Zumer 54'e göre Îslâm olmak ancak Allah'a ulaşmayı dilemekle mümkündür diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm » Zumer 54'e göre Îslâm olmak ancak Allah'a ulaşmayı dilemekle mümkündür diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Zumer 54'e göre Îslâm olmak ancak Allah'a ulaşmayı dilemekle mümkündür diyebilir miyiz?

Allahû Tealâ Zumer Suresinin 54. âyet-i kerimesinde diyor ki:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.


“Allah’a yönel, Allah’a ulaşmayı dile ve O’na teslim ol (yani ruhunu da vechini de nefsini de ve iradeni de Allah’a teslim et) üzerine azap gelmeden evvel. Yoksa sonra yardım olunmazsın.”

Ve buna dayalı olarak sualini soruyor kardeşimiz, diyor ki:  “İnşaallah bu âyet-i kerimeye göre teslim olmak yani İslâm olmak ancak Allah’a yönelmek yani Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür diyebilir miyiz?”

Evet, ancak Allah'a ulaşmayı dilemek yani Allah'a yönelmekle İslâm olmak mümkündür; teslim olmak mümkündür. Ve Allah'a ulaşmayı dilemek, 1. teslimdir. Allahû Tealâ: “Kim Allah'a ulaşmayı dilerse onlar, teslim olanlardır.” diyor. Diledikleri anda ilk teslim tamamdır yani iradelerinin başlangıç kesiminde bir kısmı, Allahû Tealâ’ya teslim edilmiştir.

“Burada buyurulan yardımı açıklar mısınız?” diyor kardeşimiz.

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allah'ın yardımına dikkat edin; onları hem de cehennemden kurtaran mutlaka cennete ulaştıran bir yardım geliyor Allahû Tealâ’dan; Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesindeki yardım.

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


“Ey âmenû olanlar! Takva sahibi olun. Eğer âmenû olur ve böylece takva sahibi olursanız, Allah size furkanlar kılar ve günahlarınızı örter ve daha sonra da günahlarınızı mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir).” diyor Allahû Tealâ.

Günahların 7 tane furkanla örtülmesi de yardımdır. Bu, Allah'ın mutlak yardımıdır. Allah'a ulaşmayı dileyen herkes bu yardımı mutlaka alır. Mutlaka Allah'ın cennetine gidecek olan şartlara kavuşur.

Biliyorsunuz Mu’minûn-102 ve 103’e göre bir insanın Allah'ın cennetine veya cehenneme girebilmesi, götürülmesi, sürülmesi şarta bağlıdır; kazandığı derecelerin kaybettiği derecelerden fazla olması şartına.

Bu bapta muhtevaya baktığımız zaman ne görüyoruz sevgili kardeşlerim? Allahû Tealâ Mu’minûn-102’de diyor ki:

23/MU'MİNÛN-102: Fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).
O zaman kimin mizanı (sevap tartıları) ağır gelirse işte onlar, felâha erenlerdir.


“Kıyâmet günü mizanları kurarız. Kimin sevap tartıları günah tartılarından fazla olursa onların gidecekleri yer Allah'ın cennetidir.” diyor.
 
Mu’minûn-103’de bir sonraki âyet-i kerimede ise buyuruyor ki:

23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.


“Kimin de günahları sevaplarından fazlaysa o zaman onların gideceği yer cehennemdir. Onlar hüsranda olanlardır; ebediyyen cehennemde kalacaklardır.”    

Öyleyse bir kişinin cennete girebilmesi için mutlaka sevaplarının günahlarını aşması lâzımdır. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allahû Tealâ derhal müdahale ediyor o kişiye.    
 
1- Onun gözlerindeki hicab-ı mestureyi alıyor.
2- Görme hassasının üzerindeki gışaveti (mührü; perdeyi) açıyor.
3- Kulaklarındaki vakrayı alıyor.
4- İşitme hassasının mührünü açıyor.
5- Kalbinin mührünü açıyor.
6- Kalbindeki ekinneti alıyor.
7- Ve yerine ihbat koyuyor.

