Furkan 70 ile Zumer 53 arasında bir ilişkiden bahsedebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Furkan 70 ile Zumer 53 arasında bir ilişkiden bahsedebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Furkan 70 ile Zumer 53 arasında bir ilişkiden bahsedebilir miyiz?

Furkan-70:

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).


“illâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan.”

Ama Furkan-69’dan bahsetmek lâzım evvelâ:

25/FURKÂN-69: Yudâaf lehul azâbu yevmel kıyâmeti ve yahlud fîhî muhânâ(muhânen).
Kıyâmet günü onun azabı kat kat artar. Ve orada alçaltılmış olarak ebediyyen kalır.


69’da Allahû Tealâ cehenneme gidecek olan insanlardan bahsediyor ve o cehenneme gidecek olan insanların durumunu anlattıktan sonra bu âyet indiriliyor. Furkan-70:

illâ men tâbe: Ama tövbe eden kişi hariç.
ve âmene: Ve böylece tövbe ederek âmenû olan yani tövbeden sonra îmânı artan bir mü'min olan.

3. âmenû oluş. Allah'a ulaşmayı dilediği anda 1. âmenû oluyor kişi. Mürşidine ulaşmış ve tâbî olmuş, 3. değil, 2. âmenû oluş.

ve âmene ve amile amelen sâlihan: Ve böylece kişi nefsi tezkiye edici amellerle amel ediyor. “amelen sâlihan” Salih amelle amel ediyor. Yani nefsi ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yapıyor. Kişi tövbe etmiş mürşidinin önünde, nefs tezkiyesine başlamış.
fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin): Allah onların seyyiatini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir (kaybettiği dereceleri kazandığı derecelere çevirir).
ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen): Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir) ve Rahîm’dir (rahmet gönderendir). Rahîm esmasının sahibidir.”

Burası Furkan 70. Bize 14. basamağı anlatıyor (tövbeden sonraki olay). Günahları, kişinin mü'min oluşu (sevabı, îmânı artan bir mü'min oluşu) ve nefs tezkiyesine başlaması ve seyyiatin hasenata çevrilmesi. Allahû Tealâ’nın da böylece mağfiret edici olarak zikredilmesi söz konusu. Zumer-53’e geliyoruz:

39/ZUMER-53: Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur rahîm(rahîmu).
De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderen)."


kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim: Ey nefslerini kendi aleyhlerinde aşan (haddi aşan) kullarım!
lâ taknetû min rahmetillâh (rahmetillâhi): Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan): Allah, bütün günahları  şüphesiz ki (muhakkak ki) sevaba çevirir.
innehu huvel gafûrur rahîm(rahîmu): Çünkü  O, Gafûr’dur ve rahmet gönderendir (günahları sevaba çevirendir ve rahmet gönderendir).

Her iki âyet-i kerimede de Allahû Tealâ’nın mağfiret edeceği (günahlara mağfiret edeceği) yani günahların hepsini sevaba çevireceği her iki âyette de yer alıyor. “yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin)” ile “innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan)” ifadesi birbirinin aynı.

Her ikisinde de günahların sevaba çevrilmesinden bahsediyor. Böylece ikisi arasında bir ilişkiden kesin şekilde bir ilişkiden bahsetmek mümkün. Bir ilişki vardır.

Benzer konular