Bazı âyet-i kerimelerde resûl diye nebî resûllerden, bazısında ise resûl diye irşad ile görevli kılınmış mürşidlerden bahsediliyor. Bunu nasıl ayırt edebiliriz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Bazı âyet-i kerimelerde resûl diye nebî resûllerden, bazısında ise resûl diye irşad ile görevli kılınmış mürşidlerden bahsediliyor. Bunu nasıl ayırt edebiliriz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bazı âyet-i kerimelerde resûl diye nebî resûllerden, bazısında ise resûl diye irşad ile görevli kılınmış mürşidlerden bahsediliyor. Bunu nasıl ayırt edebiliriz?

Bazı âyet-i kerimelerde resûl adıyla nebî resûllerden bahsedildiği doğru. Meselâ Bakara Suresinin 151. âyet-i kerimesinde:

2/BAKARA-150: Ve min haysu haracte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellû vucûhekum şatrahu li ellâ yekûne lin nâsi aleykum huccetun, illâllezîne zalemû minhum fe lâ tahşevhum vahşevnî ve li utimme ni’metî aleykum ve leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Nereden çıkarsan çık, bundan sonra (namazda) vechini (yüzünü) Mescid-i Haram yönüne çevir. Ve nerede olursanız olun, yüzlerinizi o yöne çevirin ki, insanların sizin aleyhinizde (kullanabilecekleri) delil olmasın. Onlardan zulmedenler hariç, artık onlardan korkmayın. Ben'den (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından) korkun ki, sizin üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz.

2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).
Nitekim size, aranızda (görev yapmak üzere), sizden (kendinizden) bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi) tezkiye (ve tasfiye) etsin, size Kitap’ı (Kurânı Kerim’i) ve hikmeti öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.


Allahû Tealâ: “Tıpkı O’nun gibi.” diyor, bir evvelki âyet-i kerimedeki gibi. “Size de sizin aranızdan birini bir Resûl olarak gönderdik.” diyor. Bu Resûl peygamberdir, Peygamber Efendimiz (S.A.V). Burada bir peygamber resûl diyor. Ama Mu’minun Suresinin 44. âyet-i kerimesinde:

23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.


"Biz bütün kavimlere resûl göndeririz." diyor. "Hangi kavme resûl gönderdiysek, bütün kavimler o resûlleri yalanladılar, inkâr ettiler." diyor. Burada da velî resûller var. Bunlar peygamber olmayan resûller. Peygamber resûller, nebî resûller; peygamber olmayanlar velî resûller. Peygamberlerin yaşadığı devirde de, her kavimde velî resûller gene vardı.

"Resûl diye irşad ile görevli kılınmış mürşidlerden bahsediliyor." Doğru, velîlerden bahsediliyor; ama o da resûl, yani risaletle görevli. Nebî resûl de risaletle görevli, velî resûl de risaletle görevli. Ama nebî resûllere Allahû Tealâ şeriat kitabı indirir, onlar peygamberlerdir. Ve o peygamberlerin yaşadığı devrede de kendi milletinin dışındaki bütün milletlerde resûl yaşamaya devam eder. Diğerlerindekilerin hepsi velî resûllerdir. Ama peygamber söz konusuysa, o peygamber nebî resûldür. 1400 seneden beri artık nebî resûl yok. Son nebî resûl Peygamber Efendimiz (S.A.V)’di. Her ülkede irşadla görevli kılınan resûller, bu resûller mürşid resûllerdir, velî resûllerdir.

Benzer konular