Bakara 186’da Allahû Tealâ duamıza şartlara uyduğunuz yani Allah’a ulaşmayı dilediğiniz takdirde icabet edeceğini söylüyor. Gene Allahû Tealâ Furkân Suresinin 77. âyet-i kerimesinde Allah'ın katında dualarımızın makbul olduğunu söylüyor. Demek ki Allah ile aramızda duadan oluşan bir bağ olması gerekiyor. Bu bilgilerin ışığı altında Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetler ile Hûd Suresinin 15-16. âyetler arasında bir illiyet rabıtası var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Bakara 186’da Allahû Tealâ duamıza şartlara uyduğunuz yani Allah’a ulaşmayı dilediğiniz takdirde icabet edeceğini söylüyor. Gene Allahû Tealâ Furkân Suresinin 77. âyet-i kerimesinde Allah'ın katında dualarımızın makbul olduğunu söylüyor. Demek ki Allah ile aramızda duadan oluşan bir bağ olması gerekiyor. Bu bilgilerin ışığı altında Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetler ile Hûd Suresinin 15-16. âyetler arasında bir illiyet rabıtası var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara 186’da Allahû Tealâ duamıza şartlara uyduğunuz yani Allah’a ulaşmayı dilediğiniz takdirde icabet edeceğini söylüyor. Gene Allahû Tealâ Furkân Suresinin 77. âyet-i kerimesinde Allah'ın katında dualarımızın makbul olduğunu söylüyor. Demek ki Allah ile aramızda duadan oluşan bir bağ olması gerekiyor. Bu bilgilerin ışığı altında Yunus Suresinin 7 ve 8. âyetler ile Hûd Suresinin 15-16. âyetler arasında bir illiyet rabıtası var mı?

Bakara 186’da Allahû Tealâ duamıza şartlara uyduğunuz yani Allah’a ulaşmayı dilediğiniz takdirde icabet edeceğini söylüyor.

2/BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî velyu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne).
Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).


ve izâ seeleke ıbâdî annî: Kullarım sana Benden sual ederlerse.
annî: Benden.
fe innî karîb(karîbun): Muhakkak ki Ben onlara çok yakınım.
ucîbu da’veted dâi izâ deâni: Bize dua ettikleri takdirde dua edenin davetine icabet ederiz.
fel yestecîbû lî: Ama onlarda Bizimkine Bizim davetimize icabet ettikleri takdirde
vel yu’minû bî: Ve böylece mü’min oldukları takdirde.

Yani kısaca Allah’a ulaşmayı diledikleri takdirde. Davete icabet edip mü’min oldukları takdirde.

leallehum yerşudûn (yerşudûne): Umulur ki inşallah onlar irşada ulaşırlar diyor. İrşada ulaşsınlar mânâsı çıkıyor.
 
Demek ki Allah ile aramızda duadan oluşan bir bağ olması gerekiyor. Gene Allahû Tealâ Furkân Suresinin 77. âyet-i kerimesinde Allah'ın katında dualarımızın makbul olduğunu söylüyor. Furkân 77:

25/FURKÂN-77: Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ(lizâmen).
(Onlara): “Rabbim, dualarınız olmasa size değer vermez. Oysa siz yalanlamıştınız. Fakat (azap) kaçınılmaz olacak.” de.


kul mâ ya’beu bikum rabbî: Rabbim dualarınız olmasa size değer vermez.
lev lâ duâukum: Dualarınız olmasa.
fe kad kezzebtum: Fakat siz yalanlamıştınız.
fe sevfe yekûnu lizâmâ (lizâmen): Fakat azap kaçınılmaz olacaktı.

Bu bilgilerin ışığı altında Yûnus Suresinin 7 ve 8. âyetler ile Hud Suresinin 15, 16. âyetler arasında bir illiyet rabıtası var mı?

Yûnus 7 ve 8:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

:
Allahû Tealâ diyor ki: “Onlar muhakkak ki Bize ulaşmayı (mülaki olmay), ruhlarını ölmeden evvel Bize ulaştırmayı dilemezler. Onlar dünya hayatından razıdır. Dünya hayatıyla mutmain olurlar. Onlar Bizim âyetlerimizden gâfil olanladır, gafildirler. Onların gidecekleri yer ateştir.” diyor Allahû Tealâ. “Kazandıkları dereceler gereğince gidecekleri yer, varacakları yer ateştir, cehennemdir.”

Hud 15:

11/HÛD-15: Men kâne yurîdul hayâted dunyâ ve zînetehâ nuveffi ileyhim a'mâlehum fîhâ ve hum fîhâ lâ yubhasûn(yubhasûne).
Kim dünya hayatını ve onun ziynetini (süsünü) isterse (istedi ise) onların amellerini(n karşılığını) orada, onlara öderiz (veririz). Ve onlara, orada (karşılıkları) eksiltilmez.


Kim dünya hayatını ve onun ziynetini isterse, onların amellerinin karşılığını orada, onlara öderiz. Ve onlara, orada eksiltilmez. Onlara karşılıkları tam olarak verilir. Kim dünya hayatının süsünü isteyenlere orada onların karşılıkları verilir.  Ama Hud 16’da diyor ki:

11/HÛD-16: Ulâikellezîne leyse lehum fil âhırati illân nâr(nâru) ve habita mâ sanaû fîhâ ve bâtılun mâ kânû ya'melûn(ya'melûne).
İşte onlar, onlar için ahirette ateşten başka bir şey yoktur. Ve orada (dünyada) yaptıkları şeyler, heba oldu (boşa gitti). Ve yapmış oldukları şeyler bâtıldır (geçersizdir).


İşte onlar, onlar için ahirette ateşten başka bir şey yoktur. Ve orada (dünyada) yaptıkları şeyler, heba oldu (boşa gitti). Ve yapmış oldukları şeyler bâtıldır (geçersizdir).

ulâikellezîne leyse lehum fil âhıreti illen nâr (nâru): Onlara ki, ahirette ateşten başka bir şey yoktur.  
ve habita mâ sanaû: Ve yaptıkları şeyler heba oldu boşa gitti.
fîhâ ve bâtılun mâ kânû ya'melûn (ya'melûne): Amelleri bâtıldır, geçersizdir, boşa gitmiştir.

Yûnus Suresinin 7 ve 8 ile Hud Suresinin 15, 16 âyetleri arasında bir illiyet var mı?

Evet, ikisi arasında bir illiyet var. Bir yakın ilişki söz konusu. İkisinde de; Yunus 7 ve 8’de Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin durumu var. Hud15, 16’da dünya hayatını isteyenler var. Dünya hayatını isteyenlerde Allah’a ulaşmayı dilemeyenler. Dünyada yaptıkları amellerde boşa gidiyor bu kişilerin, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin.

Benzer konular