A’râf Suresinin 40. âyet-i kerimesi ve Mu’minûn Suresinin 44. âyetlerini bize açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » A’râf Suresinin 40. âyet-i kerimesi ve Mu’minûn Suresinin 44. âyetlerini bize açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

A’râf Suresinin 40. âyet-i kerimesi ve Mu’minûn Suresinin 44. âyetlerini bize açıklar mısınız?

Açıklayalım inşaallah.

“Sizi çook seviyoruz. Ayrıca ailem ve torunlarım için, bütün kardeşlerim için dua buyurur musunuz? Allah razı olsun. Es selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu!” diyor ama bizim sözümüz daha bitmedi. A’râf-40:

7/A'RÂF-40: İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn(mucrimîne).
Muhakkak ki âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler; onlara gök kapıları açılmaz (ruhlarını hayatta iken Allah’a ulaştıramazlar). Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız.


innellezîne kezzebû bi âyâtinâ: Onlar ki; âyetlerimizi tekzip ederler, yalanlarlar.
vestekberû anhâ: Ve o yaptıklarıyla da kibirlenirler (âyetleri yalanlamaktan).
lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi: Onlara göklerin kapıları açılmaz.
ve lâ yedhulûnel cennete: Ve onlar cennete giremezler.
hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât: Deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar (geçmedikçe).
ve kezâlike neczîl mucrimîn: Ve işte böylece mücrimleri, suçluları cezalandırırız.

Mu’minûn-44:

23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.


summe erselnâ rusulenâ tetrâ: Sonra resûllerimizi birbiri arkasından (ardı arası kesilmeksizin) gönderdik.
kullemâ câe ummeten resûluhâ: Herbirine resûllerimiz geldiği zaman,
kezzebûhu: Onu (resûlümüzü) tekzib ettiler (yalanladılar).
fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan: Ve Biz de onları efsane kıldık.
ve cealnâhum ehâdîs: Onlar böylece efsane oldular.
fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn: Mü’min olmayan bir kavim uzak olsun.”

Diyor Allahû Tealâ. Görülüyor ki; Allah’ın resûlleri birbirinin ardından geliyor. Dünyada hiçbir devrede resûlsüz bir devre olmadı. Kıyâmete kadar da olmayacak. Şu anda da bütün ülkelerde o ülkelerin resûlleri yaşıyor.

Benzer konular