Şûrâ Suresinin 8. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın dilediğini Rahmetinin içine koyması ve tek bir ümmet olmayla hanif dîninin üçüncü temel esası arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Şûrâ Suresinin 8. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın dilediğini Rahmetinin içine koyması ve tek bir ümmet olmayla hanif dîninin üçüncü temel esası arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Şûrâ Suresinin 8. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ’nın dilediğini Rahmetinin içine koyması ve tek bir ümmet olmayla hanif dîninin üçüncü temel esası arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?

Şûrâ 8:

42/ŞÛRÂ-8: Ve lev şâallâhu le cealehum ummeten vâhıdeten ve lâkin yudhilu men yeşâu fî rahmetihî, vez zâlimûne mâ lehum min velîyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Eğer Allah dileseydi, onları mutlaka tek bir ümmet kılardı. Ve lâkin dilediği kimseyi rahmetinin içine koyar ve zalimler için bir velî (dost) ve yardımcı yoktur.


ve lev şâallâhu le cealehum ummeten vâhıdeten: Eğer Allah dileseydi onları mutlaka tek bir ümmet yapardı.
ve lâkin yudhilu men yeşâu fî rahmetih (rahmetihî):  Ama O, dilediğini Rahmetinin içine koyar.
vez zâlimûne mâ lehum min velîyyin ve lâ nasîr (nasîrin):  Ve zalimlere gelince, onlar için ne bir velî vardır, ne de bir yardımcı.

Öyleyse Allah dileseydi bütün insanları tek bir ümmet yapardı yani fırkalara ayrılmazdı insanlar. Bir tek fırkayı oluştururdu. Onlar da Allah’a ulaşmayı dileyenlerin fırkası olurdu. Yani Allahû Tealâ’nın: “Allah’a yönel ve takva sahibi ol.” dediği gibi Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesinde:

“O’na, Allah’a yönel ve takva sahibi ol ve müşriklerden olma.”

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


Rûm 32:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


“O müşriklerden olma ki, onlar fırkalara ayrılmışlardır. Her biri kendi elindekiyle ferahlanırlar.”

Yani takva sahibi olanlar, fırkalara ayrılmayanlar, tek bir fırkaya tâbî olanlar sadece Allah’a yönelenler. Burada da aynı şey var. Allahû Tealâ: “Tek bir ümmet kılardı.” diyor. Kimleri? Rahmetinin içine koyduklarını. Bu Allah’ın rahmetinin içine koyduklarına bakıyoruz: Sıratı Mustakîm’e ulaşacak olanlar. Nisâ 175:

4/NİSÂ-175: Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).


“Kim Allah’a ulaşmayı ve Allah’a sarılmayı dilerse Allah onları, rahmetinin ve fazlının içine koyar ve onları Kendisine varan Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.”  Yani Allah’ın Zat’ına ulaşmak için yola çıkarır.

Burada kardeşimizin sorduğu sual: “Bu âyet-i kerimeyle yani tek bir ümmet olmakla, hanif dîninin üçüncü temel esası arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?” diyor.

Elbette edebiliriz. Hanif dîninin:

1. temeli tek Allah’a inanmaktır.
2. temeli Allahû Tealâ’nın yolunda tek bir fırka olmak.
3. temeli de teslim.

Allah’ın tekliği: Vahdet.
Tek bir fırka oluşturmak: Tevhid.
Üçüncü temel esası da: Teslim.

Burada teslime değil, “Tek bir ümmet” dediğine göre Allahû Tealâ, tevhitle alâkalı bir konudan bahsediliyor. Yani bunu da üçüncü temel esas, yanlışlıkla konmuş, ikinci temel esasla kesin ve yakın bir ilişkisi söz konusu.

Benzer konular