Bakara-208 ile Nisâ 58 arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz? Bu âyet-i kerimelerin Îslâm’ın 7 safhasını ve 4 teslimi içerdiğini söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Bakara-208 ile Nisâ 58 arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz? Bu âyet-i kerimelerin Îslâm’ın 7 safhasını ve 4 teslimi içerdiğini söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara-208 ile Nisâ 58 arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz? Bu âyet-i kerimelerin Îslâm’ın 7 safhasını ve 4 teslimi içerdiğini söyleyebilir miyiz?

Bakara-208:

2/BAKARA-208: Yâ eyyuhâllezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten), ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey âmenû olanlar! Hepiniz silm’e dahil olun (Allah’a teslim olun)! Ve şeytanın adımlarına tâbî olmayın. Muhakkak ki o, size apaçık düşmandır.


“yâ eyyuhellezîne âmenûdhulû fîs silmi kâffeh(kâffeten): Ey âmenû olanlar! Hepiniz birden SİLM’e girin. Yani hepiniz Allah'a teslim olun.”

Âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir. Teslim keyfiyeti adım adım gerçekleşecektir. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimi. Bu teslimleri en güzel şekilde anlatan âyet-i kerime Zumer-54’tür. Allahû Tealâ diyor ki:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.


“ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu: Üzerinize azap gelmeden önce Allah'a yönelin! Ve O’na teslim olun. Ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de Allah'a teslim edin. Yoksa sonra yardım olunmazsınız." diyor Allahû Tealâ.

Bu âyette de açıkça Allahû Tealâ:

“Hepiniz Allah’a teslim olma dairesi içine girin (SİLM içine girin).
ve lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni): Ve şeytanın adımlarına tâbî olmayın.
innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun):  O, size apaçık bir düşmandır.”

Burada Nûr Suresinin 21. âyet-i kerimesi de aklınıza gelmeli. Ne diyordu Allahû Tealâ orada: Nûr-21:

24/NÛR-21: Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), ve men yettebi’ hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker(munkeri) ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî’un alîm(alîmun).
Ey âmenû olanlar, şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Ve kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o taktirde (şeytanın adımlarına uyduğu taktirde) muhakkak ki o (şeytan), fuhşu (her çeşit kötülüğü) ve münkeri (inkârı ve Allah’ın yasak ettiklerini) emreder. Ve eğer Allah’ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerleşmeseydi), içinizden hiçbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi. Lâkin Allah, dilediğinin nefsini tezkiye eder. Ve Allah, Sem’î’dir (en iyi işitendir) Alîm’dir (en iyi bilendir).


“lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni): Şeytanın adımlarına sakın tâbî olmayın.”
Diyor ki: “Kim şeytanın adımlarına tâbî olursa onlar münkerle ve fuhuşla emrolunurlar. Eğer Allah'ın rahmeti ve fazlı üzerinize olmazsa içinizden hiçbiriniz nefsinizi tezkiye edemezsiniz.”

İşte şeytanın adımlarına tâbî olmanın kurtuluş noktası Allah'a ulaşmayı dilemektir. Bu noktadan sonraki noktada ise irşad makamına ulaşacaksınız. Tâbiiyetinizle beraber rahmetin ve fazlın üzerinize olduğunu göreceksiniz. Zikrinizle beraber nefsinizin kalbi evvelâ %2 rahmet, ondan sonra da %7 %7 fazılları almaya başlayacaktır. Her %7’de de ruhunuz Allah'a doğru bir gök katı yükselecektir. Nisâ-58’e bakıyoruz şimdi:

4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.


“innallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ: Allah, emanetleri onların ehline teslim etmenizi (tevdi etmenizi) emreder.
ve izâ hakemtum beynen nâsi: İnsanların arasında hakemlik yaptığınız zaman.
en tahkumû bil adl(adli): Adaletle hükmetin. Hükmetmenizi emreder (1. cümleye bağlı).
innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî): Allah, size bununla ne güzel öğüt veriyor. Yani bir ni’met vermiş oluyor bu öğüdüyle size.  
innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran): Allah, muhakkak ki işiten ve görendir.”

Nisâ-58 ile Bakara-208 arasında kesin bir ilişki var.

Her emanet, onun teslimiyle sonuca gider. Her emaneti onun gerçek sahibi olan Allah'a teslim etmekle mükellefsiniz. Ama 1. emanetten sonra diğerleri emanet haline gelirler. Aslında hepsi de netice itibariyle emanettirler. Ruhunuz da vechiniz de nefsiniz de iradeniz de, hepsi emanettir. 

Benzer konular