Mâide Suresinin 35. âyet-i kerimesine göre Allah’a ulaşmayı dileyen kişi mürşidini arar diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Mâide Suresinin 35. âyet-i kerimesine göre Allah’a ulaşmayı dileyen kişi mürşidini arar diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mâide Suresinin 35. âyet-i kerimesine göre Allah’a ulaşmayı dileyen kişi mürşidini arar diyebilir miyiz?

5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.


“Ey âmenû olanlar! Allah'a ulaşmaya vesile arayın. Ey âmenû olanlar, ey Allah'a âmenû olanlar; Allah’a ulaşmayı dileyenler! O'na Allah'a ulaşmaya vesileyi isteyin.”

vebtegû: İptiga edin (Allah’tan isteyin).
ve câhidû fî sebîlihi: Ve Allah'ın yolunda cihad edin. (Yani nefs teskiyesi yapın.)
leallekum tuflihûn: Umulur ki felâha erersiniz. (Böylece felâha erersiniz.)

“Bu âyet-i kerimeye göre Allah’a ulaşmayı dileyen kişi mürşidini arar diyebilir miyiz?”

Allah’a ulaşmayı dileyen kişinin, mürşidini araması lâzımgeldiği ifade ediliyor.

Fâtiha Suresinde Allahû Tealâ’ya diyoruz ki:

1/FÂTİHA-5: İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).
(Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.


“Sadece Senden istiane isteriz.” Yani “Mürşidimizin kim olduğunu sadece Sana sorarız. Senden öğrenmek isteriz.”

iyyâke nestaîn: Yalnız Senden istiane isteriz.

Niçin? “Bizi Sıratı Mustakîm’e ulaştırman için.”

1/FÂTİHA-6: İhdinâs sırâtel mustakîm(mustakîme).
(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).


İstiane nedir? İstiane, Allahû Tealâ’nın bize mürşidimizi göstermesi konusunda Allah’tan istediğimiz yardımın adı. Ve Allahû Tealâ bu yardımın (istianenin) Allah’tan isteneceğini söylüyor.

“Allah’a âmenû olun! Âmenû olanlar; Allah’a âmenû olanlar! O'na Allah'a ulaşmaya vesileyi isteyin.” Kimden? Allah’tan. Zaten Fâtiha Suresinde de “Yalnız Senden istiane isteriz.” diyorduk. Öyleyse burası istianenin dizaynını işaret ediyor. Allahû Tealâ diyor ki:

16/NAHL-9: Ve alâllâhi kasdus sebîli ve minhâ câirun, ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm'e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allah'ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.


alallâhi kasdus sebîli: mürşidin tespiti, sebîlin tespiti Allah’ın üzerinedir.

Her mürşidin bulunduğu nokta bir sebîlin başlangıcıdır. Devrin imamının dergâhına kadar olan, yeryüzünün sathına paralel yol oradan başlar. Her mürşidin bulunduğu dergâhtan başlar. Ana dergâha kadar ulaşır. Sebîllerin tayini, tespiti Allah’a aittir. Yani Allah’tan soracaksınız. Allah size gösterecek. Ve kişi ancak 12. basamakta huşûya ulaşır. Huşû sahiplerinin hakkıdır, Allahû Tealâ’dan sormak. Onlara hemen cevap gelir.

Bakara Suresinin 45 ve 46. âyet-i kerimeleri bunları söylüyor. Allahû Tealâ buyuruyor:

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.


“vesteînû bis sabri ves salât.”

İşte bu Allah’tan istediğimiz istianeyi, “sabırla ve namazla (hacet namazı ile) isteyin.” diyor Allahû Tealâ. Farz kılmış Kur’ân-ı Kerim’de. İstianeyi istemeyi farz kılmış Allahû Tealâ: “Sabırla ve namazla Allah’tan istianeyi isteyin.”

innehâ le kebîretun: bu zor bir iştir.
illâ alel hâşiîn: ama hûşu sahipleri için değil onlar hariç.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.


“Onlar muhakkak surette inanırlar ki Allah’a mülâki olacaklardır; ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıracaklardır.”

İşte bu noktada ki bu nokta, Allahû Tealâ’nın bizlere furkan verdiği noktadan sonraki noktadır. 4. faktör de giriyor devreye. Artık işiten bir kişi var. Kişi Allah’a ulaşmayı dilemiş. Allah onda  Rahmân esmasıyla tecelli etmiş. Ona 7 tane furkan vermiş. Ve günahlarını 7 kademede örtmüş tamamen. Ve kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açmış. Onu huşûya ulaştırmış. Muradı? Huşûya ulaşan kişinin bu 12. ihsanla mürşidini sorması ve Allahû Tealâ’nın ona mürşidini göstermesi, hacet namazını kılması.

Öyleyse hacet namazını kılıyor kişi. Allah’tan mürşidini istiyor. İşte bu 7 tane furkanı aldıktan sonra kişi; Allah’a ulaşmayı dileyen kişi olmaktan çıkıyor. Allah’a ulaşmak istikametinde harekete geçiyor. Yani 1. daveti tamamlamış oluyor; Allah’a ulaşmayı dilemek. 2. davet Allah’a ulaşmak. Dilek faslı bitti. Şimdi Allah’a ulaşmak konusunda kişi harekete geçiyor. Allah’ın İradesi onun iradesini kontrolü altına alacak. Ne yapacak kişi? Allahû Tealâ kişiyi huşû sahibi kılacak. Allahû Tealâ kılıyor. Ve huşû sahibi olan kişi Allah’tan mürşidini istiyor. Allah verdiği sözün gereği olarak ona gösteriyor. Çünkü “Onlar hariç” diyor. “Onlara mutlaka gösteririz” diyor, “mürşidlerini.” Ve kişinin durumunu söylüyor. Bunlar artık eminler. Allah’a ruhlarını mutlaka ulaştıracaklarından eminler. Bu, 4. faktör.

Allah’a ulaşmayı dileme davetinin 3 faktörü var:  

1- Allah’a inanmak.
2- Ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasına inanmak.
3- Bunun üzerine farz olduğuna inanmak.

Bu standartlarda kulvara giriyor kişi. Ve Allahû Tealâ onu hazır hale getiriyor. Neye hazır hale getiriyor? 4.sünü elde etmek konusunda hazır hale getiriyor. Onun üzerinde öyle işlevler tahakkuk ettiriyor ki, onu huşû sahibi kılıyor Allahû Tealâ. Ve bu noktada, kişi huşû sahibi olduğu noktada Allah’a ulaşmayı dileyen değil artık bundan, Allah’a ruhunu ulaştıracağından emin olan kişidir. Yani işitmiştir. İşiten, gören ve idrak eden bir kişidir. 2. safhaya geçmiştir. Allah’a doğru bu kişi yönlenmiştir. Ve Allah’a ulaşma safhasındadır artık. Mürşidine Allahû Tealâ onu ulaştıracaktır. Bu noktada kişi furkanları aldıktan sonra 2. davete ehildir. 2. davet için harekete geçmiştir. 2. davet, Allah’a ulaşmaktır. Bu standartta kişi.

“Allah’a ulaşmayı dileyen kişi mürşidini arar diyebilir miyiz?”

Evet, diyebiliriz.

Benzer konular