Nahl-106 ile Rad-25 arasında bir ilişki var mıdır?

Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah’ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah’tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır.


men kefere billâhi min ba’di îmânihî: Kim îmânından sonra Allah’ı inkâr ederse.
illâ men ukrihe ve kalbuhu mutmainnun bil îmâni: Kalbi îmânla dolu iken ikrâr edilenler yani zorlanan kimseler hariç.
ve lâkin men şereha bil kufri sadran: Ve kim küfre göğsünü açarsa küfür için göğsünü yararsa.
fe aleyhim gadabun minallâh(minallâhi):  Allah'ın gazabı onun üzerinedir.
ve lehum azâbun azîm(azîmun): Onlara azîm bir azap vardır.

Öyleyse kişi var mü’min olmuş mutmainde olmuş, yani mürşidine ulaşmış tabiî olmuş ve göğsünden kalbine nur yolu açılmış, kalbine îmân yazılmış bir kişi. "Îmânından sonra kim" diyor Allahû Tealâ göğsünü küfre açarsa. Kalbi ne olmuştu o zaman? Göğsü yarılmıştı, göğsünden kalbine Kur’ân yolu açılmıştı ve oradan kalbine nurlar girmişti. O da mutmain olana kadar bu yolda yürümüştü. Ama burada îmânında hidayete erdikten sonra Allah’ı inkâr etmesi söz konusu kişinin ve böylece küfre göğüs açarak îmânından dönerse, Allah’ı inkâr ederse.

Ra'd-25:

Onlar, misaklerinden sonra (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini teslim edeceklerine dair ezelde Allah’a misak verdikten sonra) Allah’ın ahdini bozarlar (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim etmezler). Ve Allah’ın, O’na (Allah’a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler (ruhlarını Allah’a ulaştırmazlar). Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar (başka insanların da Sıratı Mustakîm’e ulaşmalarına mani oldukları için fesat çıkarırlar). Lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü (cehennem) onlar içindir.


vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıhi: Ve onlar ki, misaklerinden sonra O’na (Allah’a) misak vermelerinden sonra, Allah'ın ahdini naks ederse (bozarsa). Ruhunu da, vechini de, nefsini de, iradesi de Allah’a teslim etmezse.
ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale: Ve Allah’ın Allah’a ulaştırmasını emrettiği şeyi, Allah'ın, Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserse.
ve yufsidûne fîl ardı: Ve yeryüzünde fesat çıkarırsa.
ulâike lehumul la’netu: Onların üzerine lânet vardır.
ve lehum sûud dâr(dâri): Ve ne kötü bir yurt söz konusudur.

"Nahl-106 ile Ra'd-25 arasında bir ilişki var mıdır?"

Ra'd 25’te, Allah’a misak verdikten sonra ahdlerini (Allah’ın ahdini) bozanlar ve Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi Allah’a ulaştırmayanlar, kesenler. Bunlar yeminlerini de misaklerini de ahdlerini de yerine getirmezler. Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler. Vuslatı keserler (ruhu Allah’a ulaştırmazlar) ve başkalarını da ruhunu Allah’a ulaştırmaktan men ederler. Çünkü "Yeryüzünde fesat çıkarırlar." diyor Allahû Tealâ. Ve bu fesat çıkaranların Allah’ın lanetine muhatap olduklarını söylüyor Allahû Tealâ. İkisinin arasında bir ilişki olduğu kesin. Allah’a misak verdikten sonra, Allah’ın ahdini bozarlar. Ama bu ilişkide evveli ve sonrayı dizayn edersek, alırsak. Birincisinde îmânından sonra Allah’ı inkâr ederse ve küfre göğüs açarsa, hem de îmânla mutmain olmuş olduğu halde. Burada vuslata ulaştıktan sonra vuslattan dönenler var Nahl-106’da. Ra'd-25’te ise vuslata ulaşmadan Allah’ın vuslatını kesen ve başkalarında kestirenler var. İkisi arasında farklılık var ama ilişki de var.