Yâsîn 60, 61 ve 62. âyet-i kerimeleri ile Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Yâsîn 60, 61 ve 62. âyet-i kerimeleri ile Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yâsîn 60, 61 ve 62. âyet-i kerimeleri ile Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesi:
 
36/YÂSÎN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YÂSÎN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.

36/YÂSÎN-62: Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran, e fe lem tekûnû ta’kılûn(ta’kılûne).
Ve andolsun ki sizden birçoklarını dalâlette bıraktı. Hâlâ akıl etmez misiniz?


16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).


ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte): Biz, bütün ümmetlerde resûl beas ederiz. Allah'a kul olsunlar ve şeytandan (taguttan) içtinap etsinler (taguttan kurtulsunlar) diye.
fe minhum men hedallâhu: Onlardan bir kısmı hidayete erdiler.
ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu): Bir kısmının ise üzerine dalâlet hak oldu. (Hidayete erenler; Allah’a ulaşmayı dileyenler. Diğerleri; Allah’a ulaşmayı dilemeyenler, üzerlerine dalâlet hak olanlar.)
fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne): Öyleyse yeryüzünde (arzda) gezin de tekzip edenlerin (yalanlayanların) akıbetinin (sonunun) ne olduğunu görün.

Bu âyetlerle (Yâsîn Suresinin 60., 61. ve 62. âyet-i kerimeleri ile Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesi arasında kesin ilişki söz konusu. Yâsîn Suresinin 60. ve 61. âyet-i kerimelerinde Allah'a kul olanlardan bahsediyor Allahû Tealâ. Her kul olanın, her kul olma derecesinde Sıratı Mustakîm üzerinde olduğunu ifade ediyor. Yâsîn Suresinin 62. âyet-i kerimesinde ise dalâlette kalanlar (bu yolların hiçbirisine ulaşmayanlar) Allah’a ulaşmayı dilemeyenler var. Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesinde de hem hidayete erenler hem de üzerlerine dalâlet hak olanlar (akletmeyenler, dalâlette olanlar) var.

Benzer konular