Bu 7 tane furkanı 5-6 dakika içinde veren Allahû Tealâ, buna mukabil her seferinde o kişinin günahlarının 1/7’i kadar sevabı, o kişinin amel defterindeki sevap hanesine yazdırıyor kiramen kâtibîn meleklerine. Kiramen kâtibîn melekleri, Allah'ın, “Günahları örteriz.” emrinin gereğini gerçekleştiriyorlar. Kişinin günahlarını örtüyorlar. Bu sebeple kişi, sevapları mutlaka günahlarından fazla olan birisi hüviyete ulaşıyor. Sevgili kardeşlerim, bu Allah'ın yardımıdır. Bitiyor mu? Hayır bitmiyor. Bundan sonra Allahû Tealâ kişiye ulaşıyor.

8- Kişinin kalbine ulaşıyor.
9- Kişinin kalbindeki nur kapısını Allah'a çeviriyor (Kişinin kalbini Allah'a çeviriyor).
10- Kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açıyor. O kişinin namazı, orucu, zikri, Allah'ın bütün ibadetlerini sevmesini temin ediyor Allahû Tealâ.
11- Böylece o kişi zikir yapıyor. Nefsinin kalbine %2 nur birikiyor.
12- Kişi huşûya ulaşıyor. Huşûya ulaştığı zaman Allah'tan mürşidini sormak yetkisinin sahibi oluyor.
13- Allahû Tealâ’nın yeni bir yardımı daha geliyor; o kişiye mürşidini de gösteriyor.

Mürşidine ulaştıktan sonra Allah'ın yardımları devam ediyor. Kalbinin içine Allah îmânı yazıyor kişinin. Kişinin başının üzerine devrin imamını Allah getiriyor.
Ve devrin imamının o kişinin ruhuna: “Senin yevm'et telâkın geldi. Allah'a dön.” emrini vermesi üzerine ruhun vücuttan ayrılmasını, Allahû Tealâ’nın devrin imamı olarak tayin ettiği kişinin ruhu gerçekleştiriyor.

Allahû Tealâ o güne kadar kişiye 1’e 10 verirken 1’e 100 vermeye başlıyor. Bu 1’e 100’ü 1’e 700’e kadar çoğaltacak olan gene Allah. Yetmez, o kişinin bütün günahlarını örten Allahû Tealâ, mürşidine ulaştığı zaman kişinin günahlarını bir de sevaba çeviriyor; Furkân Suresinin 70. âyet-i kerimesine göre.

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).


Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah'a sonsuz hamd ve şükrederiz ki Allahû Tealâ’dan hepiniz yardım alıyorsunuz; hepimiz yardım alıyoruz Allah'ın yolunda olduğumuz için. Başlangıçta Allah'a ulaşmayı dilediğimiz için buradayız. Öyleyse yardım; bu yardımlar dizisidir. Yetmez; Allahû Tealâ’nın asıl yardımı, Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişinin ruhunu Allah'a ulaştırmasına kadar, Allahû Tealâ’nın ona şeytanın musallat olmasına müsaade etmemesidir. Bu yardımların arasında en önemli olanı da budur. İblis ne yaparsa yapsın, o kişiyi Allah'ın yolundan ayıramaz.

O kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse Allah, onu koruyucu kalkanın içine alır. Ve mutlaka o kişinin ruhunu Kendisine ulaştırana kadar Allah'ın yardımları dizisi devam eder. Kişinin ruhu 7 tane gök katını aşar; Allah'ın Zat’ına ulaşır. O zaman koruyucu kalkan kalkar.

Öyleyse yardım müessesesi, 3. basamaktan başlayan 21. basamağa kadar devam eden bir yardımlar dizisidir. Kişiyi hidayete erdirir; 3. kat cennetin sahibi kılar.

Benzer konular