Mâide Suresinin 44. âyet-i kerimesinde geçen, "Kendileri teslim olmuş peygamberler, yani (Hakk’a teslim olmuş peygamberler) yahudilere onunla hükmeder." cümlesindeki, "onunla" kelimesi ile Allah Tevrat’ı mı kastetmektedir? Eğer öyle ise birden fazla nebînin aynı kitapla hükmetmesini açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Mâide Suresinin 44. âyet-i kerimesinde geçen, "Kendileri teslim olmuş peygamberler, yani (Hakk’a teslim olmuş peygamberler) yahudilere onunla hükmeder." cümlesindeki, "onunla" kelimesi ile Allah Tevrat’ı mı kastetmektedir? Eğer öyle ise birden fazla nebînin aynı kitapla hükmetmesini açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mâide Suresinin 44. âyet-i kerimesinde geçen, "Kendileri teslim olmuş peygamberler, yani (Hakk’a teslim olmuş peygamberler) yahudilere onunla hükmeder." cümlesindeki, "onunla" kelimesi ile Allah Tevrat’ı mı kastetmektedir? Eğer öyle ise birden fazla nebînin aynı kitapla hükmetmesini açıklar mısınız?

Mâide 44:
 
5/MÂİDE-44: İnnâ enzelnât tevrâte fîhâ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihân nebiyyûnellezîne eslemû lillezîne hâdû ver rabbâniyyûne vel ahbâru bimâstuhfizû min kitâbillâhi ve kânû aleyhi şuhedâe, fe lâ tahşevûn nâse vahşevni ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlâ(kalîlen) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul kâfirûn(kâfirûne).
Muhakkak ki Tevrat’ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Kendileri (Hakk’a) teslim olmuş peygamberler, yahudilere, onunla hükmeder. Rabbanîler (kendilerini Rabb’lerine adamış olanlar) ve Ahbar olanlar da (zahidler, yahudi âlimler, hahamlar) Allah’ın Kitab’ından korumakla görevli oldukları ile hüküm verirler ve onlar, onun üzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Ben’den korkun ve Benim âyetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim, Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar kâfirlerdir.


Diyor ki Allahû Tealâ: “Muhakkak ki, Tevrat’ı Biz indirdik. Onda bir hidayet ve nur vardır.” Allahû Tealâ, Kur’ân-ı Kerim için de öyle söylüyor: “Kur’ân-ı Kerim bir nurdur, bir hidayettir.” diyor. Allahû Tealâ İncil için de böyle söylüyor. “İncil bir nurdur ve hidayettir.” diyor.

“Kendileri Hakk’a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi.” Burada peygamberler ifadesi var. Çoğul kullanmış Allahû Tealâ. Rabbaniyyûn; kendilerini Rab’lerine adamış olanlar ve ahbar (zahidler, âlimler, üst seviye ermişler) de Allah’ın Kitap’ından korumakla görevli oldukları ile hüküm verirler. Yani, oradaki hükümleri Allah’ın Kitap’ını korumakla mükelleftirler ve ona göre hüküm verirler. Ve de onlar onun üzerine şahitler oldular. Yani Tevrat’ın üzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun ve  Benim âyetlerimi az bir değere satmayın. Ve  kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar, onlar kâfirlerdir."  

Şimdi kardeşimiz soruyor: "Maide-44’de geçen, “Kendileri Hakka teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmeder.” cümlesindeki, “onunla” kelimesi ile Allah Tevrat’ı mı kastetmektedir?" Evet, Tevrat’ı mı kastetmektedir.

"Eğer öyle ise birden fazla nebînin aynı kitapta hükmetmesini açıklar mısınız?"    
     
Allahû Tealâ: “Nebîlere onunla hükmetmeleri için şeriat kitapları indiririz.” diyor. Burada Hz. Musa’dan, Hz. İsa’ya kadar geçen devrede bir çok peygamber söz konusu. Birisi Hz. İlyas (A.S). Şimdi İlyas (A.S) için Kur’ân-ı Kerim’e bakıyoruz; İlyas (A.S)’ın resûl olduğundan bahsediyor Allahû Tealâ. Fakat hükmettiği kitap gene Tevrat. Çünkü, Tevrat’tan başka bir şeriat kitabı Hz. İsa’ya kadar inmedi. Saffat-123’te Allahû Tealâ: “Gerçekten  İlyas (A.S) resûllerdendi.” diyor.

