Tegâbun 11’de; rahmetin ve fazlın koruması başlıyor diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Tegâbun 11’de; rahmetin ve fazlın koruması başlıyor diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Tegâbun 11’de; rahmetin ve fazlın koruması başlıyor diyebilir miyiz?

Tegâbun Suresinin 11. âyet-i kerimesinde bakalım ne diyor?

64/TEGÂBUN-11: Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâhi, ve men yu'min billâhi yehdi kalbehu, vallâhu bikulli şey'in alîm(alîmun).
Allah’ın izni olmadıkça bir musîbet isabet etmez. Ve kim Allah’a îmân ederse (âmenû olursa), (Allah) onun kalbine ulaşır. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.


mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâh(bi iznillâhi): Allah izin vermedikçe kimseye bir musîbet isabet etmez.
ve men yu'min billâhi: Ve kim de Allah’a âmenû olursa.
yehdi kalbeh(kalbehu): Allah, onun kalbine ulaşır.
vallâhu bikulli şey'in alîm(alîmun): Allah, herşeyi bilir.

4/NİSÂ-175: Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).


fe emmellezîne âmenû billâhi: Kim Allah’a âmenû olmayı dilerse Allah'a ulaşmayı dilerse ve O’na sarılmayı dilerse ve Allah’ın zatında yok olmayı dilerse.
va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın: O zaman Allah onları kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyar.
ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen): Ve onları kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.

Şimdi iki âyet bunları söylüyor.

Bakalım Doğan ne söylüyor? Diyor ki:

Tegâbun Suresinin 11. âyet-i kerimede: “Allah dilemedikçe size bir musîbet dokunmaz.” buyuruluyor.

Allah dilemedikçe değil. Allah'ın izni olmadıkça (Allah izin vermedikçe).

Nisâ Suresi 175. âyette; “Allahû Tealâ kişiyi rahmeti ve fazlıyla sardığını ve insanları bu şekilde muhafaza ettiğini sizden öğrendik. Bu koruma yani fazl ve rahmetle sarılan koruma Tegâbun 11’de başlıyor." diyebilir miyiz?

Doğan burada çok değişik yoldan yaklaşmış konuya. Gerçekten Nisâ 175. âyette gerçekten:

“Allahû Tealâ rahmet ve fazlın içine koyar." diyor.

“O kişinin kalbine rahmet ve fazl gönderir.” diyebilirdi. Ama “Rahmetinin ve fazlının içine koyar." diyor. O zaman,  kişinin etrafında rahmet ve fazl koruyucu hüviyette oluşuyor mânâsı çıkıyor.

"Tegâbun 11’de; rahmetin ve fazlın koruması başlıyor diyebilir miyiz?” diyor Doğan. 

Evet. Tegâbun 11’de; rahmetin ve fazlın koruması başlıyor. Çünkü “Onların kalbine rahmet ve fazl ulaştırır.” Demiyor da “Onları rahmetin ve fazlının içine koyar.” diyor onları. “Rahmetiyle onları korur.” mânâsı var. Musîbet isabet ettirmek istediği kişi daha evvel ki devrelerde geçerli. 1 ve 2. basamaklarda. O musîbetlere karşı insanların nasıl davranacakları kontrol ediliyor Allahû Tealâ’dan. Çünkü herkes her musîbete karşı bir davranış biçimi sergiler. Sergilediği davranış biçimi ise o kişinin Allahû Tealâ tarafından seçilip seçilmemesine sebebiyet verir. İnsanların %90’dan fazlası seçilir. Ama seçilip seçilmeme konusunda musîbetlerin rol oynadığı kesin.

Öyleyse şeytanın o kişiye tesirini önleyecek olan şey, Allah’ın gönderdiği rahmet ve fazlın insanı korumasıdır. Rahmet ve fazl kişinin etrafına demek ki sarıyor ve bir sonuç oluşturuyor. Bu teşhis doğru bir teşhis.

Benzer konular