Enfâl-23’de belirtilen işitmekle, Allah'ın hayır görmesi arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Enfâl-23’de belirtilen işitmekle, Allah'ın hayır görmesi arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Enfâl-23’de belirtilen işitmekle, Allah'ın hayır görmesi arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz?

Bu âyete gelmeden önce Enfâl-20’ye bakalım. Allahû Tealâ diyor ki Enfâl-20’de:

8/ENFÂL-20: Yâ eyyuhâllezîne âmenû etîullâhe ve resûlehu ve lâ tevellev anhu ve entum tesmeûn(tesmeûne).
Ey âmenû olanlar! Allah’a ve O’nun Resûl’üne itaat edin. Ve siz, (Kur’ân’ı) işitiyorken ondan yüz çevirmeyin.


“Ey âmenû olanlar! Allah'a itaat edin. Ve O’nun Resûl’üne itaat edin ve ondan yüz çevirmeyin ve siz işitiyorsunuz işittiğiniz halde yüz çevirmeyin.” diyor.

Öyleyse burada Allahû Tealâ Allah’a ulaşmayı dileyenlere hitap ediyor. Allah’a ulaşmayı dlediklerine göre Allahû Tealâ onlara işittirmiş. Onların kulaklarındaki vakrayı almış. İşitme hassaları üzerindeki engeli de mührü de almış. Bunu yapmışsa mutlaka daha evveliyatını da tahakkuk ettirmiştir. Ama şu anda işitmekten bahsediyoruz. 20. âyet-i kerimede bunu söylüyor. “İşitiyorken, işitmişseniz O’ndan yüz çevirmeyin.” diyor. Zaten âmenû olanlar diye bahsediyor. Allah’a ulaşmayı dileyenler olarak bahsediyor. 21. âyet-i kerimeye geliyoruz.

8/ENFÂL-21: Ve lâ tekûnû kellezîne kâlû semi’nâ ve hum lâ yesmeûn(yesmeûne).
İşitmedikleri halde “işittik” diyenler gibi olmayın!


“Ve işitmedikleri halde ‘işittik’ diyenler gibi olmayın!” diyor Allahû Tealâ.

“İşitmedikleri halde ‘işittik’ diyenler gibi olmayın.”

Burada ifade son derece açık aslında. İşitmiyorlar ama “işittik” diyorlar. İşitmedikleri için gözleri, kulakları, kalpleri kapalı. Kör, sağır, dilsiz ve idraksizler. Şimdi geliyoruz Enfâl-22’ye:

8/ENFÂL-22: İnne şerred devâbbi indallâhis summul bukmullezîne lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
Muhakkak ki; Allah katında, (yerde yürüyen) hayvanların en şerlisi (kötüsü) akıl etmeyen sağır ve dilsizlerdir.


İki ayakları üzerinde yürüyenlere “dabbe” diyor Allahû Tealâ. Devâbi dabbeler. Öyleyse insan da en kötüsü onların, insanların arasındaki akıl etmeyen sağır ve dilsizlerdir. Allahû Tealâ buna bir yerde daha işaret ediyor. A’râf-179’da diyor ki:

7/A'RÂF-179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi, lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.


“Biz cehennemi insanların ve cinlerin çoğu için hazırladık. Onların gözleri vardır görmezler onunla. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onların kalpleri vardır, onunla idrak etmezler. Onlar hayvanlar gibidirler. Hayır, hayvanlardan daha çok dalâlettedirler.” diyor.

İşte burada hayvanları da katıyor Allahû Tealâ “dabbe” deyince, “devâb” deyince. Dabbeler ismini kullanınca muhakkak ki Allah’ın katında hayvanların en şerrlisi, hayvanları da devreye katıyor. A’raf-179’da dalâlette olan, burada “Akıl etmeyen sağır ve dilsizler.” diyor. Orada da zaten dalâlette olanları sağır ve dilsizler olarak değerlendiriyor Allahû Tealâ. Öyleyse hüküm işitmeyenler için geçerli. Ve ondan sonra 23. âyet-i kerimesine geliyoruz.

8/ENFÂL-23: Ve lev alimallâhu fî him hayran le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûn (mu'ridûne).
Ve Allah, onların (akıl etmeyen sağır ve dilsizlerin) içinde hayır olduğunu bilse (görse) elbette onlara işittirirdi. Ve onlara işittirse bile (onlar), mutlaka dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.


“Allahû Tealâ onların içinde hayır olduğunu görseydi, hayır olsaydı içlerinde o zaman onlara işittirirdi.” diyor.

Yani işitmeyenler, gözleri, kulakları ve kalpleri kapalı olanlar. Bir evvelki âyet-i kerimede açıklandığı gibi onlar, işitmeyenler. Eğer Allahû Tealâ onların kulakları, kalpleri kapalıyken onlara işittirseydi bile uzuvlar ve sistemler çalışmayacağı için idrak edemeyeceklerdi. Ve hedeflerine yürüyemeyeceklerdi. Aslında Allahû Tealâ’nın söylediği son derece açık. O insanlar bu istikamette geçerli bir hüviyetin sahibi değil. Allahû Tealâ’nın dizaynında bu insanlar işitmeyen, görmeyen idrak etmeyen insanlar. Hayvanlardan daha kötü durumda. Hayvanların en şerrlisi. Öyleyse Enfâl Suresinin 22. ve 23. âyetleri ile 21. âyeti de devreye sokabiliriz, A’râf-179 arasında kesin bir ilişki var. Her ikisindekiler de kör, sağır ve dilsiz. Ve hayvanlardan daha aşağı derecelerde. “Hayvanların en şerlisi.” diyor Allahû Tealâ. Niye böyle söylüyor? Çünkü hayvanlardan bahsederken Allahû Tealâ diyor ki: “Onlar dînlerini bilirler. Onlar ibadetlerini yaparlar.” “Ayrıca onların mutlaka bir başkanı vardır ve ona itaat ederler.” diyor Allahû Tealâ. Öyleyse muhtevaya bakıyoruz. Allah'ın işittirmediği insanlar işitmeye lâyık olmayanlardır.

Benzer konular