4/NİSÂ-165: Rusulen mubeşşirîne ve munzirîne li ellâ yekûne lin nâsi alâllâhi huccetun ba’der rusul(rusuli). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
(Onlar) müjdeleyici ve uyarıcı resûllerdir ki, insanların, resûllerden sonra Allah’a karşı (bizi uyaran ve müjdeleyen bir resûl gelmedi diye) hüccetleri (delilleri) olmasın. Ve Allah, Azîz’dir, Hakîm’dir.
Bakınız burada Allahû Tealâ, “Resûller ki onlar, hem müjdelerler hem de inzar ederler (uyarırlar).” diyor. Yani resûller, hem müjdelerler hem de inzar ederler (uyarırlar).
li ellâ yekûne lin nâsi alâllâhi huccetun: İnsanlar için Allah’a karşı resûllerden sonra hüccetleri olmasın diye.
Öyleyse burada hem “Resûller göndeririz, hem de resûllerden sonra Allah’a karşı hüccetleri olmasın diye.” diyor. Demek ki imkânsız birşey, kıyamete kadar hep resûl gelecek ki, resûllerden sonra hücceti olması mümkün olmasın diye. Kıyamete kadar hep Resûl gelecek ki insanlar, “Bize Resûl gelmedi, biz de sana ulaşmayı dilemedik.” diyemesinler diye diyor Allahû Tealâ.
Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra da resûllerin geleceğine Nisâ Suresinin 165. âyet-i kerimesi kesin bir işarettir.