Günümüz dîn âlimleri her doğan insanın müslüman olarak doğduğunu beyan ediyorlar. Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesinde: “Allah âmenû olanların dostudur. Onların kalplerini zulmetten nura çıkarır.” buyuruyor. Rûm-39’da; Allah insanı hanif fıtratıyla yarattığını söylüyor. Bu açıdan bu iki âyet arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Günümüz dîn âlimleri her doğan insanın müslüman olarak doğduğunu beyan ediyorlar. Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesinde: “Allah âmenû olanların dostudur. Onların kalplerini zulmetten nura çıkarır.” buyuruyor. Rûm-39’da; Allah insanı hanif fıtratıyla yarattığını söylüyor. Bu açıdan bu iki âyet arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Günümüz dîn âlimleri her doğan insanın müslüman olarak doğduğunu beyan ediyorlar. Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesinde: “Allah âmenû olanların dostudur. Onların kalplerini zulmetten nura çıkarır.” buyuruyor. Rûm-39’da; Allah insanı hanif fıtratıyla yarattığını söylüyor. Bu açıdan bu iki âyet arasında bir ilişki var mıdır?

Bakara-257:

2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.


allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr: Allah âmenû olanların dostudur. Onları zulmetten nura çıkarır.
vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu: Kâfirler de tagutun dostlarıdır. Onlar da tagut tarafından nurdan zulmete ulaştırılırlar.
yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât (zulumâti), ulâike ashâbun nâr: Onlar ateş ehlidirler.
hum fîhâ hâlidûn: Orada ebediyyen kalacaklardır.

Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesinde kalpleri karanlık olan insanların âmenû olduktan sonra kalplerinin Allahû Tealâ tarafından aydınlandığını ifade ediyor. Bütün insanların kalpleri karanlık.

Rûm-39'a bakıyoruz:

30/RÛM-39: Ve mâ âteytum min riben li yerbuve fî emvâlin nâsi fe lâ yerbû indallâhi, ve mâ âteytum min zekâtin turîdûne vechallâhi fe ulâike humul mud’ıfûn(mud’ıfûne).
Ve insanların mallarında artış olsun diye faizden (faiz olarak) verdiğiniz şey (Allah’a ulaşmayı dilemeden yaptığınız zikir), o taktirde Allah’ın katında artmaz (nefsinizin kalbindeki nurları oluşturmaz ve arttırmaz). Allah’ın vechini (Allah’a ulaşmayı) dileyerek verdiğiniz zekât (yaptığınız (zikir)ler); işte böylece kat kat (nefsinizin kalbindeki nurları) artıranlar onlardır.


“İnsanların mallarından artsın diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah'ın Yüzü’nü; Vech’ini isteyerek verdiğiniz zekât ise, Allah'a ulaşmayı dileyerek verdiğiniz zekât ise işte kat kat attıranlar onlardır.” diyor Allahû Tealâ.  

Şimdi kardeşimiz soruyor:

Bu iki âyet arasında, insanlar hanif fıtratıyla ile yaratıldığına göre bir ilişki var mıdır diye soruyor kardeşimiz. “Allah'ın Zat'ına ulaşmak için verdiğiniz zekât, o arttırır.” diyor.

Bunlar arasındaki ilişki kardeşimizin söylediği açıdan görünmüyor. Onların kalplerini Allah'ın zulmetten nura çıkarmasıyla, insanların mallarından artsın diye verilen zekât, onların kalplerindeki nuru arttıran bir hüviyet olabilir. Bunun insanların müslüman olarak doğmasıyla bir ilişkisi yok.

Benzer konular