Hadîd Suresinin 11. âyet-i kerimesindeki Allah'a verilen borcun muhtevasını açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Hadîd Suresinin 11. âyet-i kerimesindeki Allah'a verilen borcun muhtevasını açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hadîd Suresinin 11. âyet-i kerimesindeki Allah'a verilen borcun muhtevasını açıklar mısınız?

Hadîd Suresinin 11. âyet-i kerimesi:

57/HADÎD-11: Men zellezî yukridullâhe kardan hasenen fe yudâifehu lehu ve lehû ecrun kerîm(kerîmun).
Kim ki Allah’a (Allah için) güzel bir borç verir, o taktirde o (borç), ona kat kat ödenir. Ve onun için kerim ecir vardır.


“Allah'a hasen (ahsen olan) bir borç verecek olan kimdir? Artık Allah bunu, onun için kat kat artırır. Onun için kerim bir ecir vardır.”

“kardan hasenen: Allah'a verilen bir borç.” Ne demek bu? Bir ihtiyaç sahibi gelip sizden borç istiyor, ona borcu veriyorsunuz. Herkes başkasına borç verebilir. Buraya kadar tamam. Ondan sonra başlıyor olay. Alacaklı gene istediği zaman, parasını geri ister. Bir vade tayin edilmediyse, o tayin eder (alacaklı tayin eder) zamanı. Ama kim verdiği parayı -hangi şartların içinde olursa olsun- geri istemezse, işte o kişi parayı birisine (bir insana) vermiş olduğu halde, Allahû Tealâ onu karzı hasen olarak kabul eder. Yani Allah'a verilen bir borç olarak kabul eder.

Allah için verilen para (Allah'a verilen borç), geri istenmeyen borçtur. Kim bir borç verir de hiçbir standartta onu geri istemezse o parayı, Allah'a borç vermiş kabul eder Allahû Tealâ. Zaten kişinin kalbinin yapısını Allahû Tealâ başından beri bilir kim Allah için borç vermiştir, o borcunu (verdiği parayı) asla geri istemez.
 
Peki o geri istemiyor ama kişi ihtiyacını görmüş, bir ticaret işinde onu kullanmış, para kazanmış, gelip borcunu ödemek istiyor. Almayacak mı? Alacak. Ama onu yeni birisine borç vermek için bir kenara koyacak.

İşte o kişi bu iki işlevi yapabilirse (hem birinci borç verdiğinden parasını geri istemezse hem de borcu aldığı zaman onu başka insanların ihtiyacı için hazır bulundurursa -ki o parayı harcar, başka bir parayı- gene kendisinden bir borç isteyene borç vermeye hazır olursa), hangi şartlar içinde olursa olsun, o kişi karzı hasenin gerçek sahibidir.

Kim borç verir de verdiği parayı geri isterse, o da derecat kazanır. Güzel bir şey işlemiştir, parayı istemeye de hakkı vardır. Ama onun verdiği borç Allah'a verilen bir borç değildir, borç vermiştir.

Sevap kazanır (derecat kazanır), parasını istemeye de hakkı vardır. İster parasını geri aldıktan sonra o parayı başkasına verir, isterse vermez. Kendisi bilir ama geri istiyorsa o para Allah'a verilen bir borç olamaz.

Ve gerçekten verdiği parayı istemeyen kişinin bereketi, beklemediği kadar kat kat artar. Bu, o paranın Allah'a verilen borç olduğunu göstermesi açısından önemli bir işarettir.

Benzer konular