Yâsin 60-61, Fâtiha 4-5, Nahl 36 âyetleri Allah’a kul olmak için; Allah, insan ve resûl ilişkisini ispatlıyor diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Sıratı Mustakîm » Yâsin 60-61, Fâtiha 4-5, Nahl 36 âyetleri Allah’a kul olmak için; Allah, insan ve resûl ilişkisini ispatlıyor diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yâsin 60-61, Fâtiha 4-5, Nahl 36 âyetleri Allah’a kul olmak için; Allah, insan ve resûl ilişkisini ispatlıyor diyebilir miyiz?

Yâsîn 60-61:

36/YÂSÎN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YÂSÎN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.


“Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden ahd almadım mı, şeytana kul olmayacaksınız diye? Çünkü şeytan size apaçık bir düşmandır. Ve Ben, sizden Bana kul olacaksınız diye ahd almadım mı? İşte bu Sıratı Mustakîm’dir.” diyor Allahû Tealâ.

Allah’a kul olmak, şeytana kul olmaktan kurtulunan noktadır ve Yâsîn 61:

“ve eni’budûnî: Bana kul olun."

"İşte bu Sıratı Mustakîm’dir.”
    
Fâtiha 4:

1/FÂTİHA-4: Mâliki yevmid dîn(dîne).
Dîn gününün mâlikidir.


“Dîn gününün MALİK’idir Allah."

Fâtiha 5:

1/FÂTİHA-5: İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).
(Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.


(Allah’ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE isteriz. Taguta kul olmaktan kurtulup, Sana kul oluruz ve bundan sonra yapmamız lâzımgelen şey Senden istiane istemektir; yalnız Senden istiane isteriz.”

Devamın da:

1/FÂTİHA-6: İhdinâs sırâtel mustakîm(mustakîme).
(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).


“Bizi Sıratı Mustakîm’e ulaştır.”

1/FÂTİHA-7: Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).
O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.


sırâtallezîne en’amte aleyhim: O Yol ki; üzerlerine, başlarının üzerinde devrin imamının ruhu, ni’met olanların yoludur.

Demek ki, Allahû Tealâ’ya kul olmak söz konusu.
    
Nahl 36'da Allahû Tealâ diyor ki;
    
16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).


ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen: Andolsun ki Biz, muhakkak ki bütün ümmetlerin içinde, kavimlerin içinde, milletlerin içinde resûl beas ederiz.

"O kavimde doğdururuz, o kavimde dünyaya getiririz; o kavimde o resûlü vazifeli kılarız. Bütün kavimlerde de mutlaka bir resûl vardır.” diyor Allahû Tealâ burada netice olarak.

eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte): Allah’a kul olsunlar ve taguttan içtinap etsinler diye.
fe minhum men hedallâhu:  Onlardan bir kısmı hidayete erdiler, hidayet üzere oldular.
ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh (dalâletu):  Bir kısmınınsa üzerine dalâlet hak oldu.
fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn (mukezzibîne): Yeryüzünde dolaş da inkâr edenlerin, tekzip edenlerin, yalanlayanların hali ne oldu bir bak.” diyor Allahû Tealâ.

Şimdi suale bakalım:

Yâsîn 60-61, Fatiha 4-5 ve Nahl 36. âyetleri Allah’a kul olmak için; Allah, insan ve resûl ilişkisini ispatlıyor diyebilir miyiz?

Evet, Nahl 36'yı da devreye aldığımız zaman; Allah, insan ve resûl ilişkisini, Allah’a kul olmak açısından ispatlıyor. Net ve açık bir müessese. Allah’a kul olduğumuz nokta, Allah’a ulaşmayı dilediğimiz noktadır. Resûlün fonksiyonu ne? Resûl açıklama yapar. Tebliğde bulunur. Der ki;

“Ey insanlar, duyduk duymadık demeyin; eğer Allah’a ulaşmayı dilemezseniz gideceğiniz yer cehennemdir ha!” der. Resûlün dediği budur. Herkesi Allah’a ulaşmayı dilemeye davet etmek. O herkesten kim Allah’a ulaşmayı dilerse, kurtuluşa ulaşabilenler de sadece onlardır.

Benzer konular