Bakara Suresinin 8. âyet-i kerimesine göre "inandık" dedikleri halde Allahû Tealâ’nın mü’min olarak kabul etmediği insanların, Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah’a ulaşmayı dilemeyenler olduğunu, Hucurat Suresinin 14. âyet-i kerimesine görede kalplerine îmân yazılmayacak olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Bakara Suresinin 8. âyet-i kerimesine göre "inandık" dedikleri halde Allahû Tealâ’nın mü’min olarak kabul etmediği insanların, Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah’a ulaşmayı dilemeyenler olduğunu, Hucurat Suresinin 14. âyet-i kerimesine görede kalplerine îmân yazılmayacak olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara Suresinin 8. âyet-i kerimesine göre "inandık" dedikleri halde Allahû Tealâ’nın mü’min olarak kabul etmediği insanların, Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah’a ulaşmayı dilemeyenler olduğunu, Hucurat Suresinin 14. âyet-i kerimesine görede kalplerine îmân yazılmayacak olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bakalım söyleyebilir miyiz. Bakara 8:

2/BAKARA-8: Ve minen nâsi men yekûlu âmennâ billâhi ve bil yevmil âhıri ve mâ hum bi mu’minîn(mu’minîne).
Ve insanlardan bir kısmı derler ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe (hayatta iken ruhun Allah’a ulaşacağı güne) îmân ettik.” Ve onlar mü’min değillerdir.


"ve minen nâsi men yekûlu âmennâ billâhi: Ve insanlar arasında Allah’a âmenû olduk diyenler var." diyor Allahû Tealâ.
ve bil yevmil âhıri: Ve ahiret gününe inandık diyenler var.
"ve mâ hum bi mu’minîn (mu’minîne): Ama onlar mü’min değillerdir." diyor Allahû Tealâ. Onlar mü’min değillerdir.

Yunûs 7'ye bakıyoruz:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.


"Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı dilemezler. Onlar dünya hayatından razıdırlar ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır."

"Biz de Allah’a inandık." diyorlar ama Allahû Tealâ "Onlar mü’min değillerdir." diyor. Yani Allah’a inanan kişi mü’min değildir. Başka bir şeyler daha olması lâzım. O şart Allah’a ulaşmayı dileme şartıdır. Yunus Suresinin 7. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ bunu söylüyor; “Onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır” diye bitiyor. 8'de ise:

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


"ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn (yeksibûne)" diyor.

"İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir)." diyor Allahû Tealâ.

Hucûrat 14:

49/HUCURÂT-14: Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah’a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: "Teslim olduk." deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah’a ve O’nun Resûl'üne itaat ederseniz (Allah’a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir.”


Araplar dediler ki: “Biz mü’min olduk.” (Habibim) de ki: “Mü’min olduk, demeyin. Lâkin; İslâm (dairesine) girdik, deyin. Çünkü (Allah’a ulaşmayı dilemediğiniz için) kalplerinizin içine îmân girmedi. Ve eğer Allah’a ve resûlüne itaat ederseniz, amellerinizden bir şey eksilmez. Allah Gafur’dur, Rahîm’dir.”

kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ: Araplar dediler ki: “Biz mü’min olduk. De ki: Mü’min olduk, demeyin.  Biz teslim olduk deyin yani teslim şart standartların içine girdik. İslâm dairesinin içine girdik.

Araplar dediler ki: “Biz mü’min olduk.” “Mü’min demeyin "eslemnâ" deyin. Biz teslim olduk yani İslâm dairesinin içine girdik.

ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum: Çünkü kalplerinizin içine îmân girmedi.
ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â (şey’en):  Eğer Allah ve Resûlüne itaat ederseniz amellerinizden bir şey eksilmez.
innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun): Muhakkak ki Allah Gafur’dur ve Rahîm’dir. Rahîm esmasıyla tecelli edendir. Gafurdur (günahları sevaba çevirendir, mağfiret edendir). "Allah’a ve Resû'lüne itaat ederseniz amellerinizden bir şey eksilmez." diyor Allahû Tealâ. Şimdi suale dönüyoruz;

Bakara Suresinin 8. âyet-i kerimesine inandık dedikleri halde Allahû Tealâ’nın mü’min olarak kabul etmediği insanların, Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i kerimelerine göre Allah’a ulaşmayı dilemeyenler olduğunu, Hucurat Suresinin 14. âyet-i kerimesine göre kalplerine îmân yazılmayacak olanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Mü’min olmayanın kalbine îmân kelimesi yazılmaz. Îmân kelimesinin yazılabilemesi için o kişinin mü’min olmak şerefine ermiş olması lâzım.

Hucurat Suresinin 14. âyet-i kerimesi insanların kalbine îmân yazılmasıyla alâkalı bir âyet-i kerime değil. Îmânın girmesiyle alâkalı bir kelime. Yani kalpteki mührün açılması ve bu mühür açıldığı için kalbin içine îmânın girmesi söz konusu. Kişi Allah’a ulaşmayı dilemiyorsa o zaman kalbinin hiçbir zaman îmân girmeyecektir. Ancak îmân girince kalpteki küfür dışarı çıkar. Bütün insanlar başlangıçta küfürdedirler. Ancak kalplerine îmân yazıldığı zaman en üst hedefe ulaşabilirler. Normal standartlarda Allah’a ulaşmayı diledikleri zaman mü’min olmak şerefine nail olurlar. Kalplerine Allahû Tealâ’nın henüz îmân kelimesini yazması söz konusu değildir Allah’a ulaşmayı diledikleri zaman. Ama bu kişiler Allah’a ulaşmayı diledikleri zaman mü’min olurlar.

Onlar Allah’a ulaşmayı dilemişlerdir (1). İnanç şartlerından bahsediyorum, yanlış oldu.

* Allah’a inanıyorlar (1)
* Allah’a insan ruhunun ulaşmasına inanıyorlar.
* Onlar bunun üzerlerine farz olduğuna inanıyorlar.

İşte bu 3 tane inanç şartına sahip olan kişi âmenû olur ve mürşidine ulaştığı zaman kalbinin içine îmân yazılır. Ama bu kişi âmenû olduğu anda kalbindeki küfür kalpten çıkmıştır. Kalbe îmân girmiştir. Kalbe îmân yazılmamıştır küfür çıktığı için îmân girmiştir. Kişi Allah’a ulaşmayı dilemiştir. Allah’a inanan, Allah’a insan ruhunu ölmeden evvel ulaşmasına inanan ve Allah’a ulaşmanın üzerine farz olduğuna inanan kişi Allah’a ulaşmayı dilediği noktada mürşidine ulaşır. Ama bu henüz Allah’a ulaşmayı dilememiştir. Bir eksiklik vardır. Allah’a ulaşmayı dilediği zaman işlemler tamamlanır. Kişinin kalbinin muhtevasına baktığımız zaman bu kalbin içine îmân girdiğine görüyoruz. Îmân girdiği zaman küfür orda kalamaz. Îmân girer küfür çıkar. Küfür girer îmân çıkar. Bu âyet-i kerime Hucurat 14, kalbe îmân yazılmasıyla ilişkisi söz konusu değildir. Bu Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin durumunu anlatıyor. Allah’a ulaşmayı dileselerdi mü’min olacaklardı. Dilememişler, mü’min olmamışlar. Tabi kalplerine de îmân asla girmiş değil.

Sevgili öğrenciler, izleyenler, dinleyenler, sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, burada ki suale baktığımız zaman Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri Allahû Tealâ’nın mü’min kabul etmediği. Allah’a ulaşmayı dilemeyenler Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetlerine göre, ahiret gününe îmân etselerdi bunun manası, Allah’a mülâki olmaya inanacaklardı.O zaman onlar Allah’a ulaşmayı diledikleri an mü’min olacaklardı.

Benzer konular