Âli İmrân 106, 107 ile Bakara 257 arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Âli İmrân 106, 107 ile Bakara 257 arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Âli İmrân 106, 107 ile Bakara 257 arasında bir ilişki var mı?

Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesi:

2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.


Burada: “Allah âmenû olanların dostudur.” diyor. Allah’a ulaşmayı dileyenlerin dostudur. Onları zulmetten nura ulaştırır.” Yani yüzleri kapkarayken ak olur (beyaz olur). Kalpleri kapkarayken sadece afetlerle doluyken, Allah'ın nurlarıyla dolup parlamaya başlar. “Ama kâfirler de” diyor, “tagutun dostudur. Onları da tagut (insan ve cin şeytanlar) nurdan zulmete götürürler.” Yani aydınlanmış olan kalpleri vuslattan sonra yeniden tagut tarafından karartılır. “Onlar ateş halkıdır. Orada ebedî kalıcılardır.”

Bu 2 âyet arasında Bakara 257 ile Âli İmrân 106 ve 107 arasında çok yakın bir ilişki söz konusu.

Âli İmrân Suresinin 106. âyet-i kerimesi:

3/ÂLİ İMRÂN-106: Yevme tebyaddu vucûhun ve tesveddu vucûh(vucûhun), fe emmellezînesveddet vucûhuhum e kefertum ba’de îmânikum fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne).
O gün (bazı) yüzler ağaracak ve (bazı) yüzler kararacak. O zaman yüzleri kararan kimselere: “Îmânınızdan sonra siz inkâr mı ettiniz? Öyleyse inkâr etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın” (denir).


Âli İmrân Suresinin 107. âyet-i kerimesi:

3/ÂLİ İMRÂN-107: Ve emmellezînebyaddat vucûhuhum fe fî rahmetillâh(rahmetillâhi), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Amma, yüzleri ağarmış olanlar ise, artık Allah’ın rahmeti içindedirler. Onlar, onun (o rahmetin) içinde ebedî kalacak olanlardır.


Burada tagutun dostları için tagutun onları nura ulaşsalar da nurdan tekrar zulmete döndürebileceği ifade buyrulmuş. Burada da aynı şey var: “Îmândan sonra küfre mi döndünüz?” ifadesi var. Yani Allah'a âmenû olduktan sonra Allah’a ruhen ulaştıktan sonra, kalpleriniz aydınlandıktan sonra nurunuz (kalbinizdeki nur) karanlıklardan daha fazla, daha öteye geçmesine rağmen sonra tekrar kararmak söz konusu.

Her ikisinde de bu husus da ayrıca yer almış. Îmândan sonra küfre dönmek yani vuslattan sonra tekrar küfre dönmek olayı. Ve onlar kâfirler. Aynı şeyi anlatıyor. Burada kâfir kelimesi geçiyor. Orada da kâfirler ifadesi açık bir şekilde yer almış. Hem başlangıçta kâfir insanlar,  hem de hidayetten sonra eğer hidayetten düşerlerse o zaman da kâfirler.

Benzer konular