Yûsuf-53’te söylenen Rabbimizin Rahîm esması ile tecellisi ve rahmet etmesi A’râf-153 ve Furkân-70’e göre âmenû olmak şartına bağlanmıştır diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Yûsuf-53’te söylenen Rabbimizin Rahîm esması ile tecellisi ve rahmet etmesi A’râf-153 ve Furkân-70’e göre âmenû olmak şartına bağlanmıştır diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yûsuf-53’te söylenen Rabbimizin Rahîm esması ile tecellisi ve rahmet etmesi A’râf-153 ve Furkân-70’e göre âmenû olmak şartına bağlanmıştır diyebilir miyiz?

12/YÛSUF-53: Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûi illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam). Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir (günahları sevaba çevirendir). Rahîm’dir (rahmet nurunu gönderen ve merhamet edendir).


“Yûsuf-53’te söylenen Rabbimizin Rahîm esması ile tecellisi A’râf-153 ve Furkân-70’e göre âmenû olmak şartına bağlanmıştır diyebilir miyiz?”

Furkân-70’e göre; evet, A’râf-153 için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Yani, A’râf-153’teki olay mü’min olduktan sonra fıska düşenler ve hatta şirke düşen insanlardan bahsediyor. Burada diğer âyetler normal statüdeki standartları veriyor birbirinden çok ayrı iki tane konuyu kardeşimiz bir araya getirmeye çalışılıyor olmaz. Aralarında bir ilişki kurmak pek mümkün değil. Ya bir nebî ile bir nebî bir resûl ile normal insanları karşılaştırıyor, kardeşimiz veya fıska düştükten sonra şirkede düştükten sonra gene peygamberlerin önünde tövbe etmek suretiyle peygamberlerin önünde tövbe etmek suretiyle hidayete dönecek olan insanlar var, bu normal standarttaki mürşidlerin önünde tövbe eden insanlarla bunlar arasında ilişki kurmak çok kolay bir şey değil, böyle bir şey geçerli değil.

Benzer konular