Âli İmrân 112’de Allah'ın ipine ve insanlardan bir ipe sarılanların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve Sebe 20 de göz önüne alındığında mü’min’leri oluşturan tek bir fırkayı oluşturduklarını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Âli İmrân 112’de Allah'ın ipine ve insanlardan bir ipe sarılanların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve Sebe 20 de göz önüne alındığında mü’min’leri oluşturan tek bir fırkayı oluşturduklarını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Âli İmrân 112’de Allah'ın ipine ve insanlardan bir ipe sarılanların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve Sebe 20 de göz önüne alındığında mü’min’leri oluşturan tek bir fırkayı oluşturduklarını söyleyebilir miyiz?

Rûm 31 ve 32’de Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin fırkalara ayrıldığı ifade ediliyor. Âli İmrân 103’te de fırkalara ayrılanların Allah'ın ipine sarılmayanlar olduğu açıklanıyor. Bu âyetlerin ışığında Âli İmrân 112’de Allah'ın ipine ve insanlardan bir ipe sarılanların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve Sebe 20 de göz önüne alındığında mü’min’leri oluşturan tek bir fırkayı oluşturduklarını söyleyebilir miyiz?
 
Âyetler öyle söylüyor. Rûm 31:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


munîbîne ileyhi vettekûhu: O’na yönel ve takva sahibi ol.
ve ekîmûs salâte: Ve namaz kıl.
ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne): Ve müşriklerden olma.

Rûm 32:

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ (şiyean): Onlar ki fırkalara ayrılmış ve hizipler oluşturmuşlardır.
kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn (ferihûne): Her hizip kendi elindekiyle ferahlanır.
 
Öyleyse fırkalara ayrılanlardan olmamak Rûm 31’de. Neyle? Allah’a ulaşmayı dilemekle.

Âli İmrân 103:

3/ÂLİ İMRÂN-103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.


va’tasımû bihablillâhi cemîân: Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.
ve lâ teferrekû: Ve fırkalara ayrılmayın.

Öyleyse Allah'ın ipine sarılanlar Allah’a ulaşmayı dileyenler ve fırkalara ayrılmayanlar. Aynı şeyi ifade ediyor Allahû Tealâ.

vezkurû ni’metallâhi aleykum: Allah'ın ni’met’ini zikredin ki.
iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum: Siz birbirinize düşmandınız Allah kalplerinizi telif etti (birleştirdi).
fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ (ihvânen): O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz.
ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri: Siz bir ateş çukurunun kenarındaydınız.
fe enkazekum minhâ: Sizi oradan kurtardı.
kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne): İşten Allahû Tealâ âyetlerini böyle açıklıyor ki hidayete eresiniz.

Yani hidayetin başlangıç noktası mutlaka Allah'ın ipine sımsıkı sarılmaktır. Yani Allah’a ulaşmayı dilemektir. Âli İmrân 103’te fırkalara ayrılanların Allah'ın ipine sarılmayanlar olduğu kesin.

Âli İmrân 112'ye geliyoruz:

3/ÂLİ İMRÂN-112: Duribet aleyhimuz zilletu eyne mâ sukıfû illâ bi hablin minallâhi ve hablin minen nâsi ve bâû bi gadabin minallâhi ve duribet aleyhimul meskeneh(meskenetu), zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnel enbiyâe bi gayri hakk(hakkın), zâlike bimâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne).
Onların üzerlerine, nerede olurlarsa olsunlar zillet (alçaklık) damgası vuruldu. Ancak Allah'ın ipine (Sıratı Mustakîm'e) ve insanlardan bir ipe (Allah'a ulaştıracak olan mürşide) tutunanlar (ulaşanlar) hariç. (Onlar) Allah'tan bir gazaba uğradılar ve üzerlerine miskinlik damgası vuruldu. Bu, onların Allah'ın âyetlerini inkâr etmiş olmaları ve peygamberleri haksız yere öldürmüş olmaları sebebiyledir. İşte bu, onların (Allah'a) isyan etmelerinden ve haddi aşmış olmalarındandır.


Âli İmrân 112'de Allah'ın ipine ve insanlardan bir ipe sarılanların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu anlayabilir miyiz? Evet.

Ve Sebe 20'ye bakıyoruz:

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mu’minîn(mu’minîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.


Sebe 20’de göz önüne alındığında mü’minleri oluşturan tek bir fırka olduğunu söyleyebilir miyiz?

Aynen öyle söyleyebiliriz.

Benzer konular