Ölmeden evvel ölmek ne demektir? Tevhid ilmi ne demektir? Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bahsettiği ilmi ledûn nedir? "Ben size şah damarınızdan daha yakınım." diyor Hz. Allah, bunu anlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Ölmeden evvel ölmek ne demektir? Tevhid ilmi ne demektir? Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bahsettiği ilmi ledûn nedir? "Ben size şah damarınızdan daha yakınım." diyor Hz. Allah, bunu anlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ölmeden evvel ölmek ne demektir? Tevhid ilmi ne demektir? Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bahsettiği ilmi ledûn nedir? "Ben size şah damarınızdan daha yakınım." diyor Hz. Allah, bunu anlatır mısınız?

“Ölmeden evvel ölmek ne demektir?” Peygamber Efendimiz (S.A.V) sahâbeye diyor ki: “Ey Sahâbe! Ölmeden evvel ölünüz ki Allah size 7 kat ihsanda bulunsun.” Ölmeden evvel ölmek! Öldükten sonra ne oluyor? Öldüğünüz zaman ruhunuz vücudunuzu terk etmek mecburiyetinde. Çünkü fizik vücud onun için sadece bir görüntü hüviyetinde oluyor. Sizden ayrılan ruhunuz Allah'a, Azrail (A.S)’ın takımı tarafından ulaştırılıyor. 7. gök katının Sidretül Münteha'sına kadar onlar götürüyorlar. Ordan sonra da ruh yalnız başına Allah'ın Zat'ına ulaşıyor. Bu, öldükten sonra ruhun Allah'a ulaşması. Öldükten sonra ruh mutlaka sahibi olan Allah'a geri döner. İşte Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sahâbeye, “Ölmeden evvel ölünüz ki Allah size 700 kat ni'met versin!” sözü buna dayalı. Kişi hayattayken Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah onun ruhunu mutlaka Kendisine ulaştıracaktır ama onun ruhu 1. gök katındayken o kişiye her 1 derecelik sevabı karşılığı 100 katını verir. 2. katta 200 katını, 3. katta 300 katını, 4. katta 400 katını, 5., 6., 7. katlarda 700 katını verir. İşte bu, ölmeden evvel ölmektir. Allah razı olsun.

“Tevhid ilmi ne demektir?” Tevhid; birlik demek, beraberlik demek. Tevhid, Hz. İbrâhîm (A.S)'in dîninin 3 temel esasından biridir. Vahdet, Allah'ın tekliğidir. Tevhid, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek toplumun adıdır. Bu tek topluma “Tevhid” diyor Allahû Tealâ. Tek toplumun sahip olduğu muhteva tevhidi ifade eder. Bu ilimde de Allah'a ulaşmayı dilemek temel hedefi teşkil eder.

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bahsettiği ilmi ledûn nedir?” Onun, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bahsettiği ilmi ledûn “gizli ilimler” demektir. Allah ile yakın ilişkiyi kuran kişi Allahû Tealâ tarafından mükâfatlandırılır, kalp gözü açılır. Kalp gözü açılınca önce 1. gök katını gösterir Allahû Tealâ. Sonra 2., 3., 4., 5., 6., 7. katlarını gösterecektir. 7 tane yer katını, 7 tane gök katını kişi ihlâs makamına ulaşıncaya kadar mutlaka görür. İşte ilmi ledûn bu başkalarının baş gözüyle göremediği şeylerin görüldüğü bir muhteva taşır. Aynı zamanda ilmi ledûn Allah'ın özel bir ilmidir ki onunla tayyi mekân yapılır. Onunla Allahû Tealâ kişiye çok şeyler öğretir. Tayyi mekân… Bir kişinin ruh tayyi mekânı, fizik vücut tayyi mekânı ve nefs tayyi mekânı diye 3 tayyi mekân kademesi vardır. Bunlardan nefs tayyi mekânı en basitidir. Her gece herkes bu tayyi mekânı gerçekleştirir ama bir ilim olarak tayyi mekânı Allahû Tealâ’nın öğretmesi çok farklı neticelere ulaştırır. Hz. Süleyman (A.S), Hz. Belkıs hakkında bir karara varmadan evvel diyor ki: “Kim bu tahtı (Hz. Belkıs’ın tahtını) bana getirebilir?” İfrit diyor ki: “Ben daha siz yerinizden kalkmadan onu getiririm.” Ama o sırada orda bulunan Allah'ın manevî ilmine sahip olan birisi de “Sen yere başını döndürdüğün anda ben onu oraya getiririm.” diyor. Hz. Süleyman (A.S) başını aşağı indirdiğinde bakıyor ki döşemenin üzerinde Belkıs’ın tahtı var. Bu ilmi ledûndur.

“Ben size şah damarınızdan daha yakınım diyor Allahû Tealâ, bunu anlatır mısınız?” diyor kardeşimiz.

50/KAF-16: Ve lekad halaknâl insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuhu, ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verîd(verîdi).
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.


Allahû Tealâ diyor ki: “Allah ilmiyle ve rahmetiyle herşeyi kuşatmıştır.”

40/MU'MİN-7: Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm(cahîmi).
Arşı tutan melekler ve onun etrafındaki kişi (devrin imamı), Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve O'na îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah'tan) mağfiret dilerler: “Rabbimiz, Sen herşeyi rahmetle (rahmetinle) ve ilimle (ilminle) kuşattın. Böylece (mürşidin önünde) tövbe edenleri ve Senin yoluna (Sıratı Mustakîm'e) tâbî olanları mağfiret et (günahlarını sevaba çevir). Onları cehennem azabından koru!”


Allahû Tealâ bizi de kuşatmıştır. Ve onun ilmi bizim sadece dışımızı değil, içimizi de kuşatmıştır. Bu sebeple, Allahû Tealâ bize bu manevî ilmi sebebiyle şah damarımızdan daha yakın. Herşeyimize vakıf. Düşünce sistemimizi her an bütünüyle bilir.

Benzer konular