Beled-10:
90/BELED-10: Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
Ve onu iki yola (gayy yolu ve hidayet yolu) ulaştırırız.
90/BELED-11: Fe lâktehamel akabete.
Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı.
Beled-12:
90/BELED-12: Ve mâ edrâke mâl akabetu.
Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
Beled-13:
90/BELED-12: Ve mâ edrâke mâl akabetu.
Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
“O, kölenin azadıdır.”
Burada dik yokuştan bahsediyor Allahû Tealâ. Nisâ-58’e bakıyoruz:
4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.
“Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. Emaneti demiyor, emanetleri. Ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi onların sahibi olan Allah’a teslim etmenizi emreder.” Sonrası: “İnsanlar arasında hakemlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Muhakkak ki Allah, işiten ve görendir.”
Öyleyse burada sarp yokuşun aşılması, sadece ruhun teslimini ifade etmez. Ruhun, vechin, nefsin ve özellikle iradenin teslimi. Sarp yokuş o. Kölenin azadı, iradenin azadı. İradenin bizden ayrılıp Allahû Tealâ’ya bizim tarafımızdan irademizin azad edilmesi (serbest bırakılması) Allah’ın iradesine bağlanması.
Öyleyse Beled Suresinin 10, 11, 12 ve 13. âyetleri Nisâ-58’in bütününü kaplıyor. Ruhun da, vechin de, nefsin de, iradenin de azat edilmesini ifade ediyor. İlişkisi olmasının ötesinde İkisi de aynı şeyi söylüyor.