Hacc-54’e göre âmenû olmak, sadece kuru kuruya îmân etmek ve Allah’a inanmak değildir, diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Hacc-54’e göre âmenû olmak, sadece kuru kuruya îmân etmek ve Allah’a inanmak değildir, diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hacc-54’e göre âmenû olmak, sadece kuru kuruya îmân etmek ve Allah’a inanmak değildir, diyebilir miyiz?

Hacc-54’te, Allahû Tealâ; “Muhakkak ki Allah, âmenû olanları mutlaka Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.” diyor.

Evet, Hacc-54’te Allahû Tealâ öyle söylüyor.

22/HACC-54: Ve li ya’lemellezîne ûtûl ilme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, Velî Resûl'ün, Nebî Resûl'ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O'na îmân etmeleri, onların kalplerinin O'nu (Allah'ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet edendir.


“innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm.” diyor.

Âmenû olanları Allahû Tealâ “le” kelimesini kullandığına göre “Mutlaka Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.” diyor

“Buna göre bu âyette geçen âmenû olmanın; Allah’a ulaşmayı dilemek olduğunu ve Sıratı Mustakîm’in; Allah’a ulaştıran yol olduğunu hamdolsun ki sizden öğrendik. (Evet.) Günümüzde insanların büyük bir çoğunluğunun; ‘Âmenû olduk, îmân ettik.’ dedikleri halde Sıratı Mustakîm’de olmadıklarını görüyoruz.”

Evet! “Âmenû olduk, îmân ettik.” diyorlar yani ama Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar. Dilemedikleri için Sıratı Mustakîm’de değiller.

Buna göre “Âmenû olmak, sadece kuru kuruya îmân etmek ve Allah’a inanmak değildir.” diyebilir miyiz?

Âmenû olmak, 2 istikamette de Kur’ân-ı Kerim’de kullanılmış. Onun için îmân 2’ye ayrılıyor:

1-“Hakiki îmân, îmân-ı hakiki.” diyor Allahû Tealâ.
2-“Îmân.” diyor.

“Âmenû olmak.” kelimesini hem 1.’si için hem 2.’si için kullanmış. Öyleyse her 2’si de geçerli. Bir inanmak var. Sadece inanç var. Bu, Allahû Tealâ’nın asıl îmânının dışında kalan bir olay. Hiç kimseyi Allah’ın cennetine götüremez.

Öyleyse kişiyi Allah’ın cennetine götürecek olan îmân; îmân-ı hakikidir, hakiki îmân, gerçek îmân. Sadece Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişinin îmânı, gerçek îmândır. İşte hem âmenû kelimesi hem mü’min kelimesi ikisi için de kullanılıyor. Ama âyet-i kerimenin sonradan gelen müştemilâtından (ondan sonraki ilâvelerinden) neticeye varacaksınız. Acaba hangi îmân kademesi o âyet-i kerimede yer almış?

İşte Allahû Tealâ Yûnus Suresi 63. âyet-i kerime:

10/YÛNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.


“ellezîne âmenû ve kânû yettekûn: Onlar, âmenû oldular ve takva sahibi oldukları için âmenû oldular.”

Öyleyse takva sahibi olmak, kurtuluşun başlangıç noktası! Bu âmenû olan kişi, mutlak olarak Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişidir. Dilemiştir ve öyle bir âmenû olma noktasına ulaşmıştır ama Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesinde: “Ey âmenû olanlar! Takva sahibi olun. Takva sahibi olun ki; Allahû Tealâ size furkanlar versin ve günahlarınızı örtsün, sonra da sevaba çevirsin (size mağfiret etsin.)” diyor Allahû Tealâ.

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


Öyleyse kişi âmenû yani inanıyor Allahû Tealâ’ya ama takva sahibi olmamış. Gideceği yer cehennem! İşte âyet-i kerime açık ve kesin bir şekilde, âmenû olan ama takva sahibi olmayan birisinden bahsediyor. İşte bu, takva sahibi olduğu takdirde ne olacağı da başlangıç olarak verildiği için yani ondan evvel kişinin gideceği yer mutlaka cehennem olduğu için, buradaki âmenû olma keyfiyeti, sadece Allah’a inanmayı içeriyor. Onun ötesi burada mevcut değil, sevgili kardeşlerim.

Hacc-54’te; âmenû olanlar, Allah’a ulaşmayı dileyenler. Öyleyse âmenû olmak:

1- Kuru kuruya Allah’a îmân etmek, inanmaktır.
2- İnandıktan sonra, Allah’a ulaşmayı dilemektir.

Birinciler; mü’minlerdir. Allah’a ulaşmayı dileyenler, hakiki mü’minlerdir. Allahû Tealâ onlara; “Hakiki mü’min, Hakk mü’minler.” diyor. Hakk mü’min; hakiki mü’mindir. Kur’ân-ı kerim’de; “Hakk mü’min.” olarak geçiyor.

Benzer konular