En’âm 48 ile Zumer 17 arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » En’âm 48 ile Zumer 17 arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm 48 ile Zumer 17 arasında bir ilişki var mıdır?

6/EN'ÂM-48: Ve mâ nursilul murselîne illâ mubeşşirîne ve munzirîn(munzirîne), fe men âmene ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz resûlleri “uyarıcılar ve müjdeleyiciler” olmaktan başka (bir şey için) göndermeyiz. Artık kim âmenû olur (Allah’a ulaşmayı dilerse) ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparsa) artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.


39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


ve mâ nursilul murselîne illâ mubeşşirîne ve munzirîn(munzirîne): Biz resûllerimizi uyarsınlar ve müjdelesinler diye göndeririz. Başka bir şey için göndermeyiz.” Veya “Biz resûllerimizi müjdelesinler, müjdelemek ve uyarmanın dışında başka bir şey için göndermeyiz.” “Biz resullerimizi sadece uyarsınlar ve müjdelesinler diye göndeririz.”

Hepsi oraya o tarzda uyuyor. Yani resûllerin görevi âmenû olanları müjdelemek, olmayanları uyarmak, o kadar.

fe men âmene: kim âmenû olursa (Allah’a ulaşmayı dilerse).
ve asleha: ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi yapar da nefsinin afetlerini yok etmeye başlarsa).
fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne): onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.

İşte kim âmenû olur ve ıslah olursa… Yani ne geliyor aklımıza? Yûnus Suresinin 62, 63, 64. âyetleri. Ne diyordu Allahû Tealâ?

10/YÛNUS-62: E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?

10/YÛNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.

10/YÛNUS-64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırati, lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.


“O Allah’ın evliyası var ya, onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.”
 
İşte bu da En’âm Suresinin 48. âyet-i kerimesinde böyle söylüyor Allahû Tealâ. “Onlara korku yoktur. Ve onlar, mahzun da olmazlar.” Kimdi onlar? Allah’ın evliyası (Allah’ın dostları). Ne zaman başlıyor dostluk? Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği anda. Çünkü ne diyordu Allahû Tealâ?

“ellezîne âmenû ve kânû yettekûn: onlar âmenû oldular ve takva sahibi oldular.”

“elâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne):  onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.”

“lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh: onlara dünyada da ahrette de müjdeler vardır.” diyor Allahû Tealâ.

En’âm-48’de de aynı şey var: “Onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.”

Kim bu insanlar? Resûllerin söylediklerine (kıssa ettiklerine) dayalı olarak âmenû olanlar ve nefslerini ıslah edenler.

Şimdi Zumer-17’ye bakıyoruz:

“vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd.”

Allahû Tealâ diyor ki: “Onlar şeytana kul olmaktan içtinab ettiler (kendilerini kurtardılar), Allah’a ulaşmayı dilediler, Allah’a ulaşmayı dileyerek kendilerini kurtardılar. Onlara müjdeler vardır. Kullarımı müjdele.”

Neyden kurtulmuşlar? Tagutun kulu olmaktan kurtulmuşlar; insan ve cin şeytanların kulu olmaktan kurtulmuşlar. Kimin kulu olmuşlar? Allah’ın kulu olmuşlar. Öyleyse tagutun kulu olmaktan kurtuluyorlar, Allah’ın kulu oluyorlar. Kim bunlar? Allah’a ulaşmayı dileyenler.

“Müjdeler vardır!” diyor Allahû Tealâ. Ne müjdesi? Yûnus-64’de ki “Onlara dünyada da ahrette de müjdeler vardır.” diyor Allahû Tealâ. Zumer-17’de de aynı şeyi söylüyor: “Onlara müjdeler vardır.” Hem dünya müjdesi hem ahiret müjdesi.”

Şimdi burada şeytana kul olmaktan kurtulmak ve Allah’a kul olmak söz konusu ve Yûnus Suresinin 62, 63 ve 64. âyetlerinde de aynı şey söz konusu.

“lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti).” diyor. Burada da aynı şey söz konusu. Ama Yûnus Suresinin 3 âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Onlar amenû oldular ve takva sahibi oldular.” diyor. Burada da Allah’a ulaşmayı dilediler ve şeytana kul olmaktan kurtuldular. Yani Allah’ın kulu oldular. Burada kulluktan bahsediyor Allahû Tealâ. Orada “Allah’ın dostları oldular.” diyor.

Şimdi Allah’a kul olmak nerede başlar? Allah’a ulaşmayı dilediğimiz noktada başlar. Allah’a ulaşmayı dilediğimiz noktada (Allah’a kul olduğumuz noktada), o kişiden korkuda, “Onlara korku yoktur. Onlar mahzunda olmazlar” neticesine ulaşıyoruz.   

Bu 2 âyet arasında bir ilişki var mı? Her ikisinde de Allaha ulaşmayı dileyen kişiler var. Âmenû olanlar var. Öyleyse bir ilişki kesinlikle var. Şeytana kul olmaktan kurtuluyor. Nasıl oluyor? Allah’a ulaşmayı dileyerek. Yani En’âm-48’deki Allah’a ulaşmayı dilemek (âmenû olmak şeklinde) Zumer-17’deki de enabû şeklinde yani Allah’a yönelmek olarak ifade edilmiş. Ama her ikisi de Allah’a ulaşmayı dilemek. Öyleyse aralarında bir ilişki var.

Benzer konular