Nahl 98, 99, 100 ve Rûm 31 âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyet-i kerimeler ışığında iblisin yaptırım gücünün Allah’a ulaşmayı dilemeyenler ve Allah’a tevekkül edemeyenler üzerinde oluştuğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Nahl 98, 99, 100 ve Rûm 31 âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyet-i kerimeler ışığında iblisin yaptırım gücünün Allah’a ulaşmayı dilemeyenler ve Allah’a tevekkül edemeyenler üzerinde oluştuğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nahl 98, 99, 100 ve Rûm 31 âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyet-i kerimeler ışığında iblisin yaptırım gücünün Allah’a ulaşmayı dilemeyenler ve Allah’a tevekkül edemeyenler üzerinde oluştuğunu söyleyebilir miyiz?

Nahl 98:

16/NAHL-98: Fe izâ kara’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).
Öyleyse Kur’ân-ı Kerim’i okuduğun zaman recmedilmiş (taşlanmış) şeytandan hemen Allah’a sığın.


"Öyleyse Kur’ân-ı Kerim’i okuduğun zaman recmedilmiş şeytandan hemen Allah’a sığın (euzû besmele ile başla)."

Nahl 99:

16/NAHL-99: İnnehu leyse lehu sultânun alâllezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rab’lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı (yaptırım gücü) yoktur.


"Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı yoktur."

Ne demek istiyor Allahû Tealâ? Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, dilediği anda Allahû Tealâ’nın o kişiyle olan münasebeti derhal şekillenir. O kişiye şeytan hiçbir şey yaptıramaz. Allah şeytanla o kişinin arasına adeta bir duvar örer. O kişiyi şeytanın bütün telkinlerinden korur. O güne kadar kişi tagutun kuluyken o günden sonra Allah’ın kulu olur. Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ tagutun kulu olan insanlardan bahsediyor:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).

        
Tagutun kuluyken Allah’a ulaşmayı dilediklerini (sahabeden bahsediyor) ve sahabenin Allah’ın kulu olduğunu e onlara müjdeler olduğunu söylüyor.

Öyleyse Allah’a ulaşmayı dileyene kadar insanlar tagutun kuludur. Tagutun dediklerini yapmak durumundadırlar. İsteyerek olmasa bile tagut onları mutlaka tesir altında bırakıp dediklerini yaptırıyor. Tagutun kulu olduklarına göre tagutun dediklerini yaptıkları kesin. "Ama âmenû olanlar ve tevekkül edenler üzerinde şeytanın bir yaptırım gücü yoktur.” diyor. Amenû oldukları andan itibaren bitiyor. Vuslata ulaştıktan sonra tevekkül edenler için gene şeytanın hakimiyeti sıfır. Yoksa öyle olmazsa vuslattan sonra kişinin tekrar şeytanın hakimiyeti altına girmesi mümkün.
 
Nahl 100:

16/NAHL-100: İnnemâ sultânuhu alâllezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî müşrikûn(müşrikûne).
Onun (şeytanın) sultanlığı (yaptırım gücü) sadece ona (şeytana) yönelenlerin ve onunla (şeytanla), (Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için) Allah’a şirk koşanların üzerindedir (onları etkiler).


Şeytanı kendilerine ilah edinenler. Şeytan nefsin afetlerine tesir eder. Nefsin afetlerine uyan herkes, şeytanı kendisine o olayda ilah edinmiştir.

Rûm 31:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


"O’na (Allah’a) yönel ve Allah’a karşı takva sahibi ol ve müşriklerden olma."

İşte böyle bir dizayn var sevgili kardeşlerim, müşriklerden olmama konusu. Çünkü Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes hem şeytanın kuludur hem de müşriklerdendir.

Ve insanların sadece Allah’a ulaşmayı dileyen bir tek fırkası (Rûm 31'deki fırka) hariç, geri kalanların hepsinin tagutun kulu olacakları da Kur’ân-ı Kerim'de kesinlik kazanıyor.

Sebe Suresi 20. âyet-i kerime:

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mu’minîn(mu’minîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.


"Şeytan kıyamet günü insanlara olan hedeflerini gerçekleştirdi. Mü’minleri oluşturan bir tek fırka hariç, yani şirkten kurtulan (Allah’a ulaşmayı dileyen tek bir fırka hariç) bütün fırkalar şeytana kul oldular." diyor.  

Demek ki hepsi şeytanın kulu olduklarına göre hepsi şeytanın emrindelermiş.

Benzer konular