağımız inancındayız. Hamdolsun ki, bir tane Kur'ân-ı Kerim var. Orada mutlaka bir araya geleceğiz diye düşünüyorum.

Benzer konular