Peygamber Efendimiz; “Ölmeden evvel ölünüz!” diyor. Ama o kadar günahkârım ki, hangi yüzümle diyeceğim ki: “Ben Sana gelmek istiyorum!” Acaba bu konuda bize bilgi verebilir misiniz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Peygamber Efendimiz; “Ölmeden evvel ölünüz!” diyor. Ama o kadar günahkârım ki, hangi yüzümle diyeceğim ki: “Ben Sana gelmek istiyorum!” Acaba bu konuda bize bilgi verebilir misiniz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber Efendimiz; “Ölmeden evvel ölünüz!” diyor. Ama o kadar günahkârım ki, hangi yüzümle diyeceğim ki: “Ben Sana gelmek istiyorum!” Acaba bu konuda bize bilgi verebilir misiniz?

Allahû Tealâ’nın söylediği şey: “Ölmeden evvel daimî zikre ulaşınız!”

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de de, ondan evvel İncil’de de, ondan evvel Tevrat’ta da aynı şeyleri emretmiş. Bütün insanlara Allahû Tealâ Tevrat’ta da İncil’de de Kur’ân-ı Kerim’de de; “Ruhunuzu, fizik bedeninizi, nefsinizi ve iradenizi Bana teslim edin!” diyor Allahû Tealâ.

Bu, üç kitaplı dînin de aynı şeyi emrettiğinin kesin delilidir. O devirde museviler yaşıyormuş. Onlara Allahû Tealâ emrini veriyor. Sonra hıristiyanların yaşadığı devre, sonra İslâm’ın devresi… Allahû Tealâ ta başından itibaren bütün insanların zikretmesini emrediyor. Allah’ın emirlerini yerine getirmesini emrediyor. Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mutlu olsun ve bu mutluluğa ulaşmak da Allah’ın koyduğu kanunlara göre gerçekleşebilir. Allah'a ulaşmayı dilemek bunun ilk devresidir. Bir dilek… Ama bir insanı cehennemden kurtarmaya yeten bir dilek… Kişi böyle bir dileği dilerse Allah ona mutlaka zikir sevgisi veriyor. O zaman kişi zikrini giderek arttırmaya başlıyor. Arttırdıkça daha çok derecat kazanıyor. Görevlerini yaparken de daha büyük bir mutluluk yaşıyor. Sonra tâbiiyeti sırasında ruhu vücudundan ayrılıp Allah’a ulaşıyor. Ermiş evliya oluyor kişi. Daha sonra zikrini arttırıyor. Fizik vücudunu Allah’a teslim ediyor. Daimî zikre ulaşıyor. Nefsini Allah’a teslim ediyor. Daha sonra iradesini de Allah’a teslim ediyor. Muhlis oluyor ve en sonunda iradesini de Allah’a teslim ediyor. Tam 7 tane safha… 4 tane de teslim:

• Ruhun,
• Fizik bedenin,
• Nefsin ve
• İradenin Allah’a teslimi.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ sadece mutluluk istiyor. Onları kendilerini mutlu edebilecek olan hedeflere ulaştıracak olan kitaplarını indiriyor peygamberlerine. Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e Allahû Tealâ ayrı ayrı kitaplar indiriyor: Tevrat, İncil ve Kur’ân-ı Kerim.

Sevgili kardeşlerim! Bunlar peygamberlere indirilen şeriat kitaplarıdır. Yani emirlerine kesin şekilde itaat etmek gerekir. Bizler müslümanlar olarak; Kur’ân-ı Kerim bizim kitabımızdır. Kur’ân-ı Kerim… Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Peygamber Efendimiz neyi Allahû Tealâ ona yazdırmışsa, sadece onları yazabilir. Öyle de yapmıştır. Öyleyse bizler, müslümanlar Kur’ân-ı Kerim neyi bize emretmişse sadece onu gerçekleştiririz. O bir peygambere indirilen bir mukaddes kitaptır. Bizden evvel yaşayanlar; onlar da İncil’i Hz. İsa zamanında almışlar ve bu istikamette Allahû Tealâ onlara da dînlerini öğretmiştir. Ondan evvel dînlerini öğrenenler Hz. İsa zamanındakilerdir ve Hz. Musa zamanındakilerdir. Onların da kitapları aynen duruyor ve böylece Tevrat’a da (ilk kitap), İncil’e de (sonraki kitap), Kur’ân-ı Kerim’e de (3. en sonraki kitap) en sonraki peygambere indirilen, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz biliyorsunuz ki; “hâtemen nebiyyin”dir. Yani nebîlerin hitamıdır. Sonudur. Nübüvvet müessesesi, peygamberlik müessesesi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’le sona eriyor sevgili kardeşlerimiz! O’ndan sonra artık peygamber gelmeyecek, resûller gelecek ve böylece devam edecek.

33/AHZÂB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah’ın Resûl’ü ve Nebîler’in (Peygamberler’in) Hatemi’dir (Sonuncusudur). Allah, herşeyi en iyi bilendir.


İşte sevgili kardeşlerim! Resûl demek Allahû Tealâ’dan Allahû Tealâ’nın verdiği emirleri alan ve diğerlerine ulaştıran Allahû Tealâ’nın risalet verdiği kişilerdir ki nebîler Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’le sona ermiştir. Bitmiştir ama risalet, nübüvvetten sonra da kıyâmete kadar devam edecektir. Yani her devirde, her kavimde mutlaka resûller bulunacaktır. Her devirde, her kavimde kıyâmete kadar resûller mutlaka bulunacaktır. Her kavimdeki resûl kendi kitabının gereğini yapacak ve yaptıracaktır.

Sevgili kardeşlerim! Hz. Musa da bir peygamberdir, Hz. İsa da bir peygamberdir, sırasıyla söylüyoruz; Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) de bir peygamberdir ve peygamberlik yani nübüvvet müessessi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’le birlikte sona ermiştir. Sona ermişse devrin imamları ne olacak? Onlar hep var olacaktır kıyâmete kadar. Ama nebî olarak değil resûl olarak var olacaklardır. Öyleyse sevgili kardeşlerim! Nübüvvet, peygamberlik müessesesi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’le sona ermiştir. Artık velâyet olarak devam edecektir. Böylece nebî resûllerin yerini velî resûller alacaktır. Yani nebîlerin yerini velîler alacaktır. Nebîlerin yerini resûller alacaktır. Öyleyse dikkat edin! Nebî resûller de söz konusudur, velî resûller de söz konusudur. Ama nübüvvet Peygamber Efendimiz (S.A.V)’le beraber sona ermiştir. Kıyâmete kadar velâyet devam edecektir.

Allah razı olsun.

Benzer konular