37/SÂFFÂT-123: Ve inne ilyâse le minel murselîn(murselîne).
Ve muhakkak ki İlyas (A.S), mutlaka gönderilen (resûl)lerdendir.


Sonra Zülkif (A.S) geliyor. Ama onun nebî veya resûl olduğuna dair bir işaret yok. Ama Allahû Tealâ, “Allah bütün nebîlerine mutlaka şeriat kitabı indirir.” diye bir âyet de indirmemiş. “Nebîlerine şeriat kitabı verir ki onunla hükmetsinler diye.” diyor. Ama hangi nebîlerine vereceğine konusunda bir işaret yok. Bu konudaki yazılan kitaplar Hz. İlyas’ın da, Hz. Zülkif’in de, Hz. Davud’un da peygamber olduğundan, nebî olduğundan bahsediyor. Biz Kur’ân’ı gözden geçirdiğimiz zaman bu konuda bir işaret bulamadık. Ama İlyas (A.S), Zülkif (A.S), Davud (A.S), Süleyman (A.S), Yunus (A.S), Zekeriya (A.S) ve  Yahya (A.S)’ımı tespit ettik,  Hz. Musa (A.S)’la Hz.İsa (A.S) arasında. Şimdi bakıyoruz, Hz. İlyas (A.S) hakkında ve  Hz. Zülkif (A.S) hakkında, onların nebî olduğuna dair bir işaret gelmemiş. Ama onların da  kendilerine kitap verilmeyen nebîler olması lâzım bunlarında. Çünkü Allahû Tealâ açıkça nebîlerden bahsediyor. Hz. Musa’ya indirilen Tevrat’la hükmeden nebîlerden bahsediyor. Demek ki onlara ayrı bir şeriat kitabı indirilmemiş. Davud (A.S), onun da nebî veya resûl olduğu konusunda bir işaret arıyoruz. Bakıyoruz ki o bir melik yani hükmetmek mevkiinde. Bakara-246’da Allahû Tealâ:

2/BAKARA-246: E lem tera ilel melei min benî isrâîle min ba’di mûsâ, iz kâlû li nebiyyin lehumub’as lenâ meliken nukâtil fî sebîlillâh(sebîlillâhi), kâle hel aseytum in kutibe aleykumul kıtâlu ellâ tukâtil(tukâtilû), kâlû ve mâ lenâ ellâ nukâtile fî sebîlillâhi ve kad uhricnâ min diyârinâ ve ebnâinâ fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu tevellev illâ kalîlen minhum vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne).
Hz. Musa’dan sonra, İsrailoğulları’ndan ileri gelenleri görmedin mi? Kendi peygamberlerine: “Bizim için bir melik beas et (görevlendir) de Allah’ın yolunda savaşalım.” demişlerdi. (O Peygamber de) dedi ki: “Eğer savaş sizin üzerinize yazılırsa (farz kılınırsa) sizin savaşmamanızdan korkulur." (İleri gelenler): “Biz niçin Allah’ın yolunda savaşmayalım? Yurtlarımızdan ve oğullarımız (arasından) çıkarılmıştık.” dediler. Fakat savaş onların üzerine yazılınca (farz kılınınca) onlardan pek azı hariç, hepsi yüz çevirdiler. Ve Allah zâlimleri en iyi bilendir.

2/BAKARA-247: Ve kâle lehum nebiyyuhum innallâhe kad bease lekum tâlûtemelikâ(meliken), kâlû ennâ yekûnu lehul mulku aleynâ ve nahnu ehakku bil mulki minhu ve lem yu’te seaten minel mâl(mâli), kâle innallâhestafâhu aleykum ve zâdehu bestaten fîl ilmi vel cism(cismi), vallâhu yu’tî mulkehu men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Onların Peygamber’i onlara dedi ki: “Muhakkak ki Allah, sizin için melik olarak Talut’u beas etmişti (görevlendirmişti).” Dediler ki: “Bizim üzerimize onun melikliği nasıl olur? Melikliğe biz ondan daha çok hak sahibiyiz (daha çok lâyıkız). Ve de ona maldan bir genişlik (servetçe bolluk) verilmedi.” (Peygamber de) “Muhakkak ki Allah, onu sizin üzerinize (melik) seçti ve onun ilmini (bilgisini) ve cismini (kuvvetini) artırdı. Ve Allah, mülkünü dilediği kimseye verir. Ve Allah, Vâsi’dir (rahmeti ve ilmi herşeyi ihata eder), Alîm’dir (en iyi bilendir).

 
Hz. Musa’dan sonra İsrailoğulları’ndan ileri gelenleri kendi peygamberlerine dediler ki: “Bizim için bir melik beas et ." O peygamber onlara diyor ki: ‘Hiç şüphesiz Allah’a hamdolsun ki sizin için melik olarak Allah, Talut’u beas etmiştir.” Bu onların peygamberi Hz. Davud oluyor. Anlıyoruz ki Hz. Davud, Hz. Musa’nın kitabı olan Tevrat’la hükmetmiş. Talut’la, Calut arasındaki savaşta Hz. Davud’un orada bulunduğu kesin. O zaman Hz. Davud (A.S) bu âyetlerde açık bir şekilde nebî olarak geçiyor. Ama şeriat kitabı olmadığı da kesinleşiyor. “Davud (A.S)’a Zebur’u verdik.” diyor. Anlaşılıyor ki Zebur bir şeriat kitabı değil. Süleyman (A.S)’a da ilim verdiğini söylüyor Allahû Tealâ. Ama kitap verdiğine dair bir işaret yok. Hz. Davud’tan sonra da Hz. Süleyman’ın da Tevrat’la hükmetmesi söz konusu. Yunus (A.S)'da Hz. Süleyman’dan sonra geliyor. O da bir peygamberdi (nebî idi). Ama kendisine ait olan bir şeriat kitabı yok. Ve Nisa-163’te Allahû Tealâ:  
   
4/NİSÂ-163: İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân(suleymâne), ve âteynâ dâvûde zebûrâ(zebûran).
Muhakkak ki Biz, Hz. Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve Hz.İbrâhîm'e, Hz.İsmail'e, Hz.İshak'a, Hz.Yâkub ve torunlarına, Hz.İsa'ya, Hz.Eyub'a, Hz.Yunus'a, Hz.Harun'a ve Hz.Süleyman'a da vahyettik. Ve Hz.Davud'a Zebur'u verdik.


Bunların hiç birine Allahû Tealâ kitap vermemiş. Yani şeriat kitabı vermemiş. Bunların hepsi Hz. Musa’nın Tevrat’ı ile hükmetmişler. Sonra Hz. Zekeriya (A.S) geliyor. O da gene Hz. Musa’nın Tevrat’ı ile hükmetmiş. Sonra gelen Hz. Yahya (A.S) da aynı standartlarda. Ve  Hz. Yahya için Allahû Tealâ Meryem-12’de:  

19/MERYEM-12: Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvvetin, ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen).
Ey Yahya! Kitab’ı kuvvetle (dikkatle) al (kendine mal et). Ve Biz, ona sabi iken (küçük yaşta) hikmet verdik.


“Ey Yahya! Kitab’ı kuvvetle al. Yani o Kitab’a Hz. Musa’nın Tevrat’ına gerekli şekilde itaat et. Ve  sana küçük yaşta iken hikmet verdik.”

Demek ki Hz. Musa ile Hz. İsa arasında:

1- Hz. İlyas (A.S)
2- Hz. Zülkif (A.S)
3- Hz. Davud (A.S)
4- Hz. Süleyman (A.S)
5- Hz.Yunus (A.S)
6- Hz. Zekeriya (A.S)
7- Hz. Yahya (A.S) olmak üzere Kur’ân’da geçen 7 tane peygamber gelmiş geçmiş. Nebîler, ama kendilerine ayrıca bir kitap verilmemiş.

Benzer konular