Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Allah'a ulaşmayı dilemekle ilgili hadîsleri var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Allah'a ulaşmayı dilemekle ilgili hadîsleri var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Allah'a ulaşmayı dilemekle ilgili hadîsleri var mı?

Ben arkadaşlarıma “Allah'a ulaşmayı dilemekten” bahsediyorum. Onlar; “Bundan önce birçok âlim geldi, neden ruhun Allah'a ulaşmasından bahsetmediler?” diyorlar.

Çünkü öğrendikleri ilim, insanların öğrendiği ilim (insanların birbirinden öğrendiği ilim) Kur'ân ilmi değil. Kur'ân’a baksalardı, Kur'ân’ın aslında bunları açık bir şekilde emrettiğini göreceklerdi.

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in neden böyle bir hadisi yok?”

Olmaz mı? Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bu konudaki hadisi var. Hidayete ermek, açık bir şekilde emredilmiş herkese, Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından. Ayrıca bizim geleceğimiz de O’nun tarafından açıklanmış. “Benden sonra, peygamber gelmeyecek.” diyor. “Benden sonra, imamlar gelecek.” diyor. “Onlara tâbî olmayan, cahiliyet adetleri üzere ölür.” diyor. “Benden sonra peygamberler gelmeyecek, sizlere ruh verenler gelecek.” diyor. Yani? “Ruhunuzu Allah'a ulaştıracak olanlar gelecek.”diyor. Onlara tâbî olun.” diyor Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve açık bir şekilde, “Allah'a ulaşmayı dilemeyi” emretmiş.

Allah'a ulaşmak, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in temel emri. “Hidayete ermek” tarzında ifade ediliyor. Ruhun “seyr-i sülûk” adlı bir yolculukla vücuttan ayrılarak, Allah'ın Zat’ına ulaşması.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in en büyük faktörü, hidayet idi. Bütün sahâbeyi hidayete erdirdi ve bütün sahâbenin, Allah'a ulaşmayı dilediklerini biliyoruz. Kur'ân-ı Kerim bunu açıkça söylüyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in söylememesi mümkün değil. Peygamber Efendimiz (S.A.V) başta olmak üzere, bütün sahâbe hidayete ermişler.

Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).


“Onlar, sözü dinlerler –sahâbeden bahsediyor– sözün ahsen olanına tâbî olurlar. Onlar, hidayete erdiler.” diyor.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) onlara söylemeseydi bunu: “Hidayete ermek için Allah'a ulaşmayı dilemek lâzım. Sonra, bana tâbî olacaksınız.” demeseydi, onlar ne Allah'a ulaşmayı dilerlerdi ne Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olurlardı ne de ruhlarını Allah'a ulaştırabilirlerdi. Ama hem dilemişler hepsi. Zumer Suresinin 17. âyet-i kerimesi; bütün sahabenin, Allah'a ulaşmayı dilediklerini söylüyor.

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi. Bir sonraki âyet-i kerime; bütün sahâbenin hidayete erdiğini de söylüyor. Öyleyse açık bir şekilde, Kur'ân-ı Kerim her şeyi ifade etmiştir.

“Peygamber Efendimizin (S.A.V)’in neden böyle bir hadisi yok?” diyorlar. (Doğru değiller, var.) “Hadis istiyorlar. Bizim gösterdiğimiz âyetlerden farklı mânâlar çıkartıyorlar.”

Çıkartabilirler. İncelemek gereğini duyabilseler, inceleseler, bütün söylenenlerin Kur'ân âyetleri olduğunu görecekler. Siz bu konuda tartışmaya girmeyin. Bu işi çok daha iyi bilen başka kardeşlerimiz devreye girsinler. Onlarla dostça konuşmalar yapsınlar. Bu konuşmalar bu güne kadar binlerce kardeşimizi aramıza kattı. Çünkü Kur'ân âyetlerini gördükleri zaman: “Gerçekten buymuş gerçek. Biz yanlış biliyormuşuz.” demek büyüklüğünü de gösterdiler.

Benzer konular