Şu ana kadar vefat eden akraba ve yakınlarımız; namazlarını kılar, oruçlarını tutarlardı. Herhangi bir namaz ve oruç borçları yoktu ama Allah'a tâbî olmayı bilmiyorlardı. Onlara bunu öğreten olmamıştı. Bu durumda onların akibeti ne olacaktır? Bizleri aydınlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Şu ana kadar vefat eden akraba ve yakınlarımız; namazlarını kılar, oruçlarını tutarlardı. Herhangi bir namaz ve oruç borçları yoktu ama Allah'a tâbî olmayı bilmiyorlardı. Onlara bunu öğreten olmamıştı. Bu durumda onların akibeti ne olacaktır? Bizleri aydınlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Şu ana kadar vefat eden akraba ve yakınlarımız; namazlarını kılar, oruçlarını tutarlardı. Herhangi bir namaz ve oruç borçları yoktu ama Allah'a tâbî olmayı bilmiyorlardı. Onlara bunu öğreten olmamıştı. Bu durumda onların akibeti ne olacaktır? Bizleri aydınlatır mısınız?

Olmaması söz konusu değil. Mutlaka o devirde de birtakım insanlar bunlardan bahsetmiyor, hatta bunlara karşı halkı uyarıyordu. Ama birtakımı da “Allah'a ulaşmayı dilemezseniz gideceğiz yer cehennemdir.” diye bir açıklamayı her devirde mutlaka yapmışlardır. “Onlara bunu öğreten olmamıştır.” ifadesi yanlış. Onlara mutlaka öğretilmeye çalışılmıştı, açıklanmıştı. Ama onlar bunu yerine getirmemişlerdi. Çünkü yerine getirenlere hep, “Siz üzerinize bir çok ağır yükü aldınız. Bu sizi zor duruma sokar. Siz lüzumundan fazla aşırı dîncisiniz.” demişlerdir hep böyle olan insanlara (Allah'a ulaşmayı dileyenlere).

O devirde de mutlaka onlar vardı. Bütün devirlerde Osmanlı için tekkeler, dervişler her zaman mevcuttur. Ama onlar hep aşırı dînciler olarak kabul edilmiştir.

Onların akibeti ne olacaktır?

Çok iyi olmayacaktır ne yazık ki. O zaman da gene dîn adamlarının büyük bir kısmı bu insanlara: “Siz namazınızı kılın, orucunuzu tutun gerisine karışmayın. Orta yoldan gidin. Onlar aşırı dîncilerdir. Onların gidecekleri yer cehennemdir.” derler.

Böyle kendinizi onlar gibi düşünmeyin. Onlar sadece insanların gözünü boyayanlardır. Bize küçüklüğümüzde tekkelerdeki dervişlerin; fuzuli yere yaşayan, çalışmayan, tembel, insanların sırtına yük olan, faydasız, hiç kimseye faydası olmayan, hatta zararları olan boş insanlar, zararlı insanlar olduğu telkin edilmiştir hep.
Onlar da bu safsatalara inananlardır ne yazık ki. Ne yazık ki her devirde aynı olaylar cereyan etmiştir.

Benzer konular