Beled Suresinin 10, 11, 12, 13. âyet-i kerimeleri ile İnsân Suresinin 3. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Beled Suresinin 10, 11, 12, 13. âyet-i kerimeleri ile İnsân Suresinin 3. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Beled Suresinin 10, 11, 12, 13. âyet-i kerimeleri ile İnsân Suresinin 3. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

Beled-10:

90/BELED-10: Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
Ve onu iki yola (gayy yolu ve hidayet yolu) ulaştırırız.


Beled-10’da: “Onu iki yola da iletiriz.” diyor. Fakat Beled-11’de:

90/BELED-11: Fe lâktehamel akabete.
Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı.


“Fakat o akabeti aşmaya (sarp yokuşu aşmaya) girişmedi.”

İkinci yol. Birincinin ötesi.

90/BELED-12: Ve mâ edrâke mâl akabetu.
Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?

90/BELED-13: Fekku rakabetin.
(Akabeyi aşmak) kölenin azadıdır.


“fekku rekabetin: O kölenin azadıdır. O rekabetin (kölenin) azadıdır.”

Ve İnsân Suresinin 3. âyet-i kerimesi:

76/İNSÂN (DEHR)-3: İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiran ve immâ kefûran.
Muhakkak ki Biz, onu (Allah’a ulaştıran) yola hidayet ettik. Fakat o, ya (Allah’a ulaşmayı diler) şükreden olur, ya da (Allah’a ulaşmayı dilemez) küfreden olur.


“Biz, muhakkak ki; onu (yani İnsanı) sebîle ulaştırırız. Ama dileyen şükredenlerden olur, dileyen küfredenlerden olur.” “Biz İnsanlara iki yola da ulaştırırız.” ifadesi hidayet yolundaki muhtevada iki yol ifade eder. Hidayet ile delâlet de iki yol ifade eder.

Bütün İnsanlar bir defa doğuşlarından itibaren dalâlettedir. Herkes dalâlettedir. Kim hidayeti dilerse yani Allah’a ulaşmayı dilerse o delâlet yolundan kendisini kurtarır (sebîli gayydan kendisini kurtarır). Ve Allah’ın yoluna girer (sebîli reşada girer). Sıratı Mustakîm’e ulaşır. Allah’a ulaşmayı dilediği andan itibaren kişi sebîli gaydan kurtarmıştır kendisini. Ve hidayet sebîli üzerinde Sıratı Mustakîm üzerindedir, sebîl üzerindedir, Allah’a ulaştıran yol üzerindedir.

Öyleyse Allahû Tealâ İnsanları iki yola da hidayet eder. Eğer bu ikisi açısından durumu değerlendiriyorsak sarp yokuş; ruhun Allah'a ulaştırmasıdır, fizik vücudun Allah'a teslimidir, özellikle nefsin Allah'a teslimidir. Asıl sarp yokuş odur. Nefsin Allah'a teslimi daimî zikiri gerektirir. Daimî zikir de kolay elde edilen bir sonuç değildir. Sarp yokuş nefsin Allah'a teslimidir. İradenin Allah'a teslimi onu mutlaka takip edecektir. Otomatik gerçekleşir. Ama sarp yokuş daimî zikre ulaşmaktır.

Şimdi gayy yoluyla, sebîli gayy ile sebîli reşad müessesesi; sebîli gayy ile Sıratı Mustakîm arasındaki ilişkiye baktığımız zaman Allah'ın yolunu kabul etmemiş olan İnsanların durumu ile Allah'a ulaşmayı dileyen İnsanların durumunu görüyoruz. Sarp yokuş bütün boyutlarıyla 4 tane teslimi gerçekleştirmektir. Ama diğer taraftan hidayet üzere olanlar için de bir kolayca aşılan bir merhale var. Bir de sarp yokuş var. Kolayca aşılan merhale; kim Allah'a ulaşmayı dilerse o kişinin kendisini zorlaması hiç gerekmez. Allah onu mutlaka Kendisine otomatik olarak ulaştırır. O kişiye bütün sevgileri Allah verir. Onu mutlaka Kendisine ulaştırır. Bu sarp yokuş değildir. Bu Allah'ın kolayca herkesi ulaştırdığı bir sonuçtur.

Öyleyse sarp yokuş ayrı bir müesseseyi ifade ediyor. Burada her iki açıdan da mümkün. Ruhun Allah'a ulaşmasına kadar geçen devre sarp yokuşu ifade etmez. Ama nefsin teslimini kapsayan müessese sarp yokuştur. O kölenin azadıdır. Nefsin Allah'a teslimidir ve iradenin Allah'a teslimidir. Ama iradenin Allah'a teslimi sarp yokuşu ifade etmez. Sarp yokuş kölenin Allah'a teslimidir. Yani İnsanın içinde bir rehine olan nefsin, nefsteki bütün afetler temizlenerek Allah'a teslim edilmesidir.

“Beled Suresinin 10, 11, 12, 13. âyetleri ile İnsân Suresinin 3. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?”

Evet, vardır. İkisinde de aynı sonucu görmek mümkün. Şükredenlerden olmak veya küfredenlerden olmak. Allahû Tealâ tarafından sebîle ulaştırılmak. İki yol ile İnsân Suresinin 3. âyet-i kerimesi ilişkili.

Benzer konular