Hucurat 14'te “Biz de îmân ettik.” diyen insanların, aslında kalben Allah’a ulaşmayı tasdik etmeyenler olduğunu ve Allahû Tealâ’nın bu sebebe dayalı olarak amellerinden eksiltme yaptığı insanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mü'min » Hucurat 14'te “Biz de îmân ettik.” diyen insanların, aslında kalben Allah’a ulaşmayı tasdik etmeyenler olduğunu ve Allahû Tealâ’nın bu sebebe dayalı olarak amellerinden eksiltme yaptığı insanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hucurat 14'te “Biz de îmân ettik.” diyen insanların, aslında kalben Allah’a ulaşmayı tasdik etmeyenler olduğunu ve Allahû Tealâ’nın bu sebebe dayalı olarak amellerinden eksiltme yaptığı insanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Elbette. Allahû Tealâ diyor ki Hucurat Suresinin 14. âyet-i kerimesinde;
 
49/HUCURÂT-14: Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah’a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: "Teslim olduk." deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah’a ve O’nun Resûl'üne itaat ederseniz (Allah’a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir.”


kâletil a’râbu âmennâ: Araplar dediler ki: "Biz de mü’min olduk."
kul lem tu’minû: De ki: "Siz mü’min olmadınız."
ve lâkin kûlû eslemnâ: Ama de ki: "Biz teslim olduk." deyin.
 
Aslında bu İslâm’a girmek demek.
 
ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum: Çünkü kalbinizin içine îmân girmedi.

Dikkat edin! Bunun mânâsı îmân yazılmadı değildir kalbinize, kalbinize îmân girmedi; yani kalbinizden küfür alınmadı, yerine Allah ihbat koymadı. Öyleyse kalbinizde îmân yok. Eğer kişi Allah’a ulaşmayı dilseydi, Allahû Tealâ ne yapacaktı? Onun üzerinde görme,işitme, idrak hassaları, görme, işitme, idrak uzuvları üzerinde bütün engelleri alacaktı ve kalbine ihbat koyacaktı kişinin. Günahlarının hepsini örtecekti. Kalbine Allahû Tealâ’nın ihbatı koyması demek, o kişinin kalbine îmân girmesi demek. Allah’a ulaşmayı dilemek üzere, kişinin kalbine Allahû Tealâ o kişi Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dileyince bunları koyuyor. O zaman o kişinin kalbi söylediğimiz hususları tasdik ediyor. Kişi Allah’a ulaşmayı diliyor, Allah’a inanıyor, Allah’a ölmeden evvel ulaşmaya inanıyor, farziyetine inanıyor, kendisinin de Allah’a ulaşacağına inanıyor.

Şimdi burada,

ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum: Onların kalplerinin içine îmân girmedi
ve in tutîullâhe ve resûlehu: Ve eğer Allah’a ve Resûl'üne itaat ederseniz
lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â (şey’en): Amellerinizden hiçbir şey eksilmez, yani Allah amellerinizi eksiltmez.
innallâhe gafûrun rahîm (rahîmun): Allah “Gafûrun Rahîm”. Yetmez, Allah hem üzerinize rahmet nuru gönderir, hem de mağfiret eder, günahlarınızı sevaba çevirir.

Eğer bunlar Allah’a ulaşmayı dilemiş olsalardı, ne yapacaktı Allahû Tealâ? Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesine göre bütün engelleri alacaktı. Her birinde onlara furkanlar verecekti. Kişi gören, işiten, idrak eden birisi olacaktı ve bütün günahları da örtülmüş olacaktı. O zaman sevaplarından hiçbir şey eksilmediği gibi, günahları da tamamen örtülmüş olan bir insan olacaktı.

Benzer konular