Fıska 3 kere düşen kişiye Allah hidayet etmiyor. Mevlana "Bin kere tövbe etsen de yine gel." diyor. Açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Fıska 3 kere düşen kişiye Allah hidayet etmiyor. Mevlana "Bin kere tövbe etsen de yine gel." diyor. Açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Fıska 3 kere düşen kişiye Allah hidayet etmiyor. Mevlana "Bin kere tövbe etsen de yine gel." diyor. Açıklar mısınız?

Fıska 3 kere düşen kişiye Allah hidayet etmiyor. Peki, Mevlana “Bir kere tövbe etsen de yine gel” diyor. (Bin kere olacak o, bir kere değil, “Bin kere tövbe etsen de gene gel!” diyor.) Açıklamalarınız için Allah razı olsun.

Mevlâna’nın söylediği tövbe, o tövbe değil. Tâbiiyet tövbesi değil. Kişi “A” günahını işliyor, tövbe ediyor, Allahû Tealâ’ya “Bir daha işlemeyeceğim.” diye. Aynı günahı bir defa daha işliyor, bir defa daha işliyor, bir defa daha işliyor. Böyle tövbeleri bin defa kişi bozsa bile Mevlâna ona “Gene gel!” diyor. Neden? Acaba hiç düşündünüz mü neden? Cevabı son derece basit. Eğer o kişi Allah'a ruhunu ulaştırmayı dilerse onun bütün günahları örtülür. Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


“Kim Allah'a ulaşmayı dileyip de takva sahibi olursa (Allah'a inananlardan kim Allah'a ulaşmayı dileyip de takva sahibi olursa) Allah onun günahlarını örter. Sonra da sevaba çevirir.” diyor.

Öyleyse işte bu tâbî olma müessesesi, o kişinin günahlarının sevaba çevrilmesi noktasıdır. Allah'a ulaşmayı dileyen herkesin bütün günahları örtülür, günahları sıfır olur. Allah'a ulaşmayı diledikten sonra ertesi gün o kişi ölse, gideceği yer cehennem değildir. Çünkü bütün günahları örtülmüştür. Bunlar Kur'ân'ın Allahû Tealâ tarafından bize öğretilen incelikleri.

Sevgili kardeşlerim! Allah hepinizin kurtulmasını istiyor. Bu kadar kolay şartlar içinde Allahû Tealâ insanları Kur’ân-ı Kerim'iyle kurtaracağını garanti ediyor ama insanlar hâlâ incelemek gereğini duymuyorlar söylediğimiz şeyleri. Sadece bir dilek: Allah'a ruhunuzu ulaştırmayı dilemek! Bu dilek sizi takva sahibi yapar. Bu dilek sizi şirkten kurtarır. Bu dilek sizi küfürden kurtarır. Bu dilek sizi İslâm yapar. Bu dilek size herşeyi sağlar. Cenneti mutlak olarak sağlar. Bir tek dilek! Allahû Tealâ kalbinizden geçen böyle bir dileği görmek ister; kalbinizden olması şart.

Kalbinizden olmak ne demek; onu söyleyeyim: Peygamber Efendimiz (S.A.V) savaşa çıkıyor. Savaş bitiyor, geri dönüyor. Ve savaşa iştirak etmeyen münafıklardan birisi diyor ki: “Biz işte, eşlerimiz vardı, çocuklarımız vardı onları bırakıp savaşa gidemedik ama gelecek sefer mutlaka geleceğiz.” Allahû Tealâ Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e diyor ki: “O sana kalbinde olmayan bir şeyi söylüyor.”

48/FETİH-11: Se yekûlu lekel muhallefûne minel a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi şey’en in erâde bikum darran ev erâde bikum nef’â(nef’en), bel kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran).
Araplardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: “Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için Allah’tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden haberdardır.”


İşte sevgili kardeşlerim! Allah'a ulaşmayı dilerseniz, kalbinizden söylemek mecburiyetindesiniz. Haa, bir insan Allah'a ulaşmayı diledikten sonra gerçekten dileyip dilememiş mi nerden anlar? Çok basit. Eğer gerçekten kalbinden onu Allah'a söylemişse; o kişi namazlarını sevmiyorsa namaz kılmayı sevecektir, zikri sevmiyorsa zikri sevecektir, oruç tuttuğu zaman açlık hissediyorsa açlık hissetmeyecektir, ibadetlerin hepsi artık ona sadece zevk verecektir. İşte Allah'a ulaşmayı dileyenler, sizlere sesleniyorum! Ne oldu diledikten sonra? Birden bire dünya size çok güzel görünmeye başladı mı? Herşey size mutluluk vermeye başladı mı? Namazlarınızı zevk alarak kılıyor musunuz? Zikirlerinizi zevkle yapıyor musunuz? Eğer öyleyseniz, Allah'a ulaşmayı dilediniz ve hiç merak etmeyin 7-8 aylık bir süre içinde mutlaka ruhunuz Allah'a ulaşacaktır, mutlaka ulaşacaktır. Hiçbir kuvvet buna mâni olamaz, şeytan dâhil. Şeytanla bütün ilişkinizi Allahû Tealâ keser ve hangi şartların içinde olursanız olun ruhunuzu mutlaka Allah'a ulaştırmanızı sağlar. Mutlaka gerçekleştirir. Sözü oraya kadardır.

Allah'a ulaşmayı dilediğiniz an 1. kat cennetin sahibisiniz. Mürşidinize ulaşacaksınız, 14. basamakta. Siz isteyeceksiniz mürşidinizi Allah'tan, gösterecek, tâbî olacaksınız ve 2. kat cennetin sahibi olacaksınız. Ruhunuz o zaman sizden ayrılacak tâbiiyetinizle ve Allah'a ulaşacak. Söylediğimiz gibi bu noktadan itibaren 7-8 aylık bir olaydır ve ruhunuz Allah'a ulaştığı zaman 3. kat cennetin sahibi olacaksınız. Yetmez. Nefsinizin kalbindeki afetleri Allahû Tealâ büyük ölçüde alacak ve Allahû Tealâ bunları gerçekleştirecek.

Benzer konular