Kalplerinde küfür yazılı olanlar, kalplerinde ekinnet olanlar mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Kalplerinde küfür yazılı olanlar, kalplerinde ekinnet olanlar mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kalplerinde küfür yazılı olanlar, kalplerinde ekinnet olanlar mıdır?

Sevgili kardeşim! İnsanlar kalplerinde ekinnet bulunanlar değildir. O kişinin kalbine ekinneti Allah koyar. Kendisine tebligat yapılır: "Ey azîz kardeşim! Allah’a ulaşmayı dile ve kendini kurtar. Eğer Allah’a ulaşmayı dilemezsen dalâlettesin, küfürdesin, gideceğin yer cehennem, Allah’ın kulu değilsin, şeytanın kulusun." Bunlar âyetlerle söylenir kişiye. Kişi bunun üzerine Allah’a ulaşmayı dilerse kurtuluşa ulaşır. Tebligat yapıldığında eğer bir kişi o tebligatla ilgilenmezse yani Allah’a ulaşmayı dilemezse, eğer irşad makamıyla bir kavgaya girmemişse, onu aşağılamamışsa, ona hakaret etmediyse, kötü davranmadıysa o zaman bu kişinin hassaları üzerine engel koyuyor Allahû Tealâ.    

O kişinin görme hassası Kur’ân-ı Kerim’de "basar" adını alıyor. Onun üzerine "gışavet" adlı bir perde çekiyor. O kişinin işitme hassasını (sem’î hassassını) mühürlüyor Allahû Tealâ ve o kişinin kalbine ekinnet koyuyor. İşte bir kişi davete muhatap olduğu zaman "Allah’a ulaşmayı dilemezsen şöyle şöyle olacaksın. Aman sevgili kardeşim! Kendini kurtar, Allah’a ulaşmayı dile!" tarzında bir ifadeye muhatap olan kişi, muhatap olmakta, böyle bir kavgası da yok ama ilgilenmemiş konuyla. O zaman onun kalbine mutlaka Allahû Tealâ ekinnet koyuyor. Ekinnet daha evvel yok. Eğer bu kişi Allah’a ulaşmayı dilememekle kalmayıp kavga etmişse, kötü sözler söylemişse bu daveti yapan kişiye, karşı çıkmışsa, onu engellemeye çalışmışsa o zaman Allahû Tealâ o kişinin hassalarını değil uzuvlarını kapatıyor. Gözlerinin üzerine "hicabı mesture" adlı bir perde çekiyor; o kişi irşad makamına baktığı zaman onu başka insanlardan ayırt edemiyor. O kişinin kulaklarına "vakra" isimli bir engel koyuyor; o kişi irşada müteallik söylenenleri anlamıyor, kulakları onu işitmiyor ve o kişinin kalbine Allahû Tealâ ekinnet koyuyor; sözlerin mânâsına kişi ulaşamasın diye, idrak edemesin diye. Eğer bir kişi sadece bunları yapmakla kalmayıp başka insanları da Allah’ın yolundan saptırmaya, Allah’a ulaşmayı dilemelerine mani olmaya çalışıyorsa, onların üzerinde 7 unsur birden teşekkül ediyor. Hem hassaların üzerine engeller hem uzuvların üzerine engeller hem de kalbine ekinnet (idrake mani olan müessese) koyuyor Allahû Tealâ. Allah razı olsun.

"Kalplerinde küfür yazılı olan kâfirler." diyor kardeşimiz. Bu, yanlış bir ifade. Kimsenin kalbinde başlangıçta küfür yazmaz. Ama kim Allah’a ulaşmayı diler de mürşidine ulaşırsa onun kalbine îmân yazılır. Bu kişi Allah’a ulaştıktan sonra şeytan onunla yeniden meşgul olmaya başlar. Çünkü Allah’ın koruyucu kalkanı kalkmıştır. Artık yoktur. Bu sebeple şeytan onu mutlaka düşürmeye çalışır, bulunduğu yerden. Bunu başarıp başaramaması çok önemli. Başarabilirse o kişiye Allahû Tealâ bir hak daha veriyor. Yeniden Allah’a ulaşmayı dilemesini, yeniden mürşidine ulaşmasını mümkün kılıyor Allahû Tealâ. Ama 2. defa ruhu Allah’a ulaştıktan sonra bu kişi gene şeytana uyup da Allahû Tealâ’nın yolundan ayrılırsa, düşerse o zaman Allahû Tealâ onun kalbine "küfür" kelimesini yazıyor ve kalbini mühürlüyor. 3. defa böyle bir yetkinin sahibi olamıyor insan. Kalbe küfür, o zaman yazılır. Başlangıçta hiç kimsenin kalbinde küfür yazmaz, "mü’min" kelimesi de yazmaz. Îmânı Allahû Tealâ,  sadece Allah’a ulaşmayı dileyen kişilerin, mürşidlerine ulaşıp da (Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşıp da) tâbiiyetleri anında koyar, Mucadele Sûresinin 22. âyeti kerimesi gereğince. Diyor ki Allahû Tealâ orada (Mucâdele-22’de):    

58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîratehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anhu, ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizballâhi humul muflihûn(muflihûne).
Allah’a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah’a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah’a ve O’nun Resûl’üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razı oldular. İşte onlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah’ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?


 "O kişinin kalbinin içine îmânı yazarız ve başının üzerine devrin imamının ruhunu göndeririz." Allah razı olsun.

Benzer konular