Dîni yaşamak sadece bir dilekle mümkün oluyorsa günümüzde dîni yaşamak neden zormuş gibi gösteriliyor?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Dîni yaşamak sadece bir dilekle mümkün oluyorsa günümüzde dîni yaşamak neden zormuş gibi gösteriliyor?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Dîni yaşamak sadece bir dilekle mümkün oluyorsa günümüzde dîni yaşamak neden zormuş gibi gösteriliyor?

Sevgili kardeşlerim! Dîni yaşamanın kademeleri var:

• Allah'a ulaşmayı dilemek -1
• Mürşide tâbiiyet -2
• Mürşide tâbiiyetle birlikte vücuttan ayrılmış olan ruhun Allah'a ulaşması.

Ne oldu? 3 safha oldu ve ruh Allah'a ulaştı.

• Sonra fizik bedenin teslimi,
• Sonra nefsin teslimi,
• Sonra muhlis olmak,
• Sonra iradeyi Allah'a teslim etmek.

7 tane safha… Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimi…

Sevgili kardeşlerim! Görüyorsunuz ki; İslâm dîni, adından da belli olduğu gibi teslim dînidir. “İslâm” kelimesi ve “teslim” kelimesi aynı kökten geliyor; “silm” kökünden geliyor. İslâm, teslim olan demek.

İnsan ruhunu Allah'a teslim etmek üzere yaratılmıştır, fizik bedenini Allah'a teslim etmek üzere yaratılmıştır, nefsini Allah'a teslim etmek üzere yaratılmıştır, iradesini Allah'a teslim etmek üzere yaratılmıştır. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimi gerekir. Ama “Bütün bunlar gerekecek de insan o zaman cennete girecek.” diye Allahû Tealâ’nın bir kanunu yok. Allah’ın kanunu şöyle;

• Kim Allah'a ulaşmayı diler de ölürse 1. kat cennete girer.
• Kim mürşidine tâbî olur da ruhu vücudundan ayrıldıktan sonra ölürse 2. kat cennete girer.
• Kim ruhunu Allah'a ulaştırdıktan sonra ölürse 3. kat cennete girer.
• Kim fizik bedenini Allah'a teslim ettikten sonra ölürse 4. kat cennete girer.
• Kim nefsini Allah'a teslim ederse 5. kat cennete girer.
• Kim muhlis olursa 6. kat cennete girer.
• Kim iradesini de Allah'a teslim ederse 7. kat cennete girer.

Bu kanun Allahû Tealâ tarafından konulmuş, Tevrat’a da İncil’e de Kur'ân-ı Kerim’e de.

Biz Burada Amerika’dayız. Ve hitap ettiğimiz kişiler yalnız müslümanlar değil; museviler de hristiyanlar da muhatabımız. Ve aramızda en ufak bir ayrılık olmadı şimdiye kadar, bir kargaşa oluşmadı.

“Neden?” diyeceksiniz sevgili kardeşlerim! Çünkü biz onlara Kur’ân hakikatlerini anlatırken eğer o kişi museviyse Tevrat’tan âyetlerle de tamamlıyoruz konuyu. Mutlaka o anlattığımız şeyin Tevrat âyetleriyle neler olduğunu onlara ispat ediyoruz. Eğer hristiyanlarsa, onlara da İncil’den ispat ediyoruz.

Bu sebeple burada “international” bir muhtevamız var. Ve bundan da büyük haz duyuyoruz. Musevilerden ve hristiyanlardan çok sayıda dostumuz var sevgili kardeşlerim! Onlara dînlerin aynı dîn olduğunu, hepsinin Allah’ın dîni olduğunu, Hz. Musa’nın da Hz. İsa’nın da Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in de birer peygamber olduğunu Tevrat’tan, İncil’den ve Kur'ân-ı Kerim’den ispat ediyoruz. Ve onlara güzellikleri anlattığımız zaman yakın bir dostluk mutlaka kuruluyor. Bu güne kadar çok sayıda konferans vermeyi Allahû Tealâ bize nasip etti. Yalnız müslümanlara değil sevgili kardeşlerim! Müslümanlara da hristiyanlara da musevilere de… Ve hristiyanlarla ve musevilere de onların kendi kitaplarından âyetlerle konuları ispat ettiğimiz için şimdiye kadar anlaşmazlık hiç olmadı sevgili kardeşlerim!

3 kitapta da 7 safha ve 4 teslimin mevcut olduğunu kesin olarak Amerika’daki hristiyanlar da museviler de İslâm da gayet güzel bir şekilde yerli yerine oturtmuş durumdalar. Ve bizim konferanslarımız arası kesilmeksizin devam ediyor. Şimdiye kadar hiç kimseyle anlaşmazlığımız olmadı, ne bir hristiyanla ne musevilerle. Neden Çünkü hristiyanlara İncil’den, musevilere de Tevrat’tan âyetlerle ispat ediyoruz. Müslümanlara da elbette Kur'ân-ı Kerim’den.

İşte böyle sevgili kardeşlerim! Suallerinizi dinliyoruz inşaallah.

Benzer konular