Tasavvufa girildiğinde yaşanan heyecanın sonradan yaşamamasının sebebi nedir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Tasavvufa girildiğinde yaşanan heyecanın sonradan yaşamamasının sebebi nedir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Tasavvufa girildiğinde yaşanan heyecanın sonradan yaşamamasının sebebi nedir?

Devamlı dergâha gelen ve sohbetlerinizi dinleyip ve tezekkür eden kardeşlerimiz ile gene arada bir gelen ve tezekküre katılmayan, sohbet ortamından erken ayrılan kardeşlerimiz, her iki grup da aramızda. Her iki grubun akıllarının şuurlanması bakımından ve Allah yolunda ilerleme bakımından bir fark söz konusu. Yani taraflardan bir tanesi sohbetlere geliyor, tezekküre iştirak ediyor, katılıyor tezekkür ediyor. Konuşma söz sırası kendisine gelince konuşuyor. Mânâya varmış kendisini bağlamış Allah'ın yoluna. Diğerleri de tezekküre katılmıyor ve sohbet ortamından erkenden ayrılıyor. Dergâha gelmeyen kardeşlerimize ziyadesiyle ilgi ve sevgiyle davranıldığı halde ve onlar davet edildiği halde onların gelmeyişlerindeki bu isteksizlik nasıl açıklanabilir?

Başlangıçlarındaki heyecanı yaşamadıklarını söylüyorlar. O zaman neden aynı heyecanı aramıyorlar?

Sevgili kardeşlerim! Bu neden çok açık bir şekilde ortadadır. Neden öyle? Biliyorsunuz ki; Allahû Tealâ birinci etapta tevekkül aramaz. Herkesi tevekkül sahibi kılar. Yani kim Allah'a ulaşmayı dilerse dilediği andan itibaren o kişi Allahû Tealâ’nın iradesine bağlanmıştır. Ruhu Allah'a teslim edildiği noktaya kadar Allah onu mutlaka ulaştıracaktır. Öyleyse bu kardeşlerimiz Allah'a ulaşmayı diledikleri zaman Allah onları büyük zevklerin içine aldı. Allah'a ulaşmayı dileyen herkesi Allah, 7 tane gök katlarını aşarak ruhlarını Kendisine ulaştırır. Ulaştırana kadar da onlar büyük mutluluk yaşarlar.

İşte konu vuslattan sonra önem taşır. Aynı heyecanı vuslattan sonra devam ettirebilenler zikirlerini 33.000’de bırakmayıp artırabilenlerdir. Artırdıkça hedefe yürürler. Şeytanın telkinleri onları hiç alâkadar etmez. Onlar zikirlerini giderek artıracaklardır. Fizik vücutlarını teslim edeceklerdir, ruhlarından sonra. Daha sonra nefslerini teslim edeceklerdir. Sonuca doğru yürüyeceklerdir.

Öyleyse sevgili öğrenciler, izleyenler, dinleyenler, sevgili kardeşlerim! Allah'a ulaşmayı dileyen herkesi Allah mutlaka Kendisine ulaştırır. O kişi ruhunu Allah'a ulaştırmamıştır. Allah onların ruhunu Kendisine ulaştırmıştır. Ama böyle bir durumda ruhun Allah'a teslim olduğu noktaya kadar Allah'ın iradesi, o kişinin iradesini kontrolü altında tutar. Teslim ile beraber irade serbest bırakılır. Artık Allah'ın iradesi o kişiye hüküm ferma değildir. Bu noktadan itibaren kişi, tevekkülü varsa iradesini artıracaktır. Fizik vücudunu da Allah'a teslim edecektir. Eğer tevekkülü yoksa o zaman bu konuda bir gayretin sahibi olmuyor insanlar. Evvelâ bir süre aynı seviyede devam ediyorlar 33.000 zikirde. Sonra zikirleri düşmeye başlıyor. Sonra yavaş yavaş dünya ağırlık kazanıyor.

İşte Denizli’deki Doğan’ın söylediği, kardeşlerimizin durumu da ne yazık ki böyle. Tezekküre katılmayan, kendilerini adım adım dünyaya kaptıran kardeşlerimiz manevî yoldan adım adım çekiliyorlar. Bu çekilme onları fıska düşürmez. Fısk çok sonraki bir olaydır. Kesin işaretler taşır. Ama adım adım Allah'a olan liyakatleri azalır ve Allahû Tealâ onlara daha az nur verir. Onların eğer görüş açıları, davranış biçimleri, talepleri Allah'ın istikametinde olursa ki; her zaman başlayabilir bu. O zaman bu kardeşlerimizin de sohbetlere katılmalarında konuşmadan pay almaları, tezekkürde onların da söz sahibi olmaları söz konusu olacaktır. Tabiî bu arada kardeşlerimizin onlara; onlara yaralılar diyelim. Yara almışlardır kardeşlerimiz dünyaya dönük görüşleri sebebiyle, yaralarını saralım beraberce. Onları daha güzele ulaştırmak için daha çok zikre ulaştırmaya çalışalım.

“Aynı heyecanı neden aramıyorlar?”

Aramaları için onlara kucak açalım. Böyle olan kardeşlerimizde ilerleme değil gerileme var sevgili kardeşlerim. Zikirleri artmıyor, azalıyor. Bir gün zikirden tamamen vazgeçerlerse o zaman tehlike söz konusu olur. İnşaallah öyle bir duruma Denizli’deki kardeşlerimizden hiç kimse düşmez. Hepsi için dua ederiz.

Benzer